Çandarlı Yakınlarındaki Koydan Ayrılıp Denizköy , Hayıtlı , Bademli ,Kalem Adası Üzerinden Dikiliye Gidiyoruz

Gece hava çok sıcaktı ve klima olmadığından sabah saat 5 gibi plaja gelip güneşin doğuşunu seyrettik .
Uykusuzluğa rağmen burada bulunmaktan inanılmaz bir doğal güzellik içinde olduğumuzdan hiç pişman değiliz ,Çandarlıya bir kaç km. uzaklıktaki Dikili yolunda kaldığımız yerden bu gün ayrılıyoruz .
Aslında buraya ilk görüşte aşık olup gelmiştik , fakat hava çok sıcaktı ve klima olmadığından uyumakta zorlandık . Yarın odaların tavanlarına pervane takılacak olsa da bu durumda 1 gün daha pervanesiz kalmamız gerekir ki hava yine çok sıcak ve bu gece yine uyuyamayız.
Bu nedenle ayrılsakta bu cennet koya kesinlikle tekrar geleceğiz. Sabah kişi başı 7,5 TL 'ye sınırsız çaylı sabah kahvaltımızı yapıyor ve son bir kez daha bu eşsiz denizde yüzüp aklımız burada kalarak ayrılıyoruz . Bir kaç km. sonra geldiğimiz Denizköyün doğal güzelliği karşısında ne yapacağımızı şaşırıyoruz .
Çünkü aşık olduğumuz bir koydan yeni ayrılmışken Denizköyde yine olağanüstü bir güzellikle karşı karşıyayız . Burasının bize güzel gelmesinin nedeni sanırım sakinliği , oysa plaj hiçte tenha sayılmaz .Önce yüzüyor , sonra pansiyon fiyatlarını soruyoruz .
Burada oda kahvaltı kişibaşı gecelik fiyatlar 30 - 40 TL seviyesinde . Yola çıktığımızdan beri yalnızca birkaç km. değil 50 - 60 km gelmiş olsak kesin burada kalırdık .
Öğlen yemeğinde balık ekmek ve midye tava yiyip Denizköyden ayrılıyoruz . Biraz yol aldıktan sonra Hayıtlıya gelince bu kadarıda olmaz diyoruz .
2 gündür doğal güzelliklerden sarhoş olmuş durumdayız . Burada fazla kalmayacağımızdan Disco da bir arkadaşa bakıp çıkacaz der gibi parkçıya plaja bir bakıp çıkacaz diyoruz .
Aslında plaj olağanüstü güzellikte ve millet mangal falan yapıyor ,bizse cimriliğimize gelip 10 -15 dakika kalıp denize girmek için park parası ödemek istemiyoruz ve plaja bakıp ayrılıyoruz . Bir süre sonra geldiğimiz Bademli - Kalem Adasında bu kadar doğal güzellik fazla geliyor ve birilerinin bizimle dalga geçtiğini düşünmeye başlıyoruz .
Bu duyguyu daha önce Hırvatistanda Plitvice , Sibenikte ve Karadağ - Montenegro genelinde yaşamıştık . Doğal güzellikler çok fazla olunca insan nereye bakacağını , ne yapacağını şaşırıyor .Kalem adasındaki otele günlük geçiş yapılabiliyor fakat bizim çok süremiz yok .
Bu oteli balayına çıkmak isteyenlere tavsiye ederim . Dar bir yoldan malikanelerin arasından geçip adanın karşısındaki plaja çıkıyor ve hemen eşyalarımızı sahile bırakıp denize koşuyoruz .
Burada şu an biz , bir aile ve bir çiftten başkası görünmüyor . Ayrılırken kendimizi çok sayıda yumruk yemiş doğal güzelliklerden dolayı her an nakavt olabilecek bir boksör gibi hissediyoruz . Bir süre sonra Dikiliye geliyoruz .
Dikili bize güzel plajları olan büyük bir yer izlenimi veriyor . Tatil açısından yazlıklar ağırlıkta, baştan sona geziyor ve yalnızca bir kaç tane pansiyon görüyor ,
bayağı dolaştıktan sonra sahilde otel görünümlü bir pansiyonda oda kahvaltı kişi başı 50 TL 'ye kalıyoruz . Gecelik 70 - 80 TL 'ye çıkarsanız ilçede oldukça güzel otellerde bulunmakta . Bir süredir çok sakin ortamlarda bulunduğumuzdan burası bize bir şehir gibi geliyor . Aslında keşke benim yaşadığım şehirde böyle olsa . Çünkü Dikili hem tatil beldesine hemde şehire benziyor. Karnımız acıktı , yemek yiyip piyasa caddesine yöneliyoruz .
Burada güneşin batışı çok güzel görünüyor . Hava karardıkça ortam yavaş yavaş kalabalıklaşıyor , yemek yiyen insanlar yürüyüş yapıyor , cafelerde oturuyor , tezgah ve vitrinlere bakıyorlar .
Bu gün Çandarlıdan bu yana doğal güzellikler bizi şaşkına çevirdi , oldukça da yorulduk , güzel bir dondurma yiyor sonrasında pansiyonumuza gidip uykuya dalıyoruz .

Bugün Dikiliden Ayrılıyor Altınova , İskele , Sarmısaklıya Uğrayıp Ayvalığa Gidiyoruz

Dikilide kaldığımız motel görünümlü pansiyon deniz kenarındaydı . Sabah erkenden kalkıp sahilde dolaştım , hava çok sıcaktı ,
bir faytoncu atına deniz sefası yaptırırken kendiside serinliyordu .Pansiyona dönüp Dikili sahilini seyrederek kahvaltımızı yaptık.
Kahvaltısını bitiren bir müşteri tabağını alıp mutfağa doğru götürdü . Bunu gören diğer müşterilerde kahvaltı sonrası aynısını yapınca '' Buranın kuralı böylemi diye düşünmeye başladık '' Pansiyon sahibine sorduğumuzda espriyle gülerek '' Bende izliyorum ,neden böyle yaptıklarını anlayamadım ama bari mutfağa girmişken bulaşıklarıda yıkarmısınız diyeceğim '' dedi .
Sabah denize girdikten sonra Dikiliden ayrılıyoruz .Dikili sonrası ilk durağımız Altınova oluyor ,
bu uçsuz bucaksız kumsalı olan sakin plaj bizim '' bu gün burada mı kalsak dememize yol açıyor '' genelde yazlıklar var ,oda kahvaltı gecelik 40 TL 'ye sahilde bir pansiyon buluyoruz fakat yola çıkalı çok olmadı bu yüzden eğer istediğimiz gibi bir yer bulamazsak Altınova 'ya döneriz diyerek denize giriyor ,
bir kumsal cafede kahve içiyor ve sonrasında ayrılıyor ve biraz lerideki İskeleye geliyoruz .
Buradan uzun bir köprü ile yürüyerek çok küçük bir kumsal adacığa geçiyor ve orada yüzüyoruz .
İskele denen yerde bir gece kalsak mı diye düşünürken ilerlemeye karar veriyor ve Sarmısaklı Plajına geliyoruz .
Burası cıvıl cıvıl ve çok kalabalık . Bir çok otel , cafe , bar ,disco görünüyor . Biz bu tatilimizde sakin yerlere alıştığımızdan olacak hareketli ortam fazla ilgimizi çekmiyor ,
masmavi denizinde yüzdükten sonra Sarımsaklıdan yeşillikler içinde yol alarak yakınınıdaki Badavut'a geçiyoruz.
Burası güzel bir plaja sahip oldukça sakin bir tatil bölgesi . Öğleden sonra oldu ,etrafı seyredip ayrılıyoruz ,akşam kalmak için çok beğendiğmiz Altınovadan uzağız , Ayvalığa doğru ilerlemeye karar veriyoruz .Ayvalığa geldiğimizde girişte çamlar arasındaki Çamlık bölgesi bizi karşılıyor . Sahildeki cafeye inip yorgunluğumuzu atmak için soğuk bir şeyler içiyoruz .
Yorgunuz fakat henüz kalacak yerimiz belirsiz . Çeşmeden Gökçeadaya kadar olan bu 20 günlük uzun tatilimizde bütçeye fazla önem veriyor ve duşlu tuvaletli odalarda kalacak yer için kişi başı ortalamada 30 TL ödemeyi hedefliyoruz . Cafede kalacak yer sorduğumuzda yakında uygun fiyatlı bir butik otel olduğunu söylüyorlar .
Bir butik otel'in fiyatı ne kadar uygun olabilir ki diye düşünsekte merak ediyor ve gidip bakıyoruz . Karşımıza çam ağaçları arasında çok şirin bir yer çıkınca ve fiyatının oda kahvaltı kişi başı 35 TL olduğunu öğrenince hemen odalara bakıyoruz .Odalarının 5 yıldızlı otel konforunda ve manzaralı olduğunu görünce eşyalarımızı indirip butik otelimize yerleşiyor ve düşük fiyatına cevap bulamıyoruz . Bir saat kadar uyuduktan sonra biraz Cundayı gezelim ve yemek yiyelim diyerek otelden ayrılıyoruz .
Cunda adasına ben ilk defa geliyorum .Önce arabayla civarındaki plajları dolaşıyoruz.
Etraftaki koylar , tarihi evler , yeldeğirmenleri çok güzel .
Gezinti sonrası Cundanın merkezine gelip bir tur attıktan sonra
yemek yiyecek bir yer arıyor , sahilde kişi başı 25 TL 'ye Papalina balıklı , salatalı , biralı güzel bir menü bulup oturuyoruz .
Bu gün çok yorulduk ve güzel bir yemeği hakettik . İlave olarak kalamar söyleyip iki kişi 60 TL 'ye kendimize mükemmel bir ziyafet çekiyoruz .
Yemek sonrası biraz kuyrukta bekleyip Ayvalığın meşhur lokmasından yiyoruz . Lokmada benim anladığım sıcak olması ve hamurunun elde yapılıp kızgın yağa atılması önemli . İki şekilde yapılmış lokmadan tadınca farkı kolaylıkla anlıyorsunuz .
Cunda adası sahili samimi bir ortama sahip etkileyici bir yer .
Kısa bir sürede ortamla kaynaşıyorsunuz .
Taş binadaki bir kahvede bir şeyler içelim diyerek bir masaya oturuyor ve kendimizi arka sokaktaki bir eğlencenin yanında buluyoruz . Sokaktaki masalardan birinde oturanlar çalgıcılarla birlikte güzel bir müzik ziyafeti veriyorlar ve biz bu güzel tiyatral ortama şahit oluyoruz .
Oradan kalkıp yürürken akordeon çalan bir amca yanımızdan geçiyor .
Taş evli dar sokaklarda dolaşıyoruz .
Burası dünyadaki şık tarihi bölgelerle yarışır nitelikte bir yer ,üstelik çok eğlenceli .
Biz Cundayı çok sevdik , biraz daha kalırsak buradan ayrılamayacağız diyerek geceyarısı otelimize dönüyoruz .

Bu gün Ayvalıkta Tekne Turu Yapacağız

Ayvalıkta bu günü eşsiz koylarda yüzerek geçireceğiz .
Tekneye bineceğimiz yere biraz erken gelip çevredeki tarihi sokakları geziyor ,
sonra sahildeki cafede oturup çay ve kahvelerimizi yudumluyoruz . Buradaki tekne turlarında Ayvalığın meşhur papalina balıklı menüsü dahil günlük tur fiyatı 25 TL .
Teknemize geçip biraz sonra hareket ediyoruz .
Bu gün Akvaryum koyu , Karadada, Pınar Adası , Karaağaç , Ortunç koyuna gideceğiz . Ayvalık koylarında deniz biraz serin olsa da soğuk değil , suya girince hemen alışıyorsunuz.
Ben şnorkelle denizin altını izlemeyi çok seviyorum . Deniz o kadar berrak ki Ayvalık koylarında kendimizi bir akvaryumdaymış gibi hissederken , bazen balık sürülerini izliyor ,
bazense güneş ışığının kırılmasıyla oluşan değişik renk tonlarının dansını seyrediyoruz .
Yanımıza bazen diğer tur tekneleri yanaşıyor ve onlarla selamlaşıyoruz .
Yemek menümüzde papalina balığı ve salata var . Balık o kadar çokki kaptan arada bir doymayan kalmasın diye sesleniyor .
Öğleden sonra Ortunç koyuna uğruyor , yüzüyoruz .
Biraz sonra tekneyle kavunlu , sakızlı dondurmacı geliyor .
Dondurmamızı yerken '' umarız bu güzel koylar betonlaşmadan , her yer otel ,tatil köyü yapılmadan hep böyle kalır , herkes yararlanır '' diye düşünüyoruz .
Akşam 6.30 gibi Ayvalığa geri dönüyoruz .
Deniz ve güneş insanı yorsa da akşam yemek için yine Ayvalık sahiline iniyor ,
akşam yemeğinde sahile gidip karışık Ayvalık tostu ,
midye tava yiyoruz .
Çarşıda dolaşırken Ayvalığın sakızlı kurabiyesi de meşhur olduğundan en iyi nerede yapıldığını sorup
yemeğimizi enfes sakızlı kurabiyelerle sonlandırıyor ve butik otelimize dönüyoruz . Yarın Küçükkuyuya doğru yola çıkacağız .