3.Gün Beldibi ,Kemer , Çamyuva Ve Kaleiçindeyiz

Erken bir kahvaltı sonrası güzel bir havada Kemer 'e doğru yola çıkıyoruz. Beldibi sapağını görünce giriyoruz . Burada da her yer otel , her yer tatil köyü olduğundan buralarda kalmayan insanlara denize ulaşım hakkı fiziken kalmıyor .
Oysa biraz ilerdeki Ege adalarında denizden yararlanma bir insanlık hakkı kabul ediliyor ve oteller sahilin karşı tarafına yapıldığından isteyen herkes istediği yerden denize ulaşabiliyordu .
Biraz ilerde terkedilmiş izlenimi veren bir patika yoldan içeri girince balıkçı barınaklarıyla karşılaşıyoruz.
Bana göre Beldibi 'nin en güzel yeri burasıydı.Ağını onaran bir balıkçıya ''Taze balık bulabilir miyiz '' diye sorduğumuzda arkadaşlarının balıkta olduğunu 1-2 saat sonra geleceklerini,istersek barınaklarında çay ikram edeceğini söyledi.Aslında orada balıkçıyla sohbet ederken doğal bir ortamda çay içmek tatilimizin belki de en güzel anları olabilecekken son tatil günümüz olduğu için gidecek çok yerimiz vardı . O yüzden teşekkür ederek ayrıldık ve Kemer'e geldik.

Kemerde 23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramı olduğundan çocuklar stadyuma doğru ilerliyordu. Bizde törenleri merak etsekte kalabalıkta park yeri bulamayınca oradan ayrıldık .

Kemerde önce yat limanına uğradık fakat gümrük bölgesiymiş içeri giremedik .
Şehrin merkezine bu yat limanını kim neden yapmış ,kim neden merkezin dışına yapmamış anlayamadan oradan uzaklaştık.

Biraz ileride içinde bir cafe bulunan sahilde kendimize geldik.
Kumların üzerine konmuş masalar ,civardaki şezloglar ... Bu plaj cafede sakin bir denize karşı tanesi 3 TL 'den içtiğimiz Türk kahvesi bizi kendimize getirdi. Yalnız bu mükemmel deniz temiz sayılmazdı .
Yüzenlerin çıkarttığı köpükler olduğu yerde kalıyordu . Aynı görüntüyü geçen yıl Ölüdenizde de görmüştük .
Burada 15 TL 'ye 5 adet çay içeren güzel serpme kahvaltı promosyonu da vardı. Hiç ayrılmak istemesekte Çamyuva tarafına da bakalım derken yola çıkmıştık .
Temiz deniz ve doğasıyla bölgede en beğendiğimiz yer Çamyuva olmuştu. Çamyuva 'dan ayrılınca aklımıza ilk gelen şey Beldibindeki balıkçı barınağına tekrar uğramak oldu.
Gittiğimizde balıkçılar dönmüş ağlarını ayıklıyorlardı. Biraz sohbet ettiğimizde onlardan bölgeyi terk etmelerinin istendiğini öğrendik ve üzüldük .Bir kenara satmak için ayırdıkları balığa ne fiyat isterlerse pazarlık etmeden ödemeye karar verdim .Toplam 1 kilo kadar Mercan , Tekir ve jumbo karides 'e 15 TL ödedik ve oradan ayrıldık . Ayrılmadan etrafa tekrar dikkatle baktım , çünkü bir dahaki gelişimizde muhtemelen burasıda otel olacaktı. Öğle yemeğini Antalya Kaleiçinde daha önce gördüğümüz bir yerde yemeğe karar verdik.

Kaleiçine gelince önce biraz dolaştık , Muhteşem bir manzaraya sahip Nazım Hikmet anıtına uğradık. Hava sıcak fakat bunaltıcı değildi .
Soldaki kalenin hemen arkasındaki cafede en güzel manzaralı masalardan biri biz içeri girerken boşaldı ve bu yüzden bu gün şanslı günümüzde olduğumuza karar verdik .

Önümüzde deniz , karşıda dağlar vardı.
Manzara yine olağanüstü güzellikteydi. Burası kaliteli bir cafe ve yemekleride manzara gibi mükemmeldi .
2 porsiyon köfte ,bir salata ,bir bira , bir su için ödediğimiz 50 TL bize pahalı gelmedi , çünkü eşsiz güzellikteki manzara da fiyata dahildi.

Bu güzel gün sonrası otelimize döndük . Eşyalarımızı alıp havaalanına hareket ettik . Antalya 'dan ayrılırken bir kaç ay önce söylediğimiz sözleri tekrar ettik .

Eşsiz güzel Antalya , en kısa sürede tekrar görüşmek üzere .....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder