Venedik'de Murano ,Burano Adalarına ve Lido'ya Gideceğiz

Sabah erkenden kalkıp Venedik sokaklarında dolaşıyorum. Bu gün biraz sis var ve puslu hava şehre ilginç bir hava katıyor. Bu saatlerde genelde biz deki yük kamyonlarının mal getirmesi gibi mavnalar şehre ürünlerini getiriyorlar.
Kahvaltı için otele dönüyor , kahvaltı ediyor ,
sonrasında Murano ,Burano ve Lido'ya gitmek için yola çıkıyoruz. Şehirde ulaşım Vapurettolarla sağlanıyor , Fakat bunların çok farklı rotaları var. İşine giden bir kıza soruyor ve beni takip edin cevabını alıyoruz. İtalyanlar kafa yapısı olarak kültürleri farklı olsa da bize çok benziyor. Çabuk sinirlenebilen , yardımsever ve sıcakkanlılıar . Bizimki çok hızlı yürüdüğünden yetişmekte zorlansak da yol güzergahını değiştirerek bizi Vapurettoların kalktığı yere kadar götürüyor.
Kendisine teşekkür ediyor ve günlük biletimizi alıyoruz.Bu biletimizle istediğimiz kadar indi bindi yapabileceğiz.
Bu önemli çünkü çok sayıda ada var ve kestirmeden diğerine gitmek için bir kaç ada dolaşmak gerekebiliyor. Vapuretto'muza biniyor,
camlarıyla ünlü Murano adasında iniyoruz.
Bu ada atölyelere girip camlara şekil veren sanatkarları hayranlıkla izliyoruz.
İçeride '' Burada resim çekmek yasak  '' yazıları bulunuyor. Adada başka bir şey göremeyince iskeleye dönüp Burano Vapurettosunu bekliyoruz. Ufak adaların arasından geçerek
Burano adasına geliyoruz.
Burada sessiz sakin bir park bizi karşılıyor. Burano turistik bir ada ve oldukça fazla bir yerleşim var. Rengarenk evleri , kanalları ,yerel halkın sohbet ettiği cafeleri ile bu güzel ada bizi dinlendiriyor.
Bir cafede oturup expresso içerken hiç birşey anlamasak da yerel halkın kendi arasında konuşmalarını, birbirlerine esprilerle takılmalarını izliyoruz.
Bölgede her ada arasında direkt geçit bulunmuyor.Bazılarında ise her zaman direkt ulaşmak mümkün olmuyor. Bu yüzden Lido 'ya gitmek için önce Treporti'ye geçiyor ,
biraz bekledikten sonra gelen gemiyle ünlü tatil merkezi Lido 'ya gidiyoruz.
Burada gemi dediğime bakmayın , bu teknelerin bazıları bir kayık kadar büyüklüğe sahip.
Lido'ya ayak bastığınız anda temiz ortamından , binaların çok bakımlı olmasından mı nedir bir şeyler sizi etkiliyor.
Sokaklarında dolaşıyoruz , karnımız da oldukça acıktığından bir şeyler yemek istiyoruz.Vapurdan indiğimiz noktanın tam karşı yönünde 10 dakika kadar yürüdükten sonra içinde cafeler olan muhteşem bir plaj keşfediyoruz.
Kumsalda biraz yürüyoruz. Aileler küçük çocuklarının denize ayaklarını sokuyorlar . Burası yazın muhteşem olur. Plajın arkasındaki 2 restorant cafe'den birinde oturuyor ,
yemek siparişi veriyoruz.
Kış olsa da sakinlik ,kumsal , deniz manzarası bizi başka bir dünyadaymış duygusuna götürüyor.Bu dinlendirici ortamda saatlerce oturabiliriz. Yemek yerken sakin denizi seyrediyoruz.
Yemek sonrası Lido adasından ayrılıyor, Venediğe dönmek için Vapurettoların kalktığı arka taraftaki sahile doğru yürüyor, şehre doğru yola çıkıyoruz.
Yol üzerinde bazı adalara uğradıktan sonra Venediğe yaklaşıyoruz.
Şehre gelince vapuretto'dan hemen inmeyerek kanallar arasında hava kararana kadar gezintimize devam ediyoruz.
İndikten sonra karnımız acıktığından yerel bir restoran gidiyor , pizza
ve lazanya yiyor,
daha sonra otelimize dönüp uyuyoruz. 

Venedik'de San Marco Meydanı'na Gideceğiz.

Bu gün yürüyerek Venedik anakarasını gezeceğiz. Kahvaltı sonrası otelden çıkıp ,şehri keşfetmeye başlıyoruz.
Yol üzerinde ilginç bir yer görünce içeri giriyor ve burasının eski manastır gibi bir yer olduğunu düşünüyoruz.
Venedik'de şansımıza hava açık olsa da yoğun yağmurlarda binalarda su basma riski bulunduğundan kapıların önünde su geçmesini önleyecek bariyerler bulunuyor.
Dar kanallar arasından geçerken
bir anda büyük bir meydana da çıkabiliyorsunuz.
Çok  fazla turist olsa da sonuçta bir yerel hayatta devam ediyor. Geldiğimiz meydanda insanlar manavdan günlük alışverişlerini yapıyor,
seyyar çiçekçiden çiçek alıyor.
Meydan'da oturup portakal suyu ve kahve içip çok lezzetli sandviçlerden yiyor ,
biraz dinleniyor , daha sonra San Marco meydanına çıkıyoruz. Bu büyük meydanda San Marco Bazilikası yanı sıra cafeler ,dükkanlar bulunuyor.
Meydan'da yeni evlenen bir çift maskelerini takmış resim çektiriyor.
Önce San Marco Bazilikasını gezmeye başlıyoruz. Saat henüz oldukça erken olduğundan kuyrukta fazla beklemeden içeriye giriyoruz.
Burası çok büyük bir yer , ilginç duvar tavan resimleri barındırıyor.
Üst kata çıkıyoruz. Burada resim çekilmesine izin verilmiyor.
Üst katta teras gibi bir yere çıkıp meydanı ve çevreyi kuşbakışı izliyoruz.
Dışarıya çıktığımızda meydanın daha kalabalıklaştığını farkediyor, dolaşıyoruz.
Burada karşılıklı 2 büyük cafe var. Her ikisi de canlı müzik yapıyor. Şarkıyı birisi bitirince diğer cafedeki grup çalmaya başlıyor. Cafelerin fiyatları oldukça yüksek olsa da bu ortamı yaşamak için bir tanesinde oturup ortamı izlemeye başlıyoruz.
Hava açık , çoğunluk turist ve herkes neşeli görünüyor. Meydan'dan ayrılınca Venediğin kanallarında ve dar sokaklarında kendimizi kaybediyoruz.
Karnımız acıkmaya başladı . Kanal kenarlarında ,manzaralı ve bölgeye göre oldukça uygun fiyatlı menüler sunan restoranlar olsa da biz şansımızı ayak üstü yerlerde kullanmak istiyor , bir kanalın kenarındaki dükkandan sandviç alıp bir banka oturup yiyoruz.
Burada kanalın sakin görüntüsüne bakınca zaman durmuş gibi geliyor.
Yeniden dolaşmaya başlıyoruz . Venediğin dar sokakları , binaları , kanalları çok etkileyici ,sanki başka bir çağda yaşıyorsunuz izlenimi veriyor.
Biraz önce yediğimiz sandviç küçük olmasa da ayaküstü taze makarna yapan dükkanı görünce dayanamıyor giriyoruz , Burada 3 çeşit makarna yapıyorlar , biz bardakta deniz mahsüllü makarna 'yı alıp orada yiyoruz.
Ayaküstü yemek sonrası Venedik sokaklarında kaybolmaya devam ediyoruz.
Bu şehir büyüleyici ortamlarıyla Ortaçağ peri masallarına benziyor. Bir yerde oturup hem dinleniyor , hem de 1 Euro 'ya expresso içiyoruz.
Biraz daha geziyor , yolda gördüğümüz kestaneciden kestane alalım mı diye düşünsek de yemek öncesi olduğundan vazgeçiyoruz. Bu arada kestane kebap fiyatları bizden biraz daha ucuz görünüyor.
Sonrasında akşam yemeği öncesi otelimize dönüyoruz. Bu akşam yemeği çin turistik menülü bir yer yerine daha özel yemekleri olan klasik bir restorana gitmeyi planlıyoruz. Bu tür restoranlar 'da menü fiyatına yalnızca bir çeşit yemek yiyebilseniz de kalite çok farklı ve toplamda çıkan hesap pek de farketmiyor. Dışarıya çıkınca gündüzden gözümüze kestirdiğimiz arka sokaklarda dolaşıp nereyde yemek yiyeceğimizi araştırıyoruz. İçeride hiç müşteri olmayan bir yere girip '' Doluyuz '' cevabını alınca rezervasyonsuz yer bulmanın zorluğunun farkına varıp hızla diğerlerine girip soruyoruz.
Bir iki denemeden sonra yer bulunca hemen içeriye girip oturuyor ,
önce bruchetta siparişi veriyoruz. Bruchetta oldukça basit bir yiyecek olsa da çok lezzetli.
Ana yemek olarak bir tür biftek siparişi veriyoruz. Bu yemeğin de sunum ve lezzeti olağanüstü .
Yemek sonrası biraz yürüyüş yapıp otelimize dönüyoruz.