İtalya 'da Kahvaltı Sonrası Chiavari'den Ayrılıp Sestri Levante , Levanto , Portovenere ve La Spezia 'ya Uğrayarak Viareggio'ya Gideceğiz.

Chiavari 'de kaldığımız otel ve kahvaltısından memnun kalarak ayrılıyoruz.
Saat sabah 10 olsa da hava çok sıcak . Sestri Levante 'ye gelince uçsuz bucaksız gibi görünen , berrak bir suya sahip çakıl taşlı sevimli bir plajla karşılaşıyoruz.
Burada sahil çakıl taşlı olsa da denizin dibi kumla kaplı .Tertemiz denizde serinledikten sonra tekrar yola çıkıyoruz. Biz bu tatilimizde genelde her tatilimiz de yaptığımız gibi ana rota dışında denize girmek veya uğramak için herhangi bir yer belirlemiyoruz.Neresini daha çok beğenirsek oraya uğruyor , bir park yeri bulup aracımızı park ediyor , yüzüyor veya geziyoruz. Yalnız İtalya 'nın batı sahilleri çok sayıda güzel plajlara ev sahipliği yaptığından rotamızda oldukça yavaş ilerliyoruz. Bir marinanın yanından geçtikten sonra
yol üzerinde İtalya 'nın büyük marketlerinden Coop 'a uğrayıp su, soda , meyva suyu ve biraz da bisküvi alıyor tekrar yola çıkıyoruz.
Hava çok sıcak olduğundan günde 1-2 litre arası sıvı tüketiyoruz. Bu günkü 2. durağımız , oldukça yüksek bir tepeyi tırmanmayı gerektiren Levanto oluyor. Çam ağaçlarının eşsiz kokusu eşliğinde manzarayı izliyor.
Buradan ayrılıp Porto Venere sahiline iniyoruz. Burada yine uçsuz bucaksız bir plaj var ve çok kalabalık görünüyor.
Burada ücretli ve ücretsiz plajlar bulunuyor.
Ücretli plajın olduğu yerde şezlong , şemsiye almadan ücretsiz olarak denize girme olanağınız bulunuyor.Çevrede plaj cafe-bar 'ları size bir şeyler atıştırma imkanı da veriyor.
Bu sıcakta canımız yemek yemek istemediğinden günü marketten aldığımız bisküvi gibi şeylerle atıştırarak geçiriyoruz.La Spezia 'ya geldiğimizde güzel bir manzara yanı sıra
deniz ve plajla karşılaşınca sahile doğru yöneliyor
, plaja inip denize giriyoruz.
La Spezia 'dan bu gece konaklayacağımız Viareggio 'daki şirin butik otelimize geldiğimizde bir sürprizle karşılaşıyoruz.
Otel sahibi ve karısı biz gelince çok seviniyorlar ve büyük bir ilgiyle karşılıyorlar.
Tabi biz de bu duruma çok şaşırıyoruz. Otelcinin oğlu turist rehberiymiş ve Türkiye 'ye turist götürüyormuş . Sanırım bu nedenle bizi görünce sanki oğullarını görmüş gibi hissettiklerini hissettik . Bize otelin teraslı en güzel odasını verdiler .
Bu aile bence biz Türkleri çok sevmiş , normalden fazla bir şekilde bize ilgi gösterdiler. Odamızın güzel terasında biraz keyif yapmak için yerel bir marketten alışveriş yapıp akşam yemeğini odamızda yemeğe karar veriyoruz.
Marketin şarküterisinden akşam yemeğimiz için pişmiş enginar , patlıcan , peynir ,sebzeli soğuk bir pilav , pastırma , mücverimsi bir şey ve içecek olarak kırmızı şarap ve soda alıp odamızın verandasına dönüyor , güzel bir sofra kuruyoruz.
Otelin bulunduğu bölge yerel bir mahalle izlenimi veriyor. Yemek yerken biraz da insanların kültürünü anlamaya çalışıyoruz.
Yemek sonrası dışarı çıkıp çevreyi keşfetmek istiyoruz. Otelin karşısındaki yoldan bir koruya girip kısa bir süre yürüdükten sonra İzmir Fuarı 'nın lunaparkına benzeyen bir yere çıkıyoruz.
Burada çocukları mutlu edecek çeşit çeşit bisikletler dikkat çekiyor.
Oradan sahile doğru yürümeye devam edince Miami caddeleri gibi bir caddeye çıkıyoruz.
Caddenin çok geniş ve uzun olması Toskana bölgesindeki bu tatil beldesinin bayağı büyük bir yer olduğu izlenimi veriyor. Cadde boyunca bir yanda şık oteller yer alırken diğer tarafta cafeler, dondurmacılar , tiyatro,
restoranlar , hediyelik eşya satan dükkanlar bulunuyor.
Doğrusu biraz önce içinde lunapark bulunan korudan geçerken böyle bir caddenin karşımıza çokması bizi çok şaşırttı. Kendi halinde bir tatil kasabasına geldiğimizi sanırken meğer ki şık ve büyük bir tatil merkezine gelmişiz. Bu büyük caddenin sahil tarafında ise her biri uçsuz bucaksız izlenimi veren 20 kadar beach yer alıyor. Önünde kuyruk olan bir dondurmacıya girip
dondurma ve sorbe alıp caddeyi boydan boya yürüyoruz.
Uzun ve geniş cadde de 1 km. kadar yürüdükten sonra Amsterdam kanallarına benzer bir kanala gelince
Viareggio 'nun nasıl bir şehir olduğunu tanımlama konusunda kafamız iyice karışıyor .Aç olsaydık kanaldaki teknedeki balıkçıdan bir şeyler yerdik diye düşünüyoruz.
Saat geç oldu , şimdi odaya gidip uyusak 'da sabah Toskana bölgesindeki diğer kasabalara doğru yola çıkmadan erkenden buraya gelip gündüz gözüyle anlamaya çalışacağım.    

Bugün Pİsa , Livorno , Cecino ve Piombino 'yu Gezip Akşam Follonica 'da Kalacağız

Geceyi geçirdiğimiz Viareggio 'da sabah erkenden kalkıp kasabayı gündüz gözüyle gezmek istiyorum. Burası bir çok açıdan bizim için çok şaşırtıcı bir yerdi. Marsilya 'dan başladığımız tatilimizde farklı yerlerde kalarak neredeyse bir haftadır yoldayız. Ama ilk defa bir otelde bizi sanki tanıdığımız insanlar karşılamış gibi hissettik. Butik otelin sahibinin oğlu rehber olup Türkiye 'ye turist götürdüğünden dolayı dün beklemediğimiz bir ilgiyle karşılaşmıştık. Bize butik otelin teraslı en güzel odasını vermişlerdi.
Yaz tatilindeydik ve denize girmek bizim için önemliydi . Sahilde çok sayıda beach bulunan Viareggio 'da denize ulaşamasak da burasını çok sevdik. Neyse otelden çıktıktan sonra sahil yönünde önce güzel bir korudan geçince  
İzmir pakının lunaparkına benzer bir yere çıkıyorsunuz.
Orasını geçtikten sonra Miami dekilere benzer bir caddeye ulaşıyorsunuz.
Bu caddenin arka tarafında ise uçsuz bucaksız kumsalda çok sayıda beach bulunuyor.
Bu caddenin sonuna kadar ilerlerseniz Amsterdam kanalları benzeri kanallar sizi karşılıyor. Tesadüfen geldiğimiz bu ilginç tatil beldesini çok beğensek de tanımlamakta zorluk çektik.
Otele dönüp kahvaltı ediyor
ve ilk defa bir otelde otel sahibi ile vedalaşarak ayrılıyoruz. Eksik olan tek şey ise arabamızın arkasından kovayla su dökmemesi oldu. Misafirperverlikleri için tekrar teşekkür ediyor ve Pisa şehrine doğru yola çıkıyoruz.
Pisa şehrine gelince araba için bir süre park yeri arıyoruz. İtalya 'da aracı özellikle kalabalık yerlerde ceza yemeden park etmek için oldukça dikkatli olmak gerekiyor.Çok merkezi yerlerde boş otoparklarla karşılaşınca kendinizi çölde hava bulmuş gibi hissetseniz de
bu park yerleri yalnızca orada oturan insanlara tahsis edildiğinden büyük bir ihtimalle yüklü bir ceza yiyeceğinizden emin olabilirsiniz. Kiralık arabalarda ise cezalar geç gelebildiğinden ilk 15 günde ödenmediği için basit otopark park cezaları bir kaç katına çıkabiliyor. Söylemedi demeyin .  Uzak olmayan bir park yeri bulup oradaki insanlardan bir sorun olmayacağı konusunda teyit aldıktan sonra ünlü Pisa kulesinin bulunduğu yere gidiyoruz. Burası çok kalabalık .
Bazı turistler kuleyi eliyle iter gibi , bazısı tutar gibi yaparak fotoğraf çektiriyor.
İnsanlar bu yaz sıcağında yapılacak en güzel şey olarak dondurmacıya uğramayı ihmal etmiyor.
Pisa kulesini ilginç buluyoruz . Yalnız burada yapılacak fazla bir şey yok . Resim çektikten sonra Livorno şehrine doğru yola çıkıyoruz.
  Yaklaşık 40 km. lik bir yol katettikten sonra Toskana bölgesi şehirlerinden Livorno 'ya ulaşıyoruz.
Burası 17. yüzyılda özgürlüklerin merkezi olarak anılmasının yanı sıra o dönemde Türk bayramlarının da kutlandığı bir yermiş.
19. yüzyılda başlayan sanayileşme döneminde liman ve tersane şehri olmasının da etkisiyle işçi hareketlerinin ve İtalyan sol 'unun merkezi olmuş. Hava çok sıcak olsa da bizim dolaşmamız gerek. Arabamızı park edip kaleye doğru ilerliyoruz. Kalede gölge yerler ve mahzenler serin olduğundan biraz dinleniyor ,
susayınca sokaklardaki musluklardan su içiyoruz. Kaleden çıkınca sahile doğru geliyoruz .
Hava çok sıcak ve mesafeler uzak olduğundan daha fazla yürümekten vazgeçip geri dönüyor , yol üzerinde İtalyan 'ların rağbet ettiği bir yerel restoran 'a giriyoruz.
Burada iştah açıcı çok sayıda yiyecek olsa da sıcakta yalnızca ayaküstü lezzetli bir börek yiyip aracımıza dönüyoruz.
Şehrin çıkışına doğru bir plaj görünce arabayı park edip plaja gidiyor ve deniz de yüzüyoruz.
Livorno 'dan ayrılıp yolumuza devam ediyoruz. Bir süre sonra güzel bir koy görünce denize girmek için o yöne gidiyor fakat bir türlü plaja ulaşamıyoruz. Farklı yolları takip ederek plaja geldiğimizde turist görünümlü pek kimse göremiyoruz ,
yazlık bir bölge olduğunu farkediyoruz. Buradaki evlerin plajın arkasında eşyalarını koyabilecekleri dolaplar var .
Denizi taşlı ve burası bir doğal sualtı koruma bölgesi . Su hafif serin olsa da çok güzel . Şnorkelle dalarak sualtı güzelliklerini seyrediyoruz. Oradan ayrılıp geldiğimiz Piombino 'da aracımızı park ediyor ,
sahile doğru yukarıdan aşağıya yürüyor ,
inanılmaz güzel bir plajla karşılaşıyoruz.
Burası tatilimiz bittiğinde aklımda en çok kalan yerlerden birisi olacak. Denizi taşlı olsa da sakin ve pırıl pırıl , doğası ilginç .
Sahil kalabalık değil . Arkada güneşlenen bir grup genç Rusça konuşuyor . Yüzdükten sonra yandaki şık cafeye geçiyoruz.
Doğrusu ben bu şık cafeye girerken '' Fiyatları çok yüksek midir ? '' diye düşünerek biraz tereddüt etsem de menüyü görünce İtalya ortalamasının altında olduğunu görüyorum. Ortam muhtemelen gece bayağı romantik oluyor. Duştan sıcak su da akıyor ve ücretli . Jetonla çalışıyor. Jeton almaya gidince görevli ''Sıcak suyla mı  ,soğukla mı duş almak isterseniz '' deyince biz önce ciddi sanıyoruz. Gençlerin ağırlıkta olduğu ortam da bizi de işletmeye kalksalar ve biz de pek anlamasak da bozuntuya vermiyoruz. Biz kahve içereken ortam gece için hazırlanıyor. Marsilya 'dan başlayan sahili takip ettiğimiz tatilimizde çok kısa süre kalsak da burasını çok sevdim.
Plajına hayran kaldığım Piombino 'dan ayrılıp bu gece konaklayacağımız Follonica 'ya geliyoruz. Bu tatilimiz ana hatları dışında net bir rota içermediğinden bir gün sonra nerede kalacağımıza bir gün öncesinden karar verip booking 'den rezervasyon yaptırıyoruz. Follonica 'da kalacağımız otel bayağı güzel manzaralı görünüyor.
Odamıza yerleşip korudan geçip kabuğundan yeni çıkan caretta 'lar gibi denize doğru gidiyoruz.
Denize ulaşabilmek için bir korudan geçmek gerekiyor. Çam havasını içimize çekiyoruz.
Burada deniz çok sığ görünüyor. Suyun boyumuza gelmesi için bir kaç yüz metre yürümek gerekse de etraftaki çam ormanları ve doğası çok güzel.
Yüzdükten sonra güneşin batışını da burada izledikten sonra
otele gidip hazırlanıyor , yemek için dışarı çıkıyoruz. Yine bilmediğimiz bir yerde olsak da İtalya 'da bir yeri bilip bilmememizin fazla önemi yok . Çünkü İtalyanlar Türklerin biraz daha batılı versiyonu gibi. Çok cana yakın ve samimiler . Burası yazlıkların yoğun olduğu bir bölge. Yemek için yer ararken yolda 50 'li yaşlarda bir bayan ve kızı ile karşılaşıyor , onlara nerede yemek yiyebileceğimizi soruyoruz. Kendi aralarında tartıştıktan sonra ''Şurası güzel ve ucuzdur , şurası biraz pahalıdır '' gibi bilgiler verip bizi ''Kendimiz gideriz '' dememize rağmen '' Bizde zaten yürüyüş yapıyoruz '' diyerek kır restoranı gibi bir yerin kapısına kadar götürüyorlar.
Kendilerine teşekkür ediyor ve restoran 'a giriyoruz. Burada yerel halk dışında tek turistin kendimiz olduğunu söyleyebilirim. Yemek olarak Ançuezli Pizza,
Vongele 'li
ve Midyeli Spagetti siparişi veriyoruz.
Yemek sonrası yan tarafta bilardo ,çeşitli oyunlar oynayan insanlar
ve lunaparkı seyrediyor ,
sonrasında odamıza gidip uyuyoruz.