Sabah İtalya 'nın Lecco Şehrinden Ayrılıp , İsviçrenin Lugano Şehrini Gezip Milano'ya Geçeceğiz

Sabah erkenden kalkıp Lecco sokaklarını dolaşıyorum. Sabahın erken saatinde bir hareketlilik görünce o tarafa doğru ilerliyor , bir pazar yeriyle karşılaşıyorum.
Yerel pazarlara meraklı olduğumdan etrafı dolaşıyorum. Tezgahlar yeni kuruluyor ,
insanlar tezgahlarını güne hazırlarken bazıları da pazarın cafe 'sinde kahvesini yudumluyor.
Burada pazarcıların bir kısmı Hintli gibi görünüyor .
Bir tanesiyle biraz sohbet ediyorum. Sattığı ürünleri anlatıyor ve çok saygılı ve kibar davranışları dikkati çekiyor. Pazardan ayrılıyorum ,
yolda henüz açılmamış bir Türk kebapçı dükkanıyla karşılaşıyorum.
Sonra yürüyerek otele dönüyor , sıkı bir kahvaltı ediyoruz. Fransa'nın Marsilya şehrinden başlayıp Nice ,Monaco , Batı İtalya sahilleri , Toskana bölgesi üzerinden geldiğimiz Lecco 'daki otelimizde kahvaltı menüsü zengin olduğundan bunu değerlendiriyoruz.
Çünkü kaldığımız bir çok yerde sabah kahvaltıları bizdeki gibi bir kahvaltı alışkanlığı olmadığından çok zayıftı . Otelden ayrılıp Como 'ya geliyor ,
buradan yaklaşık yarım saatlik bir yolculukla İsviçre sınırına geliyoruz. Bizim Shengen vizemiz olduğundan İsviçre^'ye girerken rahatız. Arabamız da İtalyan plakalı , yalnız Shengen plakalı olmayan araçlar burada durdurulabiliyor .
İsviçre 'ye geçince mimariden mi , doğadan mı bilemesem de hava iyice ağırlaşıyor .
Bu duyguyu Orta italya 'dan Como gölü tarafına geçerken de hissetmiştik. Lugano şehrine geldiğimizde İsviçre parasının İsviçre Frangı olduğu aklımıza gelince biraz telaşlandık , çünkü frangımız yoktu. Parite 'den biraz zarar etsek de burada 1 Euro 'yu 1 İsviçre Frangı 'na eşitleyerek sorunu çözmüşler. Önce kendimize aracımızı park etmek için göle yakın bir otopark bulduk .
Türk parası devalüasyon'a uğradığından Fransa , İtalya bize pahalı gelse de bu tatilimizde bu konudaki rekorun İsviçre 'de olduğunu anladık. Normal ötesi temizliği sınırı geçtiğiniz anda dikkat çeken İsviçre de parklar da çok güzel olduğundan göl kenarı bir parka giriyor , dolaşıyoruz.
Parktaki binalar ,
göl manzarası eşsiz tablolara  benziyor bakımlı bahçelerdeki rengarenk çiçeklerin güzelliği insanı etkiliyor .  Burada da göl kenarı plajlar olsa da bizim fazla vaktimiz olmadığından vazgeçiyoruz.
Parktan çıkıp gölü izliyor,
 tekne turu yapmak istiyoruz.
Fakat tekne turunun kişi başı 40 Euro olduğunu öğrenince vazgeçip kişi başı 9 Euro ödeyerek turistik tren turu yapmaya karar veriyoruz.
Bu tren turu yaklaşık 45 dakika sürüyor ve şehrin bir bölümündeki caddeleri dolaştırıyor. Tablo gibi bir ülke olan İsviçre 'nin Lugano şehrinde trenle gezdikten sonra ara sokakları dolaşıyoruz.
Hava çok sıcak olduğundan bir mağazadan hatıra bir şeyler alıp
sahile geliyoruz. Burada cafeler oldukça pahalı . Göl manzaralı bir konumda Mc Donalds 'ı görünce kahve ve kek menüsü alıp güzel bir masa seçip gölü seyrediyoruz.
Biraz daha dolaştıktan sonra Milano 'ya geçeceğimizden yolda karnımız acıkacak . Bu yüzden Lugano 'daki Migros 'a girip
Pizza ve
Pirinçli bir çeşit salata yiyoruz.
Sonrasında Lugano 'dan ayrılıp Milano 'ya doğru yola çıkıyoruz.
Sınır yolunda gelirken çok kalabalık vardı . Biz dönerken ise trafik daha iyiydi. 3 saat sonra otobandan Milano 'ya ulaşıp otelimize yerleşiyoruz.
Odamıza yerleştikten sonra metroyla 20 dakika uzaklıktaki Milano 'nun şehir merkezine ulaşıyoruz.
Buradaki büyük cadde de dünyaca ünlü bir çok markanın mağazaları bulunuyor.
İndirim afişlerinde Türkçe 'de yazıldığını görüyoruz. 
Cadde de yürürken tarihi binaları hayranlıkla izliyoruz.
Karnımız acıkmaya başladığından yol üstünde gördüğümüz bir cafe 'ye giriyor ,
burada happy hours olması hoşumuza gidiyor. İçecek yanı sıra 0,20 Euro ödeyerek açık büfeden yiyeceklerimizi de seçip dışarıdaki bir masaya oturuyoruz.
Karnımızı doyurduktan sonra dolaşmaya devam ediyor ,
Piazza Del Duomo 'da Katedralin bulunduğu meydan geliyoruz.
Meydan 'da bir grup müzik yaparken ,
bir grup ise klasik bir tiyatro oyununu sergiliyor.
Akşamüstü devasa meydan iyice kalabalıklaşmaya başladı.
Katedralin muhteşem heykellerine baktık .
Tarihi Cam kubbeli Galleria Vittorio Emanuele binası da ,
yerlerdeki taşları da muhteşemdi.
  Katedral kapandığından yarın sabah gelmek üzere otele doğru yola çıktık.
Yemeği erken yediğimizden karnımız acıkmıştı , otel'in bulunduğu semtte ki yerel bir pizzacıdan pizza alıp
odamızda yiyoruz. Yarın Duomo 'yu gezeceğiz.

Bu gün Milano 'dan Türkiye 'ye Döneceğiz

12 gün önce Marsilya 'dan Başlayıp Sahil yolunu izleyerek Nice ,Monaco , Batı İtalya Kıyıları , Toskana Bölgesinde San Gimignano  , Floransa  ,Siena , Pisa , Genova , Portofino , Livorno ,  Como , İsviçre 'de Lugano ' yu kapsayan tatilimizin son gününde Milano 'dayız. Burada kaldığımız otel banliyö de olmasına rağmen şehir merkezine 1 metro ile 20 dakika da ulaşılması , havaalanı yolu üzerinde olması gibi nedenlerle tam istediğimiz gibiydi . Ayrıca 4 yıldızlı ve ucuzdu. Kahvaltısı ise oldukça zengindi.
Tatilimiz boyunca çok zayıf kahvaltı büfeleriyle de karşılaştığımızdan çok çeşit barındıran kahvaltı büfesini değerlendirmekten geri kalmadık . Kekler ve kruvasan çeşitleri de güzeldi.
Kahvaltı sonrası metroyla Duomo 'yu gezmeye geliyoruz. Buradaki katedral çok büyük ve ihtişamlı .
Sabah erken saatte geldiğimizden turist grupları veya kuyruğa yakalanmadan kişi başı 2 Euro 'ya biletimizi alıp içeri giriyoruz.
İçerisi de dış görünüşü gibi ihtişamlı olan katedralin
duvar heykelleri yanı sıra
yerlerdeki mermerleri de çok güzeldi .
İtalya 'nın diğer şehirlerinde de gördüğümüz mermerden yapılmış uçsuz bucaksız kaldırımlar da çok estetik görünümdeydi. Katedralden çıkıp yanındaki müzeye giderken etrafın oldukça kalabalıklaştığını fark ettik .
Müzedeki heykeller ,
resimler
ve vitraylar
çok güzeldi .Ben en çok yandaki heykeli beğendim .
Dışarı çıkınca etrafı dolaştık .
Bir yanda sokak müzisyeni rock müzik yapıyordu.
Bir yerde kahve içelim derken Katedralin yanındaki bir cafe de promosyon kahve görünce hemen içeri girdik.
Promosyon 'da kahvenin yanı sıra kruvasan 'da vardı. Dışarıdaki masalarda oturup meydana karşı kahvemizi içelim diyerek bir masaya oturduk .
Masaların tenhalığı dikkatimizi çekmişti. Bir süre sonra gelen görevli bu masaların bizim kahve aldığımız yere ait olmadığını söylese de biz kahvemizi bitirmiştik. Daha sonra Duomo 'dan ayrılıp metroyla otelimize döndük .
Arabamıza eşyalarımızı sabahtan yüklediğimizden garajdan çıkıp makarna , peynir , şarap gibi şeyler almak için büyük bir market aramaya başladık . Fakat günlerden pazar olduğundan bir çoğu kapalıydı. Banliyo bir yerde açık büyük bir market görünce alışverişimizi yaptık
ve havaalanına doğru yola çıktık .
Milano 'daki Mapenza havaalanı şehre oldukça uzak olduğundan yol üstünde bir yerde öğle yemeği molası vererek pizza yedik .
Bu yol üstü yerde de pizzalar oldukça güzeldi .
Havaalanına geldiğimizde aracımızı A veya B bölümünden hangisinde vereceğimizi bilmediğimizden ve Pegasus 'un hangisinden kalktığını bilmediğimizden biraz stresliydik . Ben araçtan inip rent a car firmamız Sicily by car ve Pegasus 'un A bölümünde olup olmadığına bakmaya gittim . Rent a car 'ı bırakacağımız yeri ararken yolda ilginç bir sanat eseri gördüm .
Şansımıza her ikisi de orada olduğundan arabamızı bırakıp
uçak için check in 'e geçtik .
Uçağımız rötarsız kalktı ve Kuzey İtalya 'nın göllerini izleyerek İstanbul 'a döndük.
Bu tatilimizde bize uygun fiyatlı uçak bileti sağlayan Pegasus 'a ve İtalya 'da çok ucuza araba kiraladığımız Sicily by car firmasına teşekkür ederiz.