Antakya 'da Şehri Gezip Çevlikte Denize Gireceğiz.

Bu gün Antakya'da gezerken yerel hayatı tanımaya çalışacağız.
Sabah Büyük Antakya Parkında yaptığımız yürüyüş sonrası , Kahvaltı da yerel lezzetlerden Humus yemeğe karar verip şehrin merkezine geliyoruz. Bu arada gün boyu Antakya lezzetleriyle başbaşa kalmak istiyorsanız yarım porsiyon isteyin , çünkü humus fazla doyurucu .
Humusçu 'da karnımızı duyurunca şehrin ara sokaklarında kaybolmaya karar veriyor , camdan yöreye özgü orijinal ürünler yapan bir dükkanı keşfediyoruz.
Şehri tanımak istiyorsanız Antakya 'da 1 gününüzü şehirde kaybolmaya ayırın , gördüğünüz orijinal dükkanları incelerken , sıcak insanları ile sohbet ederken günün nasıl geçtiğini anlamayacaksınız. Çevreyi keşfetmeye devam ediyoruz . Çarşı da kaliteli bakliyat ürünleri satan Akis amcanın dükkanını ararken yol tarifi sorduğumuz bir esnaf sakın kendisine Akis amca demeyin , Akis aksi demektir deyince ona teşekkür ediyor , Akis amcanın dükkanından biraz alışveriş yapıp akşamüstü almak üzere dükkanda bırakıyoruz .
Çarşı dan ayrılıp cumartesi günleri kurulan büyük pazar 'a geçiyor , dolaşıyor , esnafla konuşuyoruz.
 Sebze meyve tezgahlarında bayan satıcıların çokluğu dikkati çekiyor.
Bu şehirde esnaf konuşkan ve esprili .Değişik istridye mantarlarına bakıyor , dondurmacıyı izliyor ,
bazı yerel ürünlerin ne olduğunu anlamak için pazarcılarla konuşuyoruz. Karnımız hafifçe acıkmaya başlayınca bu durumu değerlendirmeye karar verip şehrin için deki balık pazarına yöneliyoruz. Bu gün  hiç bilmediğimiz şekilde pişirilmiş bir balık ziyafeti yapacağız. Balık pazarının arkasında bir pişirici var , aldığımız balıkları oraya götürüyor ve pişirmesini rica ediyoruz. Bize soslu 'mu diye sorunca , evet soslu olsun diyor ve kömür ateşinde soslu balığın nasıl pişirildiğini merak edip izlemeye gidiyoruz. Balığı zeytinyağında hazırlanmış biberli , kekikli bir sosa bulayıp ızgaraya yerleştiriyorlar .
Antakyalılar yine yemek konusunda bir keşif yapmış diyerek balığı yiyor ve beğeniyoruz.Yalnız ayrı bir tabakta getirilen acı biberleri yerken bence bir kaç kez düşünün. Balık pazarından ayrılıp Uzunçarşı Çınaraltındaki künefeciye gidip kömür ateşinde pişmiş künefe yiyor 
sokakları gezmeye devam ediyoruz. Sokakta şık kıyafet ve tezgahıyla Künce isimli yerel bir tatlı satan beyle eski  İstanbul üzerine sohbet ediyoruz. Kendisi bir çok sinema oyuncusunu tanıyor ve bazı filmlerde de oynamış.  
Burada Uzunçarşı bayağı büyük , baharatçılar 'a bakıyor , eğer yapan adamı izliyor , künefe kadayıfının nasıl yapıldığını görüyoruz. Bu arada çarşı içinde bizi kendisine çağıran o kadar çok yerel yiyecek var ki . Fakat maalesef hala tokuz.  Uzunçarşı 'dan Kurtuluş Caddesine geçiyoruz.
Burada özgün yerel el işçiliği yapan orijinal dükkanlar bulunuyor . Onları geziyor ve Kurtuluş caddesine gelme bahanelerimizden birisi olan Ünlü Affan Kahvesine gidip Haytalı adı verilen bence olağanüstü olan dondurmalı tatlıyı yiyoruz.
Hava çok sıcak olduğundan denize girmeye karar verip şehir merkezine yarım saat mesafedeki Samandağın 'ın Deniz Kasabası plajına gidip cafe de bir bira içiyor ,sonra yüzüyoruz. Burada cafe barlar da  canlı müzik yapılıyor ,akşam Açıkhava konserleri de oluyor.
Akşamüstü olmuş durumda ve biz 10 dakika uzaklıktaki bir diğer sahil kasabası Çevliğe geçiyor , yöresel turistik küçük bir kasaba olan bu yerde taze nohut satan bir aile dikkatimi çekince bir dal nohut alıp sahilde yiyoruz.
Çevliğin meşhur Günbatımını seyrediyor
ve bana göre Türkiye 'de en güzel dürümlerden birini yiyebileceğiniz plajın arkasındaki dürümcüye gidiyoruz. Dürüm istediğimizi söyleyince usta neli istersiniz diye soruyor ve biz '' Herşeyli'' 'yi tercih ediyoruz. Dürüm bir adet şişkebap ve bir adet bizim Adana olarak adlandırdığımız kıyma şişten oluşuyor ve piştikten sonra tezgahta bir dakika kadar dinlendirilen bu dürümü yerken lezzetinden neye uğrayacağınızı şaşıracağınızı garanti edebilirim.
Bugün çok yorulsak da uyku öncesi akşam sahilde bir yürüyüş yapıyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder