Bugün Samos Adasında Kokkari ve Pisagor'a Gideceğiz

Otelimiz Karlovasi limanının merkezinde olduğundan sabah sahilde yürüyüş yapıyoruz.
Bu bölgede limana uzak br yer de kalacaksanız aracınız yoksa  limana gelmek için 5 € gibi bir taksi ücreti ödemeniz gerekecek bu rakam da duruma göre otel fiyat farkının üzerine çıkabilir.Biz kaldığımız otel Samaina Port'u ve hizmet kalitesini çok beğeniyoruz.Açık büfe kahvaltısı çok zengin
,üstelik açık büfede közde kahve bile bulunuyor.
Üstelik Kitap Dostu olan bu otelde çeşitli yerlerde buluna desklerden isterseniz ücretsiz kitap alıp okuyabiliyor,isterseniz de başkalarının okuması için kitabınızı bırakabiliyorsunuz.
Kahvaltı sonrası aracımıza binip yaklaşık yarım saat mesafedeki eskiden bir balıkçı köyü şimdi ise turistik bir merkez olan Kokkari'ye geliyoruz. Bölgede sahile yakın ara sokaklarda geniş alanlara sahip ücretsiz otopark yerleri bulunuyor.
Burası cafe ,bar, sokakları, restoranlarıyla tamamen turistik şirin bir kasaba.Sabah erken olduğundan dükkanlar henüz hazırlık yapıyor.Deniz kenarındaki bir kaç apart pansiyona kapıdan oda fiyatı soruyoruz,40-45 € gibi fiyatlar veriyorlar.
Biraz daha dolaştıktan sonra 20 km uzaklıktaki matematikte sayıların babası olarak anılan Pisagor'un doğum yeri Pythagorion'a geliyoruz.
İlk bakışta güzel, kalabalık bir kasaba gibi görünen yerde aracımızı park etmek için oldukça dolaşıyoruz..Burada da Kokkari gibi bazı yerlerde ücretsiz büyük araç park yerleri bulunuyor.Bir tanesinde yer bulup park ediyor, şehri dolaşmaya başlıyoruz.Büyük turistik bir yer olan Pisagor ada da eğlenceli bir yer izlenimi veriyor.Hava sıcak ve gün ortası olmasına rağmen oldukça kalabalık görünüyor.Sahilde bir cafede oturup soğuk kahve içiyoruz.
Buradaki garsonlar da işleri için yeterli seviyede Türkçe de konuşuyorlar.Limanın sağındaki plaja yürüyoruz.
Sonra aracımıza binip bir kaç km.uzaklıkta fazla kalabalık olmayan  uzun kumsallı Pototaki plajını keşfediyor,burada denize giriyoruz.
Yüzdükten sonra oradan ayrılıp altın rengi kumsalı,berrak deniziyle ünlü Psili Ammos plajına geliyoruz.
Bu plaj çok kalabalık ve boş şezlong bulmak kolay görünmüyor. Plajda yer aradıktan sonra arka bölümde bir yer buluyoruz.
Biz burada fazla kalmadan denize girip ayrılacağız. Şemsiyenin masasında 6 € 'luk bir fiş görünce atacakken araya başka bir şey giriyor ve unutuyoruz. Şezlong'da 5 dakikada olsa güneşlenelim derken bir görevli geliyor ve yan şemsiyeden 6 € tahsilat yapıyor,biz de uyuyor gibi yapıyoruz.Adam bize 5-10 saniye kadar bakıyor fakat masada fişi görünce bir şey sormadan ayrılıyor.Biz de denize giriyoruz.
Ada da bir çok beach ücretsiz olsa da biraz da para ödemeye alışmış Türk turistlerin de etkisiyle bazıları şemsiye parası istiyor.Bu plaj gerek denizi gerekse  kumuyla  çok güzel.Fakat biz neredeyse tüm tatillerimizde olduğu gibi görülmedik yer bırakmamayı hedeflediğimizden buradan ayrılıp Mourtia Plajına gitmek için yola çıkıyoruz. Mourtia plajına gelince hayatımızda gördüğümüz belki de en güzel deniz manzarasıyla karşılaşıyoruz.
Bu manzarayı ben değil fotoğraflar anlatsın.Gerçek mi acaba diye düşünüp bir süre boş boş dalıp baktıktan sonra sağ tarafta tahta masaların olduğu yere çıkıp yanımızda getirdiğimiz kuru yemiş'den yiyip,minik bir şarap içiyoruz.Yanımıza oturup ağını tamir eden balıkçı ile selamlaşıyoruz. Deniz serin ve çok çok güzel.Ayrılmak istemesek de ada da gezecek çok plaj olduğundan Samos şehrinin üstünden geçen yoldan devam ediyoruz.Bu yol çok iyi olsa da bir süre sonra toprak yola giriyoruz.
Toprak yolda aracımızın geçemeyeceği kadar riskli bir hale gelince plaj çok güzel görünse de
yanlış yola girdiğimizi düşünüp ,navigasyon da çalışmayınca daha önce yaşadığımız bu tip tecrübelere dayanarak geri dönmeye karar veriyor, Samos şehrine sahil yolunu takip ederek ilerliyor ,yol üstünde gördüğümüz oteller bölgesindeki plajda denize girip günü kapatmak istiyoruz.
Otelin sahilindeki şık görünen plaj ücretli olsa da saat akşam 18:30 olduğundan girişte kimse görünmüyor. Yüzdükten sonra giyinme kabinine gitsek de kapısının kilitli olduğunu görüp sağa sola bakınınca görevli çocuk geliyor.Biz şemsiye ücreti ister mi diye düşünürken anahtarı veriyor ve sonra şuraya bırakırsınız diyor.Biraz konuşunca bu yardımsever güler yüzlü çocuğun Pakistanlı olduğunu öğreniyoruz.Giyinip çok yakındaki Samos şehir merkezine geliyoruz.
Sahilde bir park yeri bulup dolaşmaya başlıyoruz. Şehir merkezinde birleşmiş milletler gibi çok sayıda göçmen bulunuyor.Hava kararmaya başladığından bir yerde oturup yemek yiyoruz.
Turistik olmayan şehir de en çok dikkatimizi çeken ise yiyecek fiyatlarının ucuzluğu idi.2 kişi 1/2 litre şarap dahil 12 € 'ya doyurucu bir yemek yiyebilirsiniz.
Yemek sonrası Samos şehir merkezinden manzarayı kuşbakışı seyrederek ayrılıp sabah sahilini beğendiğimiz Kokkari'de bir cafe bar 'a gitmek üzere yola çıkıyoruz.
Gece Kokkari çok kalabalık ve hareketli görünüyor.Sahilde sol tarafta cafe barlar ,sağ tarafta ise restoranlar bulunuyor.Biz sol tarafta gözümüze kestirdiğimiz bir cafe bar'a girip 1/2 litre 8 € fiyatı olan kırmızı şarap siparişi veriyoruz.Garson içeri gidip geliyor ve o şaraptan elimizde kalmamış fakat başka benzer başka bir şarap önerebilirim diyor. Fiyatını sorduğumuzda aşağı yukarı aynı deyince biz de en fazla 10 € olur herhalde diye düşünüyoruz.
Bu plaja bakan ,slow müzik eşliğinde son derece romantik ortamda önce ücretsiz 1 şişe su getiriyorlar. Sonrasında 2 çeşit çerezle birlikte içkimiz geliyor.Şarabı çok beğeniyoruz.Bir süre sohbet ettikten sonra hesabı istiyoruz ve 6 € olduğunu görünce şaka sanıyoruz.Bu gün Mourtia plajının manzarasının güzelliğinden sonra Kokkari'de çok güzel bir ortamda ki cafe bar 'da ki düşük hesabı görünce günün 2.şaşkınlığını yaşıyor sahilin sağ tarafına gidiyoruz.
Buradaki restoranları beğenince yarın akşam gitmeye karar veriyor sonrasında yarım saat mesafedeki otelimize dönüyoruz.

Feribotla Samos Adasına Geçiyoruz

Sabah 08:00 'deki feribotumuza yetişmek için erken kalkıp hazırlanıyor,aracımızla yaklaşık 2 km.uzaklıktaki marinaya geçip park ediyor ve gümrük kuyruğuna geçiyoruz.
Sığacıktan ayrılıyor, 2 saatlik bir yolculuktan sonra Samos Adasının Karlovasi limanına ulaşıyoruz.
Bize göre düşünüyorsanız araç kiralama işini adaya bırakmayın.Biz bu tatile son dakikada karar verdiğimiz için araç fiyatını yüksek bulup adaya gelince kiralamayı düşünmek gibi yanlış bir karar verdik.Limanda inince valizler elimizde Rent a car aramaya başladık.Fakat yerleşimin de olduğu bir liman kasabası olan Karlovasi turistik bir yer olmadığından fiyat sorduğumuz az sayıda şirketin bazısında araç yoktu ,birinde ise ise üst segment pahalı araç vardı.Tur almayacaksanız Karlovasi limanından kendi başınıza otobüsle bir yerlere gitmek mümkün olsa da fazla yer görmek mümkün olmayacak.Limandaki otelimize yerleşip
oda da whatsapp üzerinden rent a car şirketleriyle kontak kurmaya çalışırken ulaşabildiğimiz bir tanesi orta segment bir aracı 3 günlüğüne 160 € 'ya vereceğini belirtince ufak bir pazarlıkla kabul ediyoruz.Bu rezervasyonu internet üzerinden önceden yapabilseydik maximum 100 €'ya alt segment araç alabilirdik.25 km uzaktaki Kokkari'den aracı getirecek Rent a car'cı ya yinede teşekkür ediyor aracımızı akşamüstü alacağımızdan sahil'de denize girmek istiyor,liman civarındaki tek beach'e gidip şezlong'da dinleniyor,
bir şeyler yiyoruz.Dün Sığacık Teos'da yalnızca tek kişi giriş ve bir içecek için beach'in istediği 60 TL iken burada giriş,şezlong parası  gibi ödemeler olmadığından 2 kişi 2 büyük sandviç ve içecek dahil 75 TL ödüyoruz.Akşamüstü Rent a car 'cı aracı getiriyor ve '' Ben gelemezsem 3 gün sonra anahtarı resepsiyona bırakırsınız '' diyor.Aracımızı alınca akşam yemeği için belirlediğimiz Kampos'a doğru yola çıkıp yeşillikler içindeki tepeleri aştıktan sonra ulaşıyoruz.
Bizim yemek için geldiğimiz yer tepeden aşağıya inerken sol taraftaki Şirin Kampos balıkçı kasabası,
sağ tarafa giderseniz çok sayıda beach ve küçük otellerin bulunduğu turistik bölgeye ulaşabilirsiniz. Günün karmaşasından sonra sakin ortam bizi dinlendiriyor.Buradaki bir kaç salaş restoran'ın hepsi de güzel görünüyor,biz en kalabalığını tercih edip oturuyoruz,Şu an restoran'da  bölgenin  yerlileri ve bir kaç turist bulunuyor.
2 kişilik et tabağı ve 1/2 litre ev şarabı siparişi veriyor, bu güzel yemek için 18 € ödüyoruz.
Yemek sonrası çok yogun olduğumuzdan otelimize dönüp uyuyoruz.Yarın Kokkari ve Pisagor kasabalarına gideceğiz.

Samos Adası Tatilimize Başlıyoruz

Samos adasına gitmek için İzmir Seferihisar Sığacık'a gidiyoruz.
Adaya feribot seferleri Kuşadası'ndan Vathy ve Pythagorion'a ,Sığacık'dan Karlovasi'ye yapılıyor.Biz Sığacık'tan Karlovasi'ye gidecek olsak da ,hangi limana gidilmesinin daha mantıklı olacağı konusundaki düşüncelerimizi yazılarımızın daha sonraki bölümlerinde anlatacağız.Sığacığa gelince kalacağımız apart'ı marinanın karşısında kolayca buluyoruz.
Burası için iyi ki önceden kaparo göndermişiz, pansiyoncu rezervasyonu yaptıktan bir süre sonra yerinin olmadığını fark etmiş,fakat kaparo aldığından bir tanıdığının yerinde yer ayarlamış.Yerleştikten sonra denize girmek için Teos tarafına gidiyoruz.Hafta sonu olduğundan halk plajı çok kalabalık göründüğünden bir beach'in parkına 15 TL'ye aracımızı park edip kapısına gidiyoruz.Beach'in kapısındaki adam giriş ücretinin bir meşrubat dahil kişi başı 60 TL olduğunu söylüyor.Biz akşamüstü saat 16:00 olduğundan biraz yüzüp ayrılmayı düşündüğümüzden vazgeçecek gibi olunca kişi başı bir bira dahil 50 TL olabileceğini söylüyor.Buna da ilgi görmeyince arkada kuyruk oluştu kenara geçer misiniz diyor.Biz de otopark ücretimizi geri alıp daha önce gelip memnun kaldığımız yakındaki Seferihisar beach'lerine gitmeye karar veriyoruz.Seferihisar  beach'lerinde araç park ücreti almıyorlar,hafta içi ücretsiz olan giriş, haftasonu 25 TL imiş ve bu ücreti harcamalarınızda değerlendirebiliyorsunuz.
Burada bir şeyler yiyip denize girdikten sonra Sığacık'daki apartımıza dönüyor, giyindikten sonra pansiyoncu'nun önerdiği Ermiş Balık Evi'ne yemeğe gidiyoruz.Sığacık sahilinde bir kaç büyük balık restoranı bulunuyor ve hepside kalabalık görünüyor.
Biz oldukça yorgun olduğumuzdan yalnızca karnımızı doyurmayı düşünsek de yemek yemeye başlayınca lezzetini görünce kendimize geliyoruz.
Salata,Deniz Bölürcesi ve burasının klasiği Sardalya'nın bu kadar taze ve lezzetlisini çok nadir yediğimizi aramızda konuşuyoruz.
Bu üstelik uygun fiyatlı yemek bizi yazıda bu kadar açıklama yapacak kadar çok şaşırttı. Yemek sonrası daha önce en son 5 yıl önce geldiğimiz Sığacık'ı keşfetmeye başlıyoruz. Limanın girişinde ki restoranlardan sonra bizi bar ve cafelerin olduğu geniş bir sokak bulunuyor.Burada dondurma alıyoruz.Kalede bu gün ücretsiz tiyatro gösterisi yapılıyor.Kalenin arkasındaki sokaklara girince ise Alaçatı,Selimiye gibi yerleri andıran bakımlı sokakları,
çiçeklerle bezenmiş tarihi evleri,dükkanları cafe restoranlarıyla farklı bir ortamı görünce yemek yerken olduğu gibi bir kez daha şaşırıyor,
5 yıl önce sahildeki salaş balıkçıda sardalya ekmek yediğimiz küçük balıkçı kasabasının nasıl şık bir turistik merkeze dönüştüğünü konuşuyoruz. Sığacık'ı o kadar beğendik ki Samos adasından dönüşte 2 gece daha burada kalmak için pansiyoncuyla konuşup rezervasyon yaptırdıktan sonra odamıza gidip uyuyoruz.Henüz adada araç kiralamadık ve yarın Samos adasına gideceğiz.Bakalım ne maceralar bizi bekliyor yarın göreceğiz.

Bugün Volos’dan Paralia’ya Geçeceğiz


Sabah erken kalkıp otelimizde kahvaltı yapıyoruz. Volos şehrinin yazlık bölgesi Kleious'daki otelimiz hem kaliteli hem de oldukça ucuz.Bugün Volos’dan Selanik yönüne doğru yol üstünde denize girerek beğendiğimiz bir yerde akşam konaklayacağız.
Bu yol üzerinde uçsuz bucaksız kumsallar ve çok sayıda ücretsiz  beach bulunuyor. Hava çok sıcak olduğundan en kısa sürede denize girmek istiyor ve yol üstündeki  plajlardan birinde durup kahvemizi içip denize gireceğiz.
Bu bölgede de Yunanistan’ın çoğu yerinde olduğu gibi plajlarda ücretsiz otopark imkanı sağlanıyor, şezlong şemsiye parası ödenmiyor fakat bir şeyler yenmesi veya içilmesi bekleniyor. Yüzdükten sonra yola çıkıyor 2-3 km.gitmeden bu uzun tatilimizin en güzel sahillerinden birisiyle karşılaşıyoruz.
Şaşırtıcı derecede güzel Velika plajındaki Buca Beach Bar'ın fotoğrafını çekip ayrılıyoruz.Çünkü denizden yeni çıktık ve gitmemiz gereken uzun bir yol bulunuyor. Sahilden dağ tepe aşarak ,birazda tarla orman geçerek tatil kasabası Stomio’ya geliyoruz.
Sahilini boydan boya arabayla dolaşıp Riverside beach’e giriyoruz.
Burada biramızı içip denize giriyoruz. Şezlong’da güneşlenirken yanımızda güneşlenen bir adam değişik bir dilde bir şeyler diyor.
Biz önce karısına söylüyor sansak da bizimle konuşuyormuş.Sıcakkanlı Bulgar bey eşiyle tatile gelmiş ,burada yarım pansiyon kaldıkları otele günlük 45 € ödüyorlarmış.Taşıma şirketi olduğundan Türkiye’ye çok gelmiş, bizimle de çat pat Türkçe konuşarak anlaştı.Sohbet güzel geçse de maalesef bizim hala gitmemiz gereken oldukça uzun bir yol var.Daha sonra geldiğimiz Pieria’da uçsuz bucaksız kumsalda sayılması çok sayıda beach’i görünce bir kez daha şaşırıyor bu bölgeye ağırlıklı olarak Balkan ülkeleri tatilcilerinin ilgi gösterdiğini farkediyoruz.
Plaj çok kalabalık.Bu bölgede kalacak yer fiyatları pek fark etmesede yiyecek içecek fiyatları biraz düşüyor.Dondurma yedikten sonra oradan ayrılıp gece kalmayı düşündüğümüz biraz ilerdeki  tatil bölgesine şöyle bir baksak da fazla etkilenmeyince Selanik otobanı öncesi bir nokta olan Paralia’ya kadar gidip orada kalmaya karar veriyoruz.Ağırlıklı olarak Evvoia, Skopelos, Skiathos adalarını  kapsayan 12 günlük tatilimizde çok sayıda o kadar güzel  plaj gördük ki plaj seçme konusunda sanırım biraz şımardık ve zor beğenir olduk.Akşamüstü saat 17:30 gibi Paralia’ya ulaşınca internet sitesinde 2 kişi gecelik 40 € fiyatını gördüğümüz otele kapıdan fiyat sorunca 65 € fiyat alsak da otel resepsiyonist'ine kızmıyoruz.Çünkü herkesin bir fiyat politikası , bizim ise bölgede her yer otel dolu olduğundan seçme şansımız var.Yakındaki başka bir otel 2 kişi oda kahvaltı 35 € fiyat verince ve bize ilgi gösteren otel sahibi babaannesinin Türkiye’den geldiğini  söyleyince pazarlık etmiyor ,
otel Olympia’da odamıza yerleşip sahile gidiyor bir beach’in şezlonguna oturuyoruz.
Garsonlar o kadar yorulmuş ki kahve siparişi için zor ulaşıyor,kahvemizi içtikten sonra denize giriyoruz.Otelimize gidip giyindikten sonra
akşam yemeği için bir kaç sokak ilerdeki sahile geçince bölgede Balkan ülkelerinden gelen turistler ve biz olduğumuzu farkediyoruz. Konuştuğumuz dil farklı olduğundan biraz dikkat de çekiyoruz.Restoranlar da fiyatlara bakınca bölgenin muhtemelen Yunanistan’ın en ucuz turistik bölgesi olduğunu düşünüyoruz.Kalabalık bir tanesini seçip masayı donatıyor ,bu yemek için  20’lik Uzo dahil 20 € hesap ödüyoruz.
Burada yazlık tekstil ürünleri de oldukça ucuz görünüyor.
Bu gün çok yorulduk, kendimizi zorlayarak biraz daha dolaşıp otele gidip uyuyoruz.Sabah otelimizde kahvaltı ediyoruz.
Açık büfe kahvaltı çok zengin olmasa da fena sayılmaz.Otel çalışanları müşteriye karşı ilgili.
Kahvaltı sonrası otobana çıkarak yaklaşık 90 km.uzaklıktaki Selanik şehrine geliyoruz.
Buraya daha önce geldiğimizden dolayı fazla oyalanmasak da turistik olarak oldukça yeni keşfedilen şehrin cafeleri,tavernaları,gece hayatı,yakın plajlarıyla ve bizim için Atatürk'ümüzün doğduğu evle tatile gelenlerden yüksek not alacağını söyleyebilirim. Selanik'den otobanı kullanarak yaklaşık 2,5 saatte Alexandroupoli'ye (Dedeağaç) geliyoruz.
Dedeağaç nisbeten uygun fiyatları ,tavernaları, plajları ve yakınlığıyla Türklerin ilgi gösterdiği bir yer.Bizim bu şehirdeki tercihimiz Kanari 1,Nea Chili adresinde bulunan Thea Thalassa beach restoran oluyor.
Burası gerek servis,gerek yemek kalitesiyle çok tercih edilen bir yer.Burası şık bir beach olsa da şezlong şemsiye ücretsiz.Yalnızca yiyip içtiğinizi ödüyorsunuz.Bununla birlikte Şehrin dışına doğru bir kaç km. mesafede güzel bir kaç beach daha bulunuyor.Kendimizi plaja atıp biramızı içtikten sonra denize girip güneşleniyoruz.
Sonrasında çok lezzetli yemekleri bulunan restoranına geçiyoruz.Güzel bir ziyafet sonrası
buradan ayrılarak yarım saat uzaklıktaki sınıra geliyor ,Türkiye'ye dönüyoruz.