Ilgaz dağlarının güzel bir yer olduğunu bir süredir çevremizde duymamıza rağmen görme şansı bulamamıştık .
Uygun bir tarih ve kalacak yer ayarlayınca Ilgaz dağlarına doğru yola çıktık ve bölgeye hayran kaldık . Tatilimizin süresi ise 2 gece 3 gün .
Roma Antakya Rio MALI Tokyo Gökçeada Budva AVRUPA Kho Samui KEŞFEDİLMEMİŞ YERLER Santiago G.AMERİKA Amsterdam Londra NEPAL Hopa Moskova AVUSTRAlYA Pekin K.AMERIKA Kars NewYork Rodos Bali KEŞFEDİLMEMİŞ TATİLLER Melbourne AFRIKA Katmandu Santiago HINDISTAN Maca Pichu Sao Paulo Izmir Utrecht St.Petersburg Antalya Shangai Baku Askabat Caracas Lima Split Montreal Artvin Budapeste Bruksel Nairobi KUBA San Diego Sidney
Ilgaz Dağlarına Doğru Yola Çıkıyoruz
Ilgaz tatili için İstanbuldan sabah erkenden arabayla yola çıkıyoruz . Bir gün önce hava durumunu dinlerken Boluda kar yağışı olabileceğini öğrendiğimiz için kendimizi daha zorlu kış koşullarına hazırlamıştık . İstanbul Bolu yolunun 220. km.sindeki Türsan 'da kahvaltı molası veriyoruz .
Burada daha önce bir kez mangalda yapılmış kebap yemiş ve tadını unutamamıştık .
Acaba kahvaltısı nasıl derken kaymağının lezzeti karşısında pek şaşırmıyoruz .
Çünkü geçen gelişimizde burada her şeyin güzel olduğu konusunda bir düşüncemiz oluşmuştu .
Genellikle yol üstünde bize sunulan yerleri değil ,kendimizin keşfedeceği yerlerde yemek yemeği tercih etsekte otoban üzerinde böyle bir şansımız bulunmuyor . Şansımız ise böyle kaliteli yerlerin olması . Serpme kahvaltı olmasına rağmen garson istediğiniz bir şey varsa ilave yapabilirim diyor . Teşekkür ediyor ve kahvaltı için kişi başı 16 TL ödeyerek oradan ayrılıyoruz .
Burada daha önce bir kez mangalda yapılmış kebap yemiş ve tadını unutamamıştık .
Acaba kahvaltısı nasıl derken kaymağının lezzeti karşısında pek şaşırmıyoruz .
Çünkü geçen gelişimizde burada her şeyin güzel olduğu konusunda bir düşüncemiz oluşmuştu .
Genellikle yol üstünde bize sunulan yerleri değil ,kendimizin keşfedeceği yerlerde yemek yemeği tercih etsekte otoban üzerinde böyle bir şansımız bulunmuyor . Şansımız ise böyle kaliteli yerlerin olması . Serpme kahvaltı olmasına rağmen garson istediğiniz bir şey varsa ilave yapabilirim diyor . Teşekkür ediyor ve kahvaltı için kişi başı 16 TL ödeyerek oradan ayrılıyoruz .
Bolu Dağında Kar Yağışıyla Karşılaşıyoruz
Kahvaltı sonrası herhalde kar yağmayacak derken 10 km. sonra yağış başlıyor .
Bu bölgede yollar oldukça karlı ve karlı yollarda ilerlemekte yer yer güçlük çekiyoruz . Bolu tünelini geçtikten sonra bu bölgede tuzlama çalışmalarının başladığını farkediyoruz .
Bir süre sonra Gerede yola ayrımından Çankırı - Samsun yönüne sapıyoruz . Kar bir süre daha bize eşlik ettikten sonra kesiliyor ve bizi acaba Ilgazda kar yokmudur düşüncesi alıyor .
Otobandan çıktıktan sonra yol oldukça iyi , fakat yer yer çukurlar oluşmuş . Gercüş civarında yol yapımı devam ediyor . Bölgede yol yapım işaretleri yeterli değil . Bu yüzden yol ikaz levhasına çok yakın bir yerde aniden daralıyor ve geliş gidiş birleşiyor .
Gercüş sonrası hem yol düzeliyor hemde kar yağışı başlıyor ve keyfimiz yerine geliyor .
Ilgaz dağına tırmanırken ise arabamız kardan gidemeyecek hale geliyor ve bir otel görünce önünde durup zincir takmaya çalışıyoruz .
Hiç kullanmadığımız zinciri açamıyoruz .
Fakat otelin kahyası yardımımıza yetişiyor ve zinciri lastiklere takıyor . Bir kaç kilometre sonra oteller bölgesine ulaşıyoruz .
Bu bölgede yollar oldukça karlı ve karlı yollarda ilerlemekte yer yer güçlük çekiyoruz . Bolu tünelini geçtikten sonra bu bölgede tuzlama çalışmalarının başladığını farkediyoruz .
Bir süre sonra Gerede yola ayrımından Çankırı - Samsun yönüne sapıyoruz . Kar bir süre daha bize eşlik ettikten sonra kesiliyor ve bizi acaba Ilgazda kar yokmudur düşüncesi alıyor .
Otobandan çıktıktan sonra yol oldukça iyi , fakat yer yer çukurlar oluşmuş . Gercüş civarında yol yapımı devam ediyor . Bölgede yol yapım işaretleri yeterli değil . Bu yüzden yol ikaz levhasına çok yakın bir yerde aniden daralıyor ve geliş gidiş birleşiyor .
Gercüş sonrası hem yol düzeliyor hemde kar yağışı başlıyor ve keyfimiz yerine geliyor .
Ilgaz dağına tırmanırken ise arabamız kardan gidemeyecek hale geliyor ve bir otel görünce önünde durup zincir takmaya çalışıyoruz .
Hiç kullanmadığımız zinciri açamıyoruz .
Fakat otelin kahyası yardımımıza yetişiyor ve zinciri lastiklere takıyor . Bir kaç kilometre sonra oteller bölgesine ulaşıyoruz .
Ilgaz Dağında Otelimize Yerleşip Kayak Merkezine Gidiyoruz
İstanbuldan ayrıldıktan 500 km sonra otelimize ulaştık.
Ilgaz Ankaraya ise 200km. uzaklıkta . Çevreyi dolaşıp bir şeyler yiyelim diyor ve Ilgazı keşfe çıkıyoruz .
Heryer yüksek ağaçlı orman ve heryer bembeyaz .
Manzaralar tablolardaki gibi .
Ortamıın büyüsünden biraz kurtulunca bir otele girip kişi başı 10 TL ödeyerek köfte ekmek yiyor ve kayak pistini seyrediyoruz . Bu gün teleferik çalışmıyor .
Bölgeden Kastamonuya minibüsler çalıştığını öğrenince seviniyoruz. Çünkü karda kendi aracımızı kullanmak istemiyoruz . Bu durumda yarın Kastamonuya gideceğiz . Artık Kastamonunun nasıl bir şehir olduğunu merak etmeye başlayabiliriz .
Ilgaz Ankaraya ise 200km. uzaklıkta . Çevreyi dolaşıp bir şeyler yiyelim diyor ve Ilgazı keşfe çıkıyoruz .
Heryer yüksek ağaçlı orman ve heryer bembeyaz .
Manzaralar tablolardaki gibi .
Ortamıın büyüsünden biraz kurtulunca bir otele girip kişi başı 10 TL ödeyerek köfte ekmek yiyor ve kayak pistini seyrediyoruz . Bu gün teleferik çalışmıyor .
Bölgeden Kastamonuya minibüsler çalıştığını öğrenince seviniyoruz. Çünkü karda kendi aracımızı kullanmak istemiyoruz . Bu durumda yarın Kastamonuya gideceğiz . Artık Kastamonunun nasıl bir şehir olduğunu merak etmeye başlayabiliriz .
2.Gün Ilgaz Dağında Kahvaltı Sonrası Kayakçıları Seyredeceğiz .
Sabah erkenden uyanıp çevreye bakıyoruz .
Kahvaltıdan sonra biraz karda dolaşıp kayakçıları seyretmeye gidiyoruz . Hava açık fakat biraz rüzgar var .
Teleferik yine çalışmıyor ve küçük kayakçıları kaymaları için kar temizleme aracıyla pistin üstüne çıkarıyorlar .
Biz bu gün Kastamonuya gideceğimiz için teleferiğin çalışmaması konusunda kayakçılar adına üzülüyoruz .
Otele dönüp kıyafetlerimizi değiştirip Kastamonuya gidecek minibüsü beklemeye başlarken karnımızda acıktığı için ünlü Büryan kebabının hayalini kuruyoruz .
Kahvaltıdan sonra biraz karda dolaşıp kayakçıları seyretmeye gidiyoruz . Hava açık fakat biraz rüzgar var .
Teleferik yine çalışmıyor ve küçük kayakçıları kaymaları için kar temizleme aracıyla pistin üstüne çıkarıyorlar .
Biz bu gün Kastamonuya gideceğimiz için teleferiğin çalışmaması konusunda kayakçılar adına üzülüyoruz .
Otele dönüp kıyafetlerimizi değiştirip Kastamonuya gidecek minibüsü beklemeye başlarken karnımızda acıktığı için ünlü Büryan kebabının hayalini kuruyoruz .
Kastamonu Bizi Şaşırtıyor
Minibüsümüz geliyor ve eşsiz manzaralar eşliğinde Kastamonuya doğru yola çıkıyoruz .
Yollar karlı olsada kaptanımız tecrübeli minibüsü eski olsada bize güven veriyor .
Şehir merkezinde minibüsten iniyor ve dönüş için nereden bineceğimizi öğrendikten sonra kendimizi büyük bir meydanın ortasında buluyoruz .
Kastamonunun Kurtuluş Savaşında büyük kahramanlıklar gösterdiğini şehrin bir çok yerinde görebiliyorsunuz .
Kastamonu Cumhuriyet meydanında etkileyici ve dev bir Kurtuluş Savaşı hikayesini anlatan heykel bulunuyor.
Heykelin arkasındaki tarihi bina ve kale ,şehrin sembollerinden Şerife Bacı heykeliyle birlikte çok güzel görünüyor . Böyle büyük bir meydanı ben İstanbulda göremedim . Görüntü modern Avrupa şehir meydanlarını andırıyor .
Biraz ilerde şehir merkezinde üzerinde köprüler bulunan ve şehri ikiye bölen bir çay akıyor .
Kastamonudaki ilk izlenimimi sorarsanız beni çok şaşırttığını söyleyebilirim .
Geniş bir alana yayılmış Müzeler , tarihi evler , konaklar , büyük meydan , kale , saat kulesi , nehir , yemekleri , şehrin düzenliliği . Buraya neden daha önce gelmedik diye kendime sormadan edemedim . Cevabı ise bu kadar hikayesi olan bir şehir beklemiyordum .
Yollar karlı olsada kaptanımız tecrübeli minibüsü eski olsada bize güven veriyor .
Şehir merkezinde minibüsten iniyor ve dönüş için nereden bineceğimizi öğrendikten sonra kendimizi büyük bir meydanın ortasında buluyoruz .
Kastamonunun Kurtuluş Savaşında büyük kahramanlıklar gösterdiğini şehrin bir çok yerinde görebiliyorsunuz .
Kastamonu Cumhuriyet meydanında etkileyici ve dev bir Kurtuluş Savaşı hikayesini anlatan heykel bulunuyor.
Heykelin arkasındaki tarihi bina ve kale ,şehrin sembollerinden Şerife Bacı heykeliyle birlikte çok güzel görünüyor . Böyle büyük bir meydanı ben İstanbulda göremedim . Görüntü modern Avrupa şehir meydanlarını andırıyor .
Biraz ilerde şehir merkezinde üzerinde köprüler bulunan ve şehri ikiye bölen bir çay akıyor .
Kastamonudaki ilk izlenimimi sorarsanız beni çok şaşırttığını söyleyebilirim .
Geniş bir alana yayılmış Müzeler , tarihi evler , konaklar , büyük meydan , kale , saat kulesi , nehir , yemekleri , şehrin düzenliliği . Buraya neden daha önce gelmedik diye kendime sormadan edemedim . Cevabı ise bu kadar hikayesi olan bir şehir beklemiyordum .
Kastamonunun Yöresel Yemeklerini Yiyeceğiz
Öğle yemeğinde büryan kebabını nerede yiyebiliriz diye şehir merkezinde bir eczaneye girip soruyoruz .
Eczanedeki gençler artık havaların soğuduğunu ve bu mevsimde bulamayacağımızı söylüyor ve Kastamonunun yöresel yemeklerini yiyebileceğimiz bir restoranı tarif ediyorlar .
Restoranı beğeniyor ve içeri giriyoruz .
Garsona buraya özel ne yiyebileceğimizi soruyor ve bir porsiyon Tirit , bir porsiyonda Banduma siparişi veriyoruz . Porsiyonların doyurucu olup olmadığını sorduğumuz garson doymazsanız üstüne takviye yaparız diyor . Menüde gözümüze Ecevit çorbası da ilişiyor ve yöredeki Ecevit köyüne özel bir çeşit yoğurt çorbası olduğunu öğreniyor ve bu çorbayıda deniyoruz .
Ecevit çorbası , Tirit ve Bandumayı çok beğendik .
Ben en çok hindili bandumayı beğendim . Porsiyonları zor bitirdik . Birde üstüne yöresel ekşi elma suyu içtik . Ekşi elma suyu sulandırılmış pekmeze benziyordu .
Eczanedeki gençler artık havaların soğuduğunu ve bu mevsimde bulamayacağımızı söylüyor ve Kastamonunun yöresel yemeklerini yiyebileceğimiz bir restoranı tarif ediyorlar .
Restoranı beğeniyor ve içeri giriyoruz .
Garsona buraya özel ne yiyebileceğimizi soruyor ve bir porsiyon Tirit , bir porsiyonda Banduma siparişi veriyoruz . Porsiyonların doyurucu olup olmadığını sorduğumuz garson doymazsanız üstüne takviye yaparız diyor . Menüde gözümüze Ecevit çorbası da ilişiyor ve yöredeki Ecevit köyüne özel bir çeşit yoğurt çorbası olduğunu öğreniyor ve bu çorbayıda deniyoruz .
Ecevit çorbası , Tirit ve Bandumayı çok beğendik .
Ben en çok hindili bandumayı beğendim . Porsiyonları zor bitirdik . Birde üstüne yöresel ekşi elma suyu içtik . Ekşi elma suyu sulandırılmış pekmeze benziyordu .
Kastamonu Pazarına Gidiyoruz
Yemek sonrası nereye gidelim diye çevrede bir kaç kişiye sorduk ve
birisi pazara gitmemizi önerince cazip geldi ve gittik . Pazaryeri oldukça büyük ve üstü kapalıydı .
Bir kısmını gezebildik . Bir yerden kilosu 7 TL'ye ünlü Kastamonu sarımsağı aldık . Burada genelde köyden gelenler kendi ürünlerini satıyorlar . Sarımsak aldığımız teyze 15 km. uzaklıktaki Çamlıköylüymüş , bizim İstanbuldan geldiğimizi öğrenince akşam yemeğe davet etti . Çok isterdik fakat teşekkür ettik , çünkü yine vaktimiz yoktu .
Daha sonra bir marmelatçıdan Kuşburnu marmeladı aldık .
Burada ayrıca kızılcık marmeladı , ekşisi ve fındık ezmeside satılıyordu .
birisi pazara gitmemizi önerince cazip geldi ve gittik . Pazaryeri oldukça büyük ve üstü kapalıydı .
Bir kısmını gezebildik . Bir yerden kilosu 7 TL'ye ünlü Kastamonu sarımsağı aldık . Burada genelde köyden gelenler kendi ürünlerini satıyorlar . Sarımsak aldığımız teyze 15 km. uzaklıktaki Çamlıköylüymüş , bizim İstanbuldan geldiğimizi öğrenince akşam yemeğe davet etti . Çok isterdik fakat teşekkür ettik , çünkü yine vaktimiz yoktu .
Daha sonra bir marmelatçıdan Kuşburnu marmeladı aldık .
Burada ayrıca kızılcık marmeladı , ekşisi ve fındık ezmeside satılıyordu .
Kastamonunun Tarihi Evlerini , Kale Ve Saat Kulesini Geziyoruz
Kastamonuda tahminimce Şirincenin 10 , Safranbolunun 5 katı tarihi ev bulunuyor .
Şehrin neresine bakarsanız bakın tarihi evler görüyorsunuz . Bu sokaklarda dolaşıp duruyoruz .
Evlerin büyüsüne kapılınca şehir merkezinden oldukça uzaklaşıyoruz . Bir kısmı bakımlı olan tarihi ev ve konakların bazıları ise yıkılmaya yüz tutmuş . Bu kadar çok sayıda tarihi evi onarmaya bireysel olarak kimsenin gücü yetmez gibi görünüyor . Keşke bu evlerin tamamını onarabilecek bir kaynak bulunsa . Çünkü Kastamonu gerçek bir dünya kültür mirası .
Kaleye çıkıyor ve uzaktan saat kulesini izliyoruz . Çevrede bir çok müzede bulunuyor .
Hava kararmaya başlayınca Kastamonuyu gezmeye 1 günün yetmeyeceğinide farketmeye başlıyoruz .
Soğuk havada muhteşem bir konağa giriyor ve bardağı 1 TL'ye çay içiyoruz .
Şehrin neresine bakarsanız bakın tarihi evler görüyorsunuz . Bu sokaklarda dolaşıp duruyoruz .
Evlerin büyüsüne kapılınca şehir merkezinden oldukça uzaklaşıyoruz . Bir kısmı bakımlı olan tarihi ev ve konakların bazıları ise yıkılmaya yüz tutmuş . Bu kadar çok sayıda tarihi evi onarmaya bireysel olarak kimsenin gücü yetmez gibi görünüyor . Keşke bu evlerin tamamını onarabilecek bir kaynak bulunsa . Çünkü Kastamonu gerçek bir dünya kültür mirası .
Kaleye çıkıyor ve uzaktan saat kulesini izliyoruz . Çevrede bir çok müzede bulunuyor .
Hava kararmaya başlayınca Kastamonuyu gezmeye 1 günün yetmeyeceğinide farketmeye başlıyoruz .
Soğuk havada muhteşem bir konağa giriyor ve bardağı 1 TL'ye çay içiyoruz .
Kastamonuya İyiki Gelmişiz
Kastamonuya doğrusu Ilgaza yakın olduğu için uğradık ve çok beğendik .
Dönüşte köy minibüslerinin ofisinde biraz oturduk . Eşimle içeriye girince 2 centilmen Kastamonulu bey yerlerini bize verip başka yere geçtiler .
Daha sonra bir genç içeri girdi ve 10 kişiden fazla insanın elini sıktı . O böyle yapınca bizde içeri girdiğimizde herkesin elini sıkmayarak ayıpmı ettik diye düşündüm , fakat daha sonra gelenlerinde el sıkmadığını görünce rahatladım .
Minibüsümüze bindik ve köylerde yolcu bırakarak otelimize döndük .
Dönüşte köy minibüslerinin ofisinde biraz oturduk . Eşimle içeriye girince 2 centilmen Kastamonulu bey yerlerini bize verip başka yere geçtiler .
Daha sonra bir genç içeri girdi ve 10 kişiden fazla insanın elini sıktı . O böyle yapınca bizde içeri girdiğimizde herkesin elini sıkmayarak ayıpmı ettik diye düşündüm , fakat daha sonra gelenlerinde el sıkmadığını görünce rahatladım .
Minibüsümüze bindik ve köylerde yolcu bırakarak otelimize döndük .
3.Gün Bu Gün Ilgaz Dağından Ayrılıyoruz
Bu gün kahvaltı sonrası Ilgaza veda edeceğiz .
Kahvemizi içerek dışardaki eşşiz manzarayı seyrederken Kastamonunun beklentimizi aşan güzelliğini konuşuyoruz .
Ilgaz dağında ise kayak merkezine yakın küçük dağ otelleri yanısıra spa ,kapalı havuz ,disco gibi alternatifleri bulunan otellerde var . Dağın ortamı Uludağ kadar olmasa da bir çok kayak merkezine göre oldukça eğlenceli görünüyor . Örneğin bir otelde kalırken bir kaç km. ilerideki başka bir yeri keşfedip orada sıcak bir şeyler içebiliyorsunuz .
Dönüşte Ilgaz ilçesine uğruyor , pazarı varsa gezelim diyoruz .
Fakat bu gün pazar yokmuş . Ilgaz dağlarının uzaktan görüntüsünü izleyip ayrılıyoruz .
Biz Ilgaz dağları ve Kastamonuyu çok sevdik .
Ilgazın yüksek ağaçlı yemyeşil , şu anda karlı dağları ve bozulmamış doğası , Kastamonunun şaşırtıcı derecede hikayesi olan bir şehir olması bizi etkiledi . Burası ikinci kez büyük bir istekle gelinebilecek bir değere sahip .
Dönüş yolunda kar azalıyor .
Yol üzerindeki karlı manzaralar güzel . Öğle yemeği için tekrar Tursanda duruyoruz .
Tezgahtaki etlerden balıkçıda balık seçer gibi istediğinizi seçebiliyorsunuz .
Biz Akçaabat köfte siparişi veriyoruz .
Burada etler kömür ateşinde pişiriliyor ve çok lezzetli . Ayrıca yoğudun lezzeti olağanüstü .
Yoğurt , köfte ,tereyağlı bal ve kahve için kişi başı 16 TL ödüyor ve Türsandan ayrılıyoruz .
Kahvemizi içerek dışardaki eşşiz manzarayı seyrederken Kastamonunun beklentimizi aşan güzelliğini konuşuyoruz .
Ilgaz dağında ise kayak merkezine yakın küçük dağ otelleri yanısıra spa ,kapalı havuz ,disco gibi alternatifleri bulunan otellerde var . Dağın ortamı Uludağ kadar olmasa da bir çok kayak merkezine göre oldukça eğlenceli görünüyor . Örneğin bir otelde kalırken bir kaç km. ilerideki başka bir yeri keşfedip orada sıcak bir şeyler içebiliyorsunuz .
Dönüşte Ilgaz ilçesine uğruyor , pazarı varsa gezelim diyoruz .
Fakat bu gün pazar yokmuş . Ilgaz dağlarının uzaktan görüntüsünü izleyip ayrılıyoruz .
Biz Ilgaz dağları ve Kastamonuyu çok sevdik .
Ilgazın yüksek ağaçlı yemyeşil , şu anda karlı dağları ve bozulmamış doğası , Kastamonunun şaşırtıcı derecede hikayesi olan bir şehir olması bizi etkiledi . Burası ikinci kez büyük bir istekle gelinebilecek bir değere sahip .
Dönüş yolunda kar azalıyor .
Yol üzerindeki karlı manzaralar güzel . Öğle yemeği için tekrar Tursanda duruyoruz .
Tezgahtaki etlerden balıkçıda balık seçer gibi istediğinizi seçebiliyorsunuz .
Biz Akçaabat köfte siparişi veriyoruz .
Burada etler kömür ateşinde pişiriliyor ve çok lezzetli . Ayrıca yoğudun lezzeti olağanüstü .
Yoğurt , köfte ,tereyağlı bal ve kahve için kişi başı 16 TL ödüyor ve Türsandan ayrılıyoruz .
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)