Ege Adalarına Gitmeye Nasıl Karar Verdik

Bir kaç yıl önce çıktığımız ailemin doğup büyüdüğü yer olan Rodos tatilinde adayı bir baştan diğer başa gezmiş ve çok beğenmiştik .

Gemiyle Ege Adaları Turunu görünce egenin diğer bazı adaları hakkında da bilgi sahibi olmak istedik . Gemiyle uzun süreli seyahate en son ortaokuldayken çıkmış İstanbuldan Güzel Hopaya kadar Karadeniz Turu yapmıştık . Yıllar geçti ve hatırladığım kadarıyla çok eğlenceliydi .

Mykonos , Santorini , Rodos , Girit ve Atina'yı kapsayan 1 haftalık tatilimizin eğlenceli geçeceğini umuyorum .

1.Gün Ege Adalarına Gitmek İçin Yola Çıkıyoruz

Akşam saatlerinde hareket eden gemimizde odamıza yerleştik ve bizler için hazırlanmış kokteyle katıldık .
Daha sonra denizcilik kurallarına göre yapılması zorunlu gemiyi tahliye tatbikatı sonrası gemi seyahatinin havasına uyum sağladık .

Gemilerin yemekleri nedense çok güzel oluyor . Yemek sonrası gemide keşfe çıktık ve sonrasında odamıza giderek uykuya daldık .

2.Gün Mykonos 'a Ulaşıyoruz

Bu gün tüm günü gemide geçirdik . Biraz güneşlenme terasında güneşlendik , gölge bir yer bulup uyuduk , kitap okuduk ve akşam saat 6 civarında Mykonos 'a ulaştık .

Burası küçük bir ada olsada İstanbuldaki Büyük ada gibi bir adayı aklınıza getirmeyin , merkezden uzak plajlara olan uzaklık 20 km. civarında , adada irili ufaklı bir çok plaj yer alıyor . Bu tatilimizde olabildiğince ekstra turlara katılmak yerine araba kiralayacağız .

Adaya inince ilk işimiz kiralık araba bakmak oldu . Şehir limana 4 - 5 km . mesafede olduğundan gerekirse bu yolu yürümeyi göze almıştık , gemide tanıştığımız insanlar daha önce adaya geldiklerini ve bu yolu yürüdüklerini söylemişti .Fakat limandan çıkıp biraz yürüyünce insanların topluca durduğu bir yerle karşılaştık . Burası otobüs durağıymış . Birazdan otobüs geldi ve kişi başı 1,6 Euro olan biletleri aldık . Gemiden şehir merkezine servis ise gidiş geliş 10 Euro idi .

Girdiğimiz ilk rent a car' da araba yoktu . Gruptan bir ailenin başka bir tarafa yöneldiğini gördük ve onları takip ettik . Gruptan birisi daha önce adaya gelmiş ve bilgi sahibiydi . Birlikte rent a car dükkanına girdik ve Hyundai i10 aracı 1 günlüğüne kaskosuz yüksek bir fiyattan , 65 Euro 'ya kiraladık . Ertesi gün akşamı gemide bir aileyle konuşurken gemiye gelen bir rent a car ' cının 45 Euro'ya 12 saatliğine araba kiraladığını öğrendik . Biz ise 24 saatlik kiralamıştık . Arabayı kiraladıktan sonra biraz dolaştık . Şehir merkezi küçücük adaya göre büyük ve güzeldi . Akşam yemeği için gemimize döndük ve yemek sonrası Mykonos 'u gezmeye gideceğiz .

Akşam yemeği sonrası gemiden Mykonos 'a giderken arabayı nereye parkedebiliriz diye düşünüyorduk . Merkeze girişte büyük bir otopark gördük ve aracımızı bıraktık . Burada otoparklar ücretsiz . Daha sonra gittiğimiz diğer adalarda bir yer hariç otoparkların ücretsiz olduğunu gördük .
Mykonos beyaz , dar , temiz yolları ışıltılı mağazaları , cafeleri , barları ile çok hoş görünüyor . Sahildeki dondurmacı çok kalabalıktı dondurma fiyatları ise 2 top 4,5, 4 top dondurma 7,5 Euro ile bir servete bedeldi . Dondurma ise güzel fakat olağanüstü değildi .

Küçücük adanın şehir merkezinde saatlerce yürüsekte her yerine gidemedik . Gidilecek çok yer var . Sağa sola bakarak gezerken saat gecenin 1 ' i olmuştu . Bu gece için gemiden ünlü Paradise Beach 'e tur düzenlenmişti . Arabamız olmasına ve merak etmemize rağmen çok yorgun olduğumuz için oraya gidecek halimiz kalmamıştı .

Sabah adanın plajlarını gezeceğimiz için gemimize dönüp uykuya daldık .

3.Gün Bu Gün Mikanos'un ( Mykonos 'un ) Plajlarını Keşfedeceğiz

Sabah erkenden uyandık ve kahvaltı sonrası kendimizi dışarı attık .

Bir marketten su , bisküvi gibi bazı şeyler aldık . Hava çok sıcak . İlk olarak Ftelia plajına gittik . Saat sabah 9.30 'du ,bu plajda şemsiyeler şezlonglar yoktu tertemiz bir denizi vardı , bir koyun içinde sakin bir yerdi . Öğle üzeri kısa süreli gezide istemediğimiz bir durum meydana geldi .
Araba havaalanının yanından geçerken çalışmadı. Zaten ilk aldığımızda da böyle bir şey yapmış , sonra çalışınca önemsememiştik . Ne yapalım diye düşündük , 10 dakika sonra araba çalışınca geri götürmek üzere yola çıktık , fakat yolda risk aldık ve kararımızı değiştirdik , çünkü yalnızca bir kaç saatimiz kalmıştı ve süre kaybedersek yeterince yer göremeyecektik . Mykonosta Ftelia , Kalafati ,Anna Beach ,Kalo Livadi ,Elia , Super Paradise , Paradise Beach ,Paraga ,Korfos plajlarına gittik . Benim en beğendiğim alttaki resimdeki Ftelia , arkadaşlarımınki Kalo Livadi oldu . Bu arada diğer plajlarda güzeldi . Adada çok sayıda kiralık motosiklet , atv ve 2 kişilik smart marka arabalar oradan oraya cirit atıyor . Çoğu genç ve çılgınca araç kullandıkları için trafikte dikkatli olmak gerekiyor .

Gün boyu plajları dolaştıktan sonra gemiye dönüp üstümüzü değiştirdik ve arabayı teslim ettikten sonra akşam yemeği için bir restoran araştırmaya başladık . Restoran garsonları ilgili ve kibardı . Konuşurken bazıları Türkçe sözler söyleyerek ilgimizi çekmeye çalışıyordu . Hani teklif var ısrar yok derler ya onlar böyle davranıyordu .

Bir restoranın menüsünü inceledikten sonra kararımızı vermiştik . 1 saat kadar dolaştıktan sonra güzel bir meydandaki restorana geri geldiğimizde garson yakın bir tanıdığıyla karşılaşmış kadar sevindi ve bize en iyi masayı verdi .

Zaten sıcak kanlı ve saygılı insanlar ve bu yönleriyle bize çok benziyorlar .

4 kişi 3 çeşit deniz ürünü ve 1 lt. ev şarabına 50 Euro ödedik . Mykonos küçük bir ada olsa da şehir merkezi oldukça büyük . Tek veya iki katlı beyaza boyanmış dar sokaklarda taş evler , dükkanlar , cafeler , restoranlar . Salaş ve şık cafe , restoranların akşam olunca hepsi doluyor .

Ada , masal kitaplarından fırlamış gibi . Değirmenlerin karşısındaki cafelerden birinde bir kaç saat oturup etrafı , denizi , günbatımını seyretmek sizi kısa süreliğinede olsa başka dünyalara götürebilir .

Mykonos diğer adalara göre pahalı bir yer . Güzel bir cafede kahve 2,5 , Bir bardak bira 4 , bir kadeh şarap 5 , kokteyller 8 - 9 Eurodan başlıyor . Bir İskandinav barının önü bir gün önce çok kalabalıktı ve önünde kuyruk vardı . Merak ettim ve garsona burada farklı olan ne var diye sordum . Garson şu sağ ve soldaki yerlerde bizim ,ama farklı olan bir şey yok dedi . Garson mütevazi bir cevap vermişti fakat orasının etkileyiciliği vardı ve kalabalıktan anlaşılıyordu .

Bir konser afişinde ise DJ Tarıg İbrahimle Güzel Mykonos Partisi yazıyordu . Herşey farklı olabilir ama '' Güzel '' kelimesi Türkçeydi .

Gece eşim midesini üşütmüştü. Şehirden gemiye dönmek için otobüsün kalkmasına 20 dakika vardı . Yakındaki bir markete nasıl taksi bulabileceğimi sordum . Marketçi , neden fazla para vereceksin ? otobüs birazdan gelir dedi . Bizde otobüsle gemiye döndük ve uyuduk .

4.Gün Romantik Ada Santorini

Ertesi gün öğleyin Santoriniye ulaşıyoruz .

Burasının hikayesi ilginç ;

1956 yılında volkan patlaması sonucu adanın bir kısmı yok olur ve çok sayıda insan hayatını kaybeder . Sonrasında insanlar buradan ayrılır . Yıllar sonra orta halli sanatçılar buraya yerleşmeye başlar . Kayaların tepesine , yamaçlarına ilginç mimarili beyaz evler yapmaya başlar ve yaptıkları sanat eserlerini sergilerler . Bir süre sonra ada değişik mimarisi ve volkanik doğasından dolayı insanların ilgisini çekmeye başlar .

Bu günse adadaki butik otel ve pansiyonlarda 100 Euro altında kalacak yer fiyatı pek bulunmuyor .

Adaların bir çoğunda (Gördüğümüz adalardan Rodos dışında) devlet sosyal dengeye katkı yapmak için büyük otel yapımına izin vermiyor . Böylece daha çok kişi otel pansiyon işlettiği için gelir daha adil dağıtılıyor . Ülkede deniz ve kumsallar insanlık hakkı olarak görülüyor ve tüm plajlardan herkes yararlanabiliyor .

Bunlarda demokrasinin beşiği yunanistan 'ın bazı sosyal devlet özellikleri .

Santorinide aslında araba kiralayıp gezmeyi düşünsekte 6 - 7 saatlik bir süremiz olduğunu öğrenince vazgeçtik ve tura katıldık .

Küçük adalarda havaalanları denize çok yakın olduğundan uçaklar plajların biraz üstünden geçerek iniş yapıyorlar . Bu da ilginç görüntüler oluşturuyor .

Gittiğimiz plaj küçük volkanik taşlardan oluşuyordu . Denizin girişi kumsal olsa da biraz açılınca beyaz kayaların yoğun olduğu görülüyordu .

Plajdan sonra Oia' ya geçtik .

Oia 'ya giderken rehberimiz orada fotoğrafı nasıl çekerseniz çekin hepsi güzel çıkar dediğinde abarttığını düşünmüştüm . Gidince gerçek olduğunu farkettim .

Oia 'da ne yapılır derseniz ;

1- Büyüleyici ve romantik bir ortamda , örneğin sağdaki fotoğraftaki cafede , sevgilinizin evlenme teklifinizi reddetmesi çok zor .

2 - Balayı için eşsiz bir yer . Tepe yamaçlarındaki butik oteller romantizmin tavan yaptığı yerler gibi görünüyor .


3 - Manzaralı bir cafede bir şeyler içmek . Orada kalmayacaksanız en azından bunu yapın , 3 - 4 Euro 'ya inanılmaz manzaralara karşı bir şeyler içebilirsiniz .Eşsiz güzellikleri fiyata ekleyince içeceğiniz çok ucuza gelecek .

4 - Sokaklarında dolaşmak . İlginç mağazalar var .

Santorini şaraplarıyla da ünlü . 3 - 4 Euro 'dan başlayan fiyatlarla herhangi bir marketten volkanik bağlarda yetişmiş üzümlerden yapılan özel şaraplar alabilirsiniz .

Küçük bir kasaba olan Firada da etkileyici manzaralar bizi karşılıyor , biraz dolaşıyoruz . Daha sonra Teleferikle tepeden aşağıya inip filikalarla gemimize dönüyoruz . Tepeden aşağı teleferik yanısıra eşeklerle veya yürüyerek 550 basamak iniliyor . Eşekle inişte teleferik gibi 4 Euro . Yürüyerek inenler yarım saatte geldi ve tezek kokusundan rahatsız olmuşlardı . Gemi açıkta demirli olduğundan kısa bir free shop molası sonrası filikalarla dönüş yapıyoruz .

5.Gün Rodosu Özlemişiz

Sabah kahvaltı sonrası saat 9 gibi Rodos 'a iniyoruz . En yakın rent a car ' a gidip fiyat soruyoruz . Bir yeri gezmek için kısa bir zamanınız varsa süre fiyat kadar önemli olabiliyor . Kısa sürede , gemiye yakın bir yerden araç bulabilmek daha önemli oluyor . Rent a car şirketindekiler sıcakkanlı , güleryüzlü ve profesyonel insanlar . Rent a car mağazasının işletmecisine Biz 2 yıl önce 35 Euro 'ya araba kiralamıştık diyince , o fiyata bu mevsimde araba bulursanız ödemeyi ben yapıcam diyor ve günlük 55 Euro 'ya bir fiat Punto kiralıyor ve Lindos 'a doğru yola çıkıyoruz .

Bu gün Lindos 'ta denize girmeyi , önceki gelişimizde tadını unutamadığımız , ismini hatırlamadığımız daha güneydeki ıssız koydaki salaş restoranda deniz ürünleri yemeyi ve tenha , uçsuz bucaksız plajında yüzmeyi , daha sonra vakit kalırsa keşfetmediğimiz bir iki plajda daha yüzüp , Faliraki plajına bir uğramayı , (Geminin turu Falirakiye yapılıyor), Akvaryum plajında yüzmeyi , dedemin evine bakmayı , sonrasında kale içinde dolaşmayı düşünüyoruz .

Resim yazısı ekle
Toplam süremiz ise 10 saat . Lindos 'a 40 km .Lik bir yolculktan sonra ulaşıyoruz . Yolda önceki gelişimizde inşaat halinde olan otellerin açıldığını , yolların bir kısmının otobana çevrildiğini görüyoruz . Lindos 'ta biraz tepede ücretsiz park yerleri olsada ,plajın arkasında günlük 3 Euro 'ya park yeri bulunca hemen duruyoruz . Çünkü hava çok sıcak .Adalarda gördüğümüz ücretli tek park burasıydı . Kumsal ve deniz çok güzel . 1 saat yüzüp sonra daha önceki gelişimizde tadını hala unutamadığımız ahtapot yediğimiz salaş restoranı bulmak için güneye doğru yola çıkıyoruz .

Lindos 'tan 20 km. kadar aşağıda aradığımız aşağıda resmi görünen Genadi 'de ıssız bir plajdaki eşsiz ahtapot ve deniz ürünleri yapan salaş restoranı buluyoruz . Aslında burada 2 restoran var . İkiside salaş , ikiside balık restoranı ,fiyatları benzer , bizimkisi daha tenha diğerinde 5 - 6 masa dolu .

Diğerini denesek mi diye düşünüyoruz . Ama biz burada yediğimiz lokum gibi ahtapot 'un tadını unutamamış , bunun için 60 km. yol gelmiştik .

O yüzden bildiğimiz restorana giriyoruz . Yaşlı amca yine orada ve yine pek ilgili görünmüyor . Ona biz buraya 2 yıl önce gelmiştik diyince iyi diyor , menü getiriyor ve masamızın temiz fakat kenarı yırtılmış Rodos haritalı örtüsünü değiştiriyor . yemeklerin detayını öğrenmek isteyince gülümseyerek eşim ingilizce biliyor diyerek eşini çağırıyor .

Burada zaman sanki 2 yıl önceye geri çekilmiş . Restorancı amcanın üzerinde benzer bir tshirt var , torunları ve arkadaşları olduğunu sandığımız masada yine gülüşüyorlar yalnız çocuklar biraz büyümüşler . Tesisatçı gibi genç bir adam arka masada birasını yudumluyor . Plaj ise biraz daha kalabalık . 2 yıl önce yalnızca biz ve bir anneyle çocuğu vardı . Önce biraz yüzüyoruz , sonrasında yemeğe geçiyoruz , 5 çeşit deniz ürünü ve içecek için 50 Euro hesap ödüyoruz .

Ahtapot , soslu midye , deniz ürünlü makarna ve yanında püre olan balık yine olağanüstü güzelllikte . Balığın yanında süt , peynir ve sarımsak katılmış bir patates püresi geliyorki bu püreyi yemek için Rodos a tekrar gelirsem 60 km . lik yolu tekrar gidebilirim .

Bir an ben burada ailemle birlikte bir hayat boyu kalabilirim diye düşünüyorum .

Rodosta ve diğer adalarda her yer halka açık plaj görünümünde . Hepsine uğramak istesekte bunun için haftalar gerekli , bizimse yalnız saatlerimiz var . Gözümüze kestirdiğimiz aşağıda resmi görülen plaja giriyoruz . Güzel bir kumsal , deniz ,salaş bir cafe ve fazla kalabalık değil . Biraz yüzüp aşağıdaki resimdeki Faliraki Plajına gidiyoruz .
Burası çok kalabalık ve popüler bir yer . Fakat biz daha önceki gelşimizde de yaptığımız gibi bir kaç resim çekip oradan ayrılıyoruz . Gidecek çok yerimiz var .

Bu arada Rodosta yiyecek içecek alışverişi düşünüyorsanız Falirakiden çıktıktan bir kaç km. sonra büyük bir iki süpermarket yer alıyor . Rodos şehir içinde büyük market bulunmuyor . Böylece çok sayıda esnaf iş yapabiliyor ve bu durum kazancın daha yaygın paylaşımı anlamına geliyor , bir çeşit küçük esnaf desteği diyebiliriz . Şehir dışı marketlerde çok çeşidi bir arada bulabilirsiniz . Sağdaki ve aşağıdaki resimdeki Akvaryum Plajı Rodos adasının en güzel plajlarından birisi . Bu mevsimde çok kalabalık oluyor . Bir tarafta insanlar güneşlenip denize girerken , bazı gençler plajda voleybol oynuyor .

Eğlenceli bir ortam .

Aslında Rodosa geçen geldiğimizde tesadüfen yolda tanıştığımız ihtiyar delikanlı Mehmet amca ve eşini çok özlemiştik .

Yolda yürürken eşimle Türkçe konuşuyorduk , Mehmet amca yanımıza geldi ve nereli olduğumuzu sordu . Türküz deyince yarım saat sohbet ettik ve iki kez evinde eşinin kahvesini içtik .

Hikayesi bir çok göçmenin hayatı gibi oldukça hüzün vericiydi . Ailesi 1897 yılında Giritten katliamdan kaçarak Rodos 'a gelmiş ve kötü anıları olduğundan bir daha oraya hiç gitmemişler . 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sırasında ise köylüler bulundukları semtin iki km. yakınına kadar ellerinde bıçak ve satırlarla yaklaşmışlar . Mehmet amca bazı yakın komşularımız bile o dönemde bize düşman olmuştu diyor . Ecevit 'in ''Bir Türkün kılına zarar gelirse adalara gireriz '' demesi üzerine köylüler çekilmiş .

Bu da yakın tarihin canlı tanığı sevgili Mehmet amcanın bir anısı . Biz biraz yüzüp dedemin eski evine bakmaya gidiyoruz .

Ailemin Rodostaki hayatı ve eviyle ilgili çok hikaye dinlemiştim . Onlarda göçmen ve doğdukları yerden zorla uzaklaştırılmışlar ve özlem duyuyorlardı . Evin son halini görmek istedik .

Rodosun iyi korunmuş kale içinde çok sayıda turistik cafe , restoran ve mağazalar bulunuyor . Biraz dolaştık ,daha önceden tanıdığımız bir dükkana uğradık , alışveriş yaptık ,sonra meydandaki bir cafede dondurma yedik .

Bu gelişimizde süre yetersizliğinden gidemesekte adanın 110 km. güney ucundaki sörfçülerin merkezi kumburnu ( Prasonisis )çok güzel bir yer . Yalnızca salaş bir cafe ve uzun kumsallar var .

Sevgili Rodostan ayrılma vaktimiz yaklaşıyordu , arabamızı alıp rent a car firmasına bıraktık ve gemiye döndük .

Rodostan Girite Doğru Yola Çıkıyoruz

Rodostan ayrılışımızı geminin güvertesinden seyrettim . Hava sıcak ve rüzgarlıydı . Eskiden dedemin dükkanının bulunduğu çarşı uzaktan görülüyordu . Kafamdan bir çok hayaller geçti , ailemin bu adada ne çok anısı vardı .

Ve adayı gözden kayboluncaya kadar izledim .

Odaya inince bizimkiler beni merak etmişler . Yemeğe geç kalıyoruz dediler ve restorana gittik .

Rodos Girit arası gemiyle 12 saat sürdü . Gece saat 2 gibi gemi ,açık denizde bir kaç saat oldukça sallandı . Sabah 8 'de Girit adasının aşağıda resmi görülen Kandiye (Heraklion) Limanına yanaştık , kahvaltımızı gemide etmiştik . Gemiden erkenden çıkarak limanın içindeki rent a car deskine gittik .

Girit adası 1645 yılında Türkler tarafından fethedilmiş olup adada eskiden çok sayıda Türk yaşıyordu .

Rent a car' cı teyze hertarafı vurulmuş ve kirli Peugeot 206 ' yı liste fiyatı 65 Euro olmasına rağmen günlük 60 Euro 'ya verebileceğini belirtti . Arabanın durumunu teslim alırken gördük . Arabanın vuruk yerlerini işaretleyelim dediğimde teslim eden çocuk gerek yok bile dedi . Biz kabul etmedik . Ne olur ne olmaz sonra bizim yapmadığımız bir çiziğin parasını isteyebilirler diye düşünsekte onlar çok rahattı .

Rent a carcı teyze akşam ben olmazsam arabanın anahtarını şuradaki kutuya bırakın dedi .

Yapacak bir şey yok 10 saatimiz var ve dakikalar bile önemli .

Gemi turunda Girit adasında kaldığımız 10 saatlik süre için araç kiralayarak 140 km. uzaklığa giderek , deniz ürünleri ve çikolatalı lokma yediğimiz  Hanya ,Resmo , Kandiye gezimizi okumak için buraya tıklayınız .