Bu gün Marsilya 'yı Gezeceğiz

Bu gün şehri olabildiğince fazla gezmek için erken kalkıyoruz.Ben hala dün akşam bu şehirde neler olup bittiğini anlamaya çalışıyorum. Dün yani  14 Temmuz Fransız ihtilalinin yıl dönümüymüş. Fransız ihtilali bildiğiniz gibi Fransa 'da Krallığın devrilip , Kilisenin ciddi reformlara zorlanmasının diğer bir deyişle Avrupadaki gelişmenin başlangıcı oluyor. Ben böyle bir kalabalığı çok az gördüm. Dün akşam sanırım şehirdeki herkes kutlamalara katılmıştı. Kahvaltımızı ediyoruz.
Menü çok zengin görünmüyor. Bu tip oda kahvaltı otellerde çalışan çok fazla kişi olmasa da kahvaltı büfesinin başında sürekli bir kişi oluyor . Bu kişi çoğu zaman büfeden '' Sakın bir taneden fazla bir şey almayın '' mesajını vermek için orada fazla dolaşıyor izlenimi veriyor. Ben ise böyle durumlarda görevlinin arkasını dönmesini bekliyorum.
Sonuçta ortada açık büfe bir kahvaltı menüsü görünüyor. Kahvaltı sonrası metroyla tren istasyonuna gidiyor ,
trenle çevredeki yerlere gitmek için bilet alıyor , fakat biraz haritayı inceleyince bilet aldığımız bölge Nice 'e yakın olduğundan zaten ertesi gün gideceğimizi fark edince mümkünse biletimizi iade etmek istiyoruz. Danışmadakiler çok yardımcı oluyor , bize ilgili gişeye kadar eşlik edip görevliye durumu anlatıyor ve yüklü para ödediğimiz biletler kolayca iade edilince rahatlıyoruz. 
Tabi bu durumda bize bu günkü rotamız için bir B Planı gerekiyor. Eşim bu konuda çok becerikli olduğundan hemen '' O zaman metroya binip şuraya geçeriz, oradan otobüsle şuraya gideriz '' diyor ve metroya doğru ilerliyoruz.
Marsilya metrosunda ilginç olan tren tekerleklerinin otomobil lastiği gibi olması . İlk gördüğümüzde çok şaşırmıştık. Aslında değişen  rotamızda temel çıkış noktamız otobüsle sahil yolunu takip ederek güzel plajlarda yüzmek şeklinde olacak. Otobüs durağına gelip 19 No 'lu otobüsü bekliyoruz.
Bu otobüs şehrin bir çok yerinden geçiyor ve size bir çok yeri gezdiriyor. Otobüsle plaja gidecek küçük çocukların bulunduğu bir öğrenci grubuda olduğundan önce öğrenciler otobüse alınıyor ve sonrasında biz de binince hareket ediyoruz. Yol üstünde gördüğümüz güzel plajlarda otobüsten inip yüzeceğiz.
Sahil yolunu izleyerek otobüsün son durağında iniyoruz. Hava çok sıcak , deniz çok yakın olsa da evlerden dolayı önce denize ulaşamıyoruz. Burası yerel bir yer , etrafta bizden başka pek turist görünmüyor. Tam denize ulaşamayacağız galiba diye düşünürken , plajın yanındaki restorana  çıkıyoruz.
Deniz bayağı güzel görünüyor .
Eşyalarımızı duvarın kenarına koyup denize giriyoruz.
Yerel halkın yaşadığı bu tip yerler benim hoşuma gidiyor. Burada güzel bir sahil restoranı olsa da henüz acıkmadık.
O yüzden yüzdükten sonra yukarı doğru çıkıp Plage des Phoceens 'den ayrılıyor , yine 19 nolu  otobüsle şehrin içindeki dönmedolap 'ın bulunduğu sahile gitmeye karar veriyoruz.
Bu upuzun sahile ulaştığımızda karnımız acıktığından bir yerde yemek yemek istiyoruz.
Oldukça şık sahil restoranlarında fiyatları öğrenmek için bir tanesine girip menüyü inceliyoruz.
Fiyatlar Paris , Roma benzeri büyük şehirlere göre daha makul görünüyor. Tavuklu ve midyeli pilav ,
biftek
ve mantar siparişi veriyoruz.
Bu sahil restoranında sunum güzel , yemekler en az sunum kadar güzel . Fransızlar yemekte detayları önemseyen bir yapıya sahip .Yemeğin üstüne kahve eşliğinde krem karamel ve mus yiyoruz.
Yemek sonrası sahildeki büyük Dönmedolap'a binmeye karar veriyoruz. Marsilya kumsalı çok uzun olduğundan dönmedolap yanımızda gibi görünse de bir süre yürüdükten sonra ulaşıyoruz. Uzun yıllardır binmediğim bu alete binince sallanma ve yükseklik biraz rahatsız etse de kuşbakışı Marsilya 'yı seyretmek çok güzel.
Bu sahilde küçük küçük çok sayıda koy ve halk ve ücretli plajlar bulunuyor.
Çoğu plaj ise halk plajı,  Fransa 'da sosyal devletin izlerini hissediyorsunuz. Birileri bu plajları halkın elinden alabilir mi  ? Deneyebileceklerini , deneseler bile halkın izin vereceğini hiç sanmıyorum. Ortam size bunu söylüyor. Biz de halk plajlarından birinde havlumuzu kuma serip oturuyoruz.
Hava çok sıcak olduğundan denize giriyor ve güneşleniyoruz.
Akşamüstü saat 8 'e doğru karnımız acıkmaya başlayınca yemekte ne yiyeceğimizi düşünüyoruz. Burada hava akşam 10 civarında karardığından yemek geç yeniyor. Yakındaki büyük marketten bir şeyler alıp sahildeki mendirekte çilingir sofrası kurmaya karar veriyoruz. Bunu yapan bir kaç kişi gördük . Markette İstanbul salatası da satılıyor.
Marsilya 'nın rose şarabı meşhur. Şehrin her yerinde kırmızı veya beyaz değil rose ön planda görünüyor. Biz de yiyecekler yanı sıra bir şişe rose şarap alıp sahildeki mendirekte yemek için en uygun konumu arıyor ve çok hareketli olmayan bir yere soframızı kuruyoruz.
Havada biraz serinlemeye başladı , burası çok hoşumuza gittiğinden yemeğin süresini uzatıyor , deniz ve şehir manzarasını izliyoruz.
Bu şehri ben çok sevdim . Rahat bir ortamı var . Sahilden ayrılırken müzik eşliğinde dans eden plaj sakinlerini önce izliyor , sonra eşlik ediyoruz.
Bir süre yürüdükten sonra
sahildeki tiyatro ve yat limanının bulunduğu büyük meydana geliyor ve burada bir cafe de oturup kahve içip dondurma yiyor ,
sonrasında metro ile otelimize dönüyoruz.
 Yarın trenle Nice şehrine geçeceğiz.

Bu gün Marsilya'dan Nice 'e Geçeceğiz

Bu gün kahvaltı sonrası benim çok beğendiğim Marsilya 'dan ayrılıp trenle Nice şehrine geçeceğiz.
Şehirden ayrılırken Marsilya 'yı neden sevdim diye düşünürken şehrin sahil plajlarının , Kuzey afrika - avrupa kültür karışımının , bol ağaçlı geniş caddelerinin , otobüsle her yere kolay ulaşımın , otomobil lastikli metrosunun , enfes deniz ürünlerinin , şehrin insana verdiği rahatlığın etkileyici olduğunu farkettim.
Tren istasyonuna gelip birbirinden güzel koylardan ,
sahil kasabalarından geçiyor
Fransa 'nın Nice şehrine ulaşıyoruz.
Otelimiz tren istasyonunun çok yakınında olduğundan 10 dakikada yürüyerek gidiyor , odamız henüz hazır olmadığından eşyalarımızı bırakıp kendimizi dışarıya atıyoruz. Tarihi Eze köyüne gitmek için önce trenle otobüs durağına gidiyor ,
 güneşin altında yaklaşık bir saat bekledikten sonra en ucuz ulaşım aracı olan belediye  otobüsüne binip
eşsiz manzaralar eşliğinde Eze 'ye doğru yol alıyoruz.
Eze 'ye gelince köşedeki marketten atıştırmalık bir şeyler alıyoruz.
Tarihi milattan önce 2000 yıllarına dayana köy Romalılar tarafından kurulmuş ,
günümüzde Kartal Yuvası olarak adlandırılıyor.
Tarihi ve tertemiz dar sokakları , dik yokuşları ,
şık dükkanları , harika bahçeleri ile burası Nice 'e geldiğinizde görülmesi gereken yerlerden birisi.
Yalnız çok yokuşlu olduğundan sıcak havada dolaşmak pek de kolay olmuyor. Tepeden inerken bir çeşmeden su içip otobüsle dönüyoruz.
Nice gelince mayolarımız yanımızda olduğundan büyük plaja gidiyor ve yüzerken şehri seyrediyoruz.
Plaj çok kalabalık görünüyor .Plajdan çıkınca sahilin bir arka sokağındaki cafelerin birinde oturup kahve içiyoruz.
Bu gün bayağı yorulduk ve açız .Önce otele gidip üstümüzü değiştiriyor .
Sonra yat limanında bize çok övülen arkadaşlarımızın daha önce gittiği deniz kenarındaki restoranı bulmak için trenle tekrar sahile dönüyoruz.
Çok fazla aramadan restoranı bulup oturuyoruz.
Bu restoranda bir garson ve bir de sahibi gibi bir adam görüyoruz.
Görüntü sıradan deniz kenarı bir restoran gibi olsa da
yemekler ve şarap gerçekten olağanüstü ve gurme restoranlara taş çıkartacak nitelikte . Bizimkiler inanılmaz lezzette balık çorbası (12 Euro) ,
biftek (18 Euro )  gibi şeyler yese de
ben 21 Euro 'luk bir fix menü seçiyorum. Ordövr tabağı sonrası
ana yemek olarak sipariş verirken ne olduğunu bilmeden  Somon Tartar 'ı seçiyorum. Bir pasta görünümündeki Somon Tartar geldiğinde önce nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalışıyor sonra tadına bakıyorum . Somon Tartar ince kıyılmış , karabiber ve ince kıyılmış sebzelerle karıştırılmış ince kıyım çiğ somon balığından yapılmış .Normal de böyle bir şeyi yemeyi hiç bir zaman düşünmeyecek olsam da o kadar lezzetli ki , inanılmaz derecede güzel .
Sonrasında bir çeşit trimisu yiyoruz.
Bir kadeh şarap ve soda içtiğimiz bu 3 kişilik  yemeğe toplam 100 Euro ödüyoruz. Yemek sonrası yürüyerek Nice 'in büyük sahiline geliyor , dondurma yiyen , dolaşan 
veya sahilde kumsalda oturan ,
denize giren insanlarla karşılaşıyoruz. Gece plaj çok kalabalık görünüyor.
Böyle bir görüntüyü  Hatay Samandağ'ın Çevlik plajında daha önce gördüğümden bana pek yabancı gelmese de Nice 'de böyle bir şey pek aklıma gelmezdi. Burasının  ortamı bence güzel ve samimi .  İnsanlar yemek sonrası burada yürüyüş yapıyor. Biz de sahildeki uzun Kordonboyunda uzun bir yürüyüş yapıyor , plajdaki barlara bakıyoruz.
Bu gün çok yorulduk . Arka sokaktaki meydandan geçiyor
ve trenle otelimize dönüyoruz.