Bu gün Lindos 'ta denize girmeyi , önceki gelişimizde tadını unutamadığımız , ismini hatırlamadığımız daha güneydeki ıssız koydaki salaş restoranda deniz ürünleri yemeyi ve tenha , uçsuz bucaksız plajında yüzmeyi , daha sonra vakit kalırsa keşfetmediğimiz bir iki plajda daha yüzüp , Faliraki plajına bir uğramayı , (Geminin turu Falirakiye yapılıyor), Akvaryum plajında yüzmeyi , dedemin evine bakmayı , sonrasında kale içinde dolaşmayı düşünüyoruz .
Resim yazısı ekle |
Lindos 'tan 20 km. kadar aşağıda aradığımız aşağıda resmi görünen Genadi 'de ıssız bir plajdaki eşsiz ahtapot ve deniz ürünleri yapan salaş restoranı buluyoruz .
Diğerini denesek mi diye düşünüyoruz . Ama biz burada yediğimiz lokum gibi ahtapot 'un tadını unutamamış , bunun için 60 km. yol gelmiştik .
O yüzden bildiğimiz restorana giriyoruz . Yaşlı amca yine orada ve yine pek ilgili görünmüyor . Ona biz buraya 2 yıl önce gelmiştik diyince iyi diyor , menü getiriyor ve masamızın temiz fakat kenarı yırtılmış Rodos haritalı örtüsünü değiştiriyor . yemeklerin detayını öğrenmek isteyince gülümseyerek eşim ingilizce biliyor diyerek eşini çağırıyor .
Burada zaman sanki 2 yıl önceye geri çekilmiş . Restorancı amcanın üzerinde benzer bir tshirt var , torunları ve arkadaşları olduğunu sandığımız masada yine gülüşüyorlar yalnız çocuklar biraz büyümüşler . Tesisatçı gibi genç bir adam arka masada birasını yudumluyor . Plaj ise biraz daha kalabalık . 2 yıl önce yalnızca biz ve bir anneyle çocuğu vardı .
Ahtapot , soslu midye , deniz ürünlü makarna ve yanında püre olan balık yine olağanüstü güzelllikte .
Bir an ben burada ailemle birlikte bir hayat boyu kalabilirim diye düşünüyorum .
Rodosta ve diğer adalarda her yer halka açık plaj görünümünde . Hepsine uğramak istesekte bunun için haftalar gerekli , bizimse yalnız saatlerimiz var .
Burası çok kalabalık ve popüler bir yer . Fakat biz daha önceki gelşimizde de yaptığımız gibi bir kaç resim çekip oradan ayrılıyoruz . Gidecek çok yerimiz var .
Bu arada Rodosta yiyecek içecek alışverişi düşünüyorsanız Falirakiden çıktıktan bir kaç km. sonra büyük bir iki süpermarket yer alıyor . Rodos şehir içinde büyük market bulunmuyor . Böylece çok sayıda esnaf iş yapabiliyor ve bu durum kazancın daha yaygın paylaşımı anlamına geliyor , bir çeşit küçük esnaf desteği diyebiliriz . Şehir dışı marketlerde çok çeşidi bir arada bulabilirsiniz .
Eğlenceli bir ortam .
Aslında Rodosa geçen geldiğimizde tesadüfen yolda tanıştığımız ihtiyar delikanlı Mehmet amca ve eşini çok özlemiştik .
Yolda yürürken eşimle Türkçe konuşuyorduk , Mehmet amca yanımıza geldi ve nereli olduğumuzu sordu . Türküz deyince yarım saat sohbet ettik ve iki kez evinde eşinin kahvesini içtik .
Hikayesi bir çok göçmenin hayatı gibi oldukça hüzün vericiydi . Ailesi 1897 yılında Giritten katliamdan kaçarak Rodos 'a gelmiş ve kötü anıları olduğundan bir daha oraya hiç gitmemişler . 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sırasında ise köylüler bulundukları semtin iki km. yakınına kadar ellerinde bıçak ve satırlarla yaklaşmışlar . Mehmet amca bazı yakın komşularımız bile o dönemde bize düşman olmuştu diyor . Ecevit 'in ''Bir Türkün kılına zarar gelirse adalara gireriz '' demesi üzerine köylüler çekilmiş .
Ailemin Rodostaki hayatı ve eviyle ilgili çok hikaye dinlemiştim .
Rodosun iyi korunmuş kale içinde çok sayıda turistik cafe , restoran ve mağazalar bulunuyor .
Bu gelişimizde süre yetersizliğinden gidemesekte adanın 110 km. güney ucundaki sörfçülerin merkezi kumburnu ( Prasonisis )çok güzel bir yer . Yalnızca salaş bir cafe ve uzun kumsallar var .
Sevgili Rodostan ayrılma vaktimiz yaklaşıyordu ,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder