Antalyada Bahar Tatili

Bir kaç ay önce Antalya 'ya gidip kışın bahar tatili yapmıştık , şimdi mevsim bahar olduğuna göre sanırım yaz tatili gibi bir tatile gidiyoruz.
Bir önceki tatilimizde Antalya içinde gezmiş ve bir gün oraya yerleşmeyi düşünebilecek kadar sevmiştik. Şimdi ise Antalya 'nın yakın çevresini gezeceğiz .
3 gün süren tatilimizde Düden Şelalesi , Belek , Aspendos , Manavgat Şelalesi ,Side , Beldibi ,Kemer , Çamyuva 'ya gittik , bir gün öğleden sonra Lara 'da muhteşem deniz manzarasına karşı yorgunluk çayı içtik , bir diğer günde ise kaleiçinde deniz ,şelale ve muhteşem dağ manzarasına karşı yemek yedik .

Antalya ya ulaştığımızda ise yalnızca yakın çevreyi gezmeyi düşünmemiz dışında bir programımız yoktu , o an nereye gitmek istediysek oralara gittik ve çok güzel bir tatil geçirdik.

1.Gün Antalya 'da İlk Gün Düden Şelalesi Ve Lara 'dayız

Bulutlu bir havada ayrıldığımız İstanbuldan parçalı bulutlu ve oldukça sıcak bir Antalya 'ya ulaştık .
Antalya Belediyesinin 600 nolu otobüsüyle şehre hareket ettik. Şöför Konyaaltına gitmek için 8 molu otobüse aktarma yapmmamız gerektiğini söyledi. Sonuç olarak kişi başı 3.5 TL ödeyerek Konyaaltına ulaştık .
Bu yolu taksi ile gelseydik 55 - 60 TL ödeyecektik .Bu arada Antalya 'da 8 nolu otobüs çok ünlü , çünkü fazla dolaştırmadan şehrin merkezi noktalarına ulaştırıyor .
Otelimize yerleştikten sonra aklımızda bir an önce bir araç kiralamak vardı. İlk girdiğimiz rent a car 'cı araç için günlük 80 dolar dedi , biz 50 -60 TL 'ye araç var deyince 80 TL 'ye indi , sonuçta 1.2 benzinli Chevrolet Spark ile 2,5 gün için havaaalanında bırakmak üzere 150 TL 'ye iki tarafta memnun olarak anlaştık ve Düden Şelalesine doğru yola çıktık .
Düden şelalesi Antalya 'ya 20 km. mesafede yer alıyor , aracımızı parkettik ve bilet kuyruğuna girdik . Antalya belediyesinin işlettiği şelaleye giriş 2,5 TL ve 65 yaş üzerine ücretsiz.
Bir çok yerden suların aktığı şelale çok dinlendirici. Hırvatistandaki Plitvice şelalelerinin küçük bir örneği gibi .
Burada bir cafede oturuyor ve bardağı 1,5 TL 'den çay içiyoruz ,daha sonra küçük bir cenneti andıran şelalelerin eşsiz güzelliği içinde kayboluyoruz .
Bir yerde Düden mağarası gözüme ilişiyor ve bir girip bakıyım diyorum .

Mağaraya girişim oldukça neşeli olsada çıkışım bayağı acı veriyor . Çünkü içerde '' Dikkat yerler kayabilir '' yazısını okurken düşmeye başlıyorum .
Aslında uzun yıllardır hiç düşüp yere oturmasamda kısa bir süre önce Ilgaz dağında fotoğraf çekerken bir düşme tecrübesi yaşamış otelde kahvaltı eden insanların endişeli bakışları altında ayakta kalmayı başarmıştım , bu kez biraz çabalarsam düşmem diye düşünsemde kaygan ıslak zeminde kendimi çok kısa bir sürede yerde buldum , sağdaki resimde mağara içinde düşmeden bir kaç saniye öncesini görebilirsiniz.
Bir süre sonra Antalya 'ya dönüp Lara 'da güneşin batışını izlemeye karar veriyoruz .
Lara 'da deniz kenarında güzel bir kafede oturunca tüm yorgunluğumuz geçiyor. Eşsiz bir manzara karşı bir büyük tost ve 2 çay için 11 TL ödüyoruz.

Hava kararmaya başlarken otelimize geri dönüyoruz.

Yolda Antalya metrosunu görünce çok istememize rağmen araba kiraladığımız için bu seferde metro ve tramvay 'la gezmeyi bir sonraki tatilimize bıraktığımızın farkına varıyoruz.

2.Gün Belek , Aspendos ,Manavgat Ve Side 'ye Gidiyoruz

Sabah masmavi bir havayla uyandık ve kahvaltı sonrası kendimizi dışarı attık.Alanya yolu üzerinde Belek tabelasını görünce bir bakalım dedik .
Belek uçsuz bucaksız kumsallarıyla cennetten bir köşe olsa da sıra sıra dizilmiş tatil köyleri size bu cenneti yaşama şansı vermiyor.
Denize nasıl ulaşabiliriz derken bir yerde Halkın Plajını görünce hemen içeriye girdik . Uçsuz bucaksız kumsalda salaş kafeler vardı , sezon henüz açıldığı için çok kalabalık değildi , plajda yürüyenler ve balık tutanlar vardı.
Bir bankta oturup etrafı seyrettik , sonra ben deniz kenarında balık tutanların yanına gittim .Amatör balıkçılar adını duymadığım bazı balıkları tuttuklarından bahsettiler .

Belekten ayrıldık ve Alanya yönüne devam ederken Aspendos tabelasını görünce '' Burası bizim Aspendos '' diyerek kavşaktan içeri girdik .
Önce Aspendos köprüsüne uğradık ve biraz dolaştık . Sonra Aspendos tiyatrosuna geldik .
Burası kesinlikle görülmesi gereken bir yer olsa da biz biraz resim çekip oradan ayrıldık.
Solda gördüğünüz develerin resmini çektikten sonra bir çocuk arkamdan '' one euro '' diye bağırmaya başladı . Ben biraz şaşırdım . Çocuk develerin resmini çektiğim için para istiyormuş . Ona '' ne parası senin develerinin bedava reklamını yapacağım '' diyerek oradan ayrıldım . Bu arada sizlerde çok şanslısınız . Eğer deve resmine 1 euro ödeseydim burada her deve resmine baktım diyenden 10 cent isteyecektim .Aspendos otoparkına giriş 5, tarihi bölgeye giriş 15 TL idi .
Aspendostan ayrılıp Manavgat 'a geldik ,karnımızda acıkmıştı ,
Şöyle şelaleye karşı oturup bir yemek yiyelim dedik .Önce giriş için kişi başı 3,5 TL ödedik. 1 porsiyon Alabalık ,1 Gözleme,1 Salata,1 Ayran ,1 Bira ve 2 Kahveye 50 TL hesap geldi.
Burada manzara güzel hesap yüksekti . Turistik bir yer ,anladığım kadarıyla manzara hesabın içinde görünmeyen bir yer tutuyor . Tavsiyem gidin Aksu 'da meşhur Aksu köftesi yiyin ve burada 1,5 TL 'ye bir bardak çay içip eşsiz manzarayı seyredin .

Manavgat Şelalesinden ayrılıp Sideye geçtik . Şansımıza merkezdeki otoparkta son bir yere 2 saat için 5 TL ödeyerek park ettik.
Sahile doğru yürümeye başladık. Sideye daha önce gelmiştim . Pek bir şey değişmese ve kalabalıklaşsada yine güzel .
Sahilde oturduk , dondurma yedik .
Aslında tekne turuda yapabilirdik . Biraz dolaştıktan sonra Side' den ayrıldık ,
yolda titreyengöl tabelasından girmeyi düşünsekte vazgeçtik , oldukça yorulmuştuk , bu yüzden otele döndük.

3.Gün Beldibi ,Kemer , Çamyuva Ve Kaleiçindeyiz

Erken bir kahvaltı sonrası güzel bir havada Kemer 'e doğru yola çıkıyoruz. Beldibi sapağını görünce giriyoruz . Burada da her yer otel , her yer tatil köyü olduğundan buralarda kalmayan insanlara denize ulaşım hakkı fiziken kalmıyor .
Oysa biraz ilerdeki Ege adalarında denizden yararlanma bir insanlık hakkı kabul ediliyor ve oteller sahilin karşı tarafına yapıldığından isteyen herkes istediği yerden denize ulaşabiliyordu .
Biraz ilerde terkedilmiş izlenimi veren bir patika yoldan içeri girince balıkçı barınaklarıyla karşılaşıyoruz.
Bana göre Beldibi 'nin en güzel yeri burasıydı.Ağını onaran bir balıkçıya ''Taze balık bulabilir miyiz '' diye sorduğumuzda arkadaşlarının balıkta olduğunu 1-2 saat sonra geleceklerini,istersek barınaklarında çay ikram edeceğini söyledi.Aslında orada balıkçıyla sohbet ederken doğal bir ortamda çay içmek tatilimizin belki de en güzel anları olabilecekken son tatil günümüz olduğu için gidecek çok yerimiz vardı . O yüzden teşekkür ederek ayrıldık ve Kemer'e geldik.

Kemerde 23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramı olduğundan çocuklar stadyuma doğru ilerliyordu. Bizde törenleri merak etsekte kalabalıkta park yeri bulamayınca oradan ayrıldık .

Kemerde önce yat limanına uğradık fakat gümrük bölgesiymiş içeri giremedik .
Şehrin merkezine bu yat limanını kim neden yapmış ,kim neden merkezin dışına yapmamış anlayamadan oradan uzaklaştık.

Biraz ileride içinde bir cafe bulunan sahilde kendimize geldik.
Kumların üzerine konmuş masalar ,civardaki şezloglar ... Bu plaj cafede sakin bir denize karşı tanesi 3 TL 'den içtiğimiz Türk kahvesi bizi kendimize getirdi. Yalnız bu mükemmel deniz temiz sayılmazdı .
Yüzenlerin çıkarttığı köpükler olduğu yerde kalıyordu . Aynı görüntüyü geçen yıl Ölüdenizde de görmüştük .
Burada 15 TL 'ye 5 adet çay içeren güzel serpme kahvaltı promosyonu da vardı. Hiç ayrılmak istemesekte Çamyuva tarafına da bakalım derken yola çıkmıştık .
Temiz deniz ve doğasıyla bölgede en beğendiğimiz yer Çamyuva olmuştu. Çamyuva 'dan ayrılınca aklımıza ilk gelen şey Beldibindeki balıkçı barınağına tekrar uğramak oldu.
Gittiğimizde balıkçılar dönmüş ağlarını ayıklıyorlardı. Biraz sohbet ettiğimizde onlardan bölgeyi terk etmelerinin istendiğini öğrendik ve üzüldük .Bir kenara satmak için ayırdıkları balığa ne fiyat isterlerse pazarlık etmeden ödemeye karar verdim .Toplam 1 kilo kadar Mercan , Tekir ve jumbo karides 'e 15 TL ödedik ve oradan ayrıldık . Ayrılmadan etrafa tekrar dikkatle baktım , çünkü bir dahaki gelişimizde muhtemelen burasıda otel olacaktı. Öğle yemeğini Antalya Kaleiçinde daha önce gördüğümüz bir yerde yemeğe karar verdik.

Kaleiçine gelince önce biraz dolaştık , Muhteşem bir manzaraya sahip Nazım Hikmet anıtına uğradık. Hava sıcak fakat bunaltıcı değildi .
Soldaki kalenin hemen arkasındaki cafede en güzel manzaralı masalardan biri biz içeri girerken boşaldı ve bu yüzden bu gün şanslı günümüzde olduğumuza karar verdik .

Önümüzde deniz , karşıda dağlar vardı.
Manzara yine olağanüstü güzellikteydi. Burası kaliteli bir cafe ve yemekleride manzara gibi mükemmeldi .
2 porsiyon köfte ,bir salata ,bir bira , bir su için ödediğimiz 50 TL bize pahalı gelmedi , çünkü eşsiz güzellikteki manzara da fiyata dahildi.

Bu güzel gün sonrası otelimize döndük . Eşyalarımızı alıp havaalanına hareket ettik . Antalya 'dan ayrılırken bir kaç ay önce söylediğimiz sözleri tekrar ettik .

Eşsiz güzel Antalya , en kısa sürede tekrar görüşmek üzere .....