Antakya Yemeklerini Keşfe Çıkıyoruz

Antakyaya ulaştığımızda güzel bir hava bize hoşgeldin diyordu .
Bu tatilimizde Hatayda kaldığımız günler boyunca yalnızca burada yaşayan insanların yemek yediği yerlere gideceğiz . Bu sıcakta yapılacak en güzel şeyin denizde yüzmek olduğunu düşünerek Antakyadan 30 km. uzaklıktaki Çevliğe doğru yola çıktık . Yol üzerindeki benim şehirdeki favori ilçem Samandağının pazarını görünce uğradık .
Pazarın bir köşesinde ise köylüler tarladan yeni toplanmış sebzeler satıyordu .
Acı biberi ile de ünlü olan Samandağının en çok neyinden hoşlandığımı sorarsanız eski evleri ve medeni insanları beni çok etkiliyor .
Bir gün Hatay'a giderseniz uğrayın , farkı farkedeceksiniz .Ayrıca Samandağının sahilinde bulunan Deniz kasabasında da taze balık yemeyi ihmal etmeyin . Çevliğe geldiğimizde kendimizi denize attık ,
akşamüstü sahilde güneşin batışını seyrettik .
Çok yorulmuş ve acıkmıştık . Akşam yemeğinde bir mangal ziyafetine davet edildik . Mangaldaki etlerin hazırlanışı ve pişirilmesi sanki bir şov gibiydi , yerel etten yapılan bu şiş kebaplar kekik kokulu ve biraz kuyruk yağıda eklenince çok lezzetli oluyor .
Yanında patlıcan , domates , soğan , kuşbaşı etle yapılan Fırında Patlıcan Kebabı ,
tatlı olarak ise şehirde satılan özel künefe peyniri ,
irmik ve şekerden yapılan Peynirli İrmik Helvası vardı .
Ertesi gün şehirde dolaştık .
Balık pazarına uğradık . Balık pazarında çok çeşit vardı .
Akya , Karabalık , Nehir ve Deniz Yılan balığı , Kaya Balığı yerel balıkların bazılarıydı .
Balık pazarından çıkınca yakınındaki uzun Uzun Çarşıya geçiyor , susayınca Meyan Şerbeti içiyoruz . Meyan şerbetini içerken su içiyormuşsunuz gibi geliyor , bardağı bitirince ağızda hafif tatlı bir tat kalıyor . Ben beğendim .
Şerbeti içince karnımızın acıktığını farketmeye başlıyor ve çarşı içindeki bir fırına (kebapçıya) gidiyoruz . Burada satır kıyması, tuz , karabiber , maydanoz ,sarımsaktan hazırlanan büyük köftenin yanmaz kağıt üzerinde fırına verilmesiyle yapılan Kağıt Kebabı yiyoruz . Öyle bir lezzetki kağıt kebabı yemek için bile Antakyaya gelinebilir .
Antakyanın Uzun Çarşısı oldukça büyük bir çarşı , labirent gibi sokaklarında kayboluyoruz .
, bu çarşı çok büyük olduğundan aradığınız herşeyi bulabilirsiniz .
Kalay yapan ustanın önce ne yaptığını anlamaya çalışıyor ve kendisiyle konuşunca öğreniyoruz ,
battaniye dokuyan teyzeyle konuşuyoruz ,
Baharatçılara uğrayıp alışveriş yapıyoruz .
Etrafta karnımızın acıkmasına yol açacak bir çok yiyecek görülsede
yeni yemek yediğimizden izlemekle yetiniyoruz .
Sıcak havada su muhallebisi , kırılmış buz ve gül esansı ile hazırlanan çevre şehirlerde dahil olmak üzere popüler bir serinletici tatlı olan Bicibici 'yı denemek istiyoruz .
Tatlıcı su muhallebisini kesip küçük parçalara ayırıyor ,
üzerine buz ve gül esansı koyarak servis yapıyor .
Serinleticiydi , tadı ise bana biraz uzaktı .Bu gün şehirde çok dolaştık ve yorulduk .
Biraz dinleniyoruz . Akşam Güzelburç 'a yemeğe gidiyoruz . Güzelburç , Harbiye , Kuzeytepe , Hidro ,Deniz Kasabası gibi Antakyada şehir merkezine yakın , birarada restoranlar olan şehirde popularitesi artan bir yer . Biz bu tatilimizde Hidro dışındaki heryerde yemek yedik , Hidro Harbiyeye çok yakın fakat vaktimiz yetmediğinden bu tatilimizde uğrayamadık .Samandağının Deniz kasabasındaki balık restoranlarına gidemedik . Her birinin havası birbirinden farklı , fakat hepsi özenli ve lezzetli yemek yapan restoranlar . Bir restorana giriyor ve yer bulmak için biraz bekliyoruz .
Hataylılar gezmeyi seven neşeli insanlar , burada pek turist görünmüyor .
Biraz izleyince misafirleriyle ,aileleriyle , arkadaşlarıyla gelen insanlar , kızlı erkekli öğrenci , arkadaş gurupları , sevgililer gibi portreler gözümüze çarpıyor .Ortada ise büyükçe bir havuz etrafı serinletiyor .Servis hızlı ,ortamda bir hareket ve neşe göze çarpıyor . Açıkçası bu yerel ortam hoşuma gitti . Yemek öncesi Humus ,
Ali Nazik Kebabı ,
Abuganuş ,
yoğurtlu başka bir lezzetli meze ,
biberli ekmek siparişi veriyoruz .
Yanında yeşilliklerle kızarmış domates , biberi sormadan getiriyorlar .
Başka ne yiyelim diye düşünürken bu kadar yeter , yarın devam ederiz diyoruz . Ertesi gün biraz geç kalkıyoruz. Kahvaltı için çarşıya Humus yemeğe gidiyor fakat fotoğraf makinemizi yanımıza almadığımızdan görüntülüyemiyoruz . Humusla kahvaltıyı ben beğeniyorum . Yalnız yarım porsiyondan fazla yerseniz öğleyin acıkmıyor ve Antakyanın lezzetli yemeklerinden bir öğün uzak kalabiliyorsunuz . Kahvaltı sonrası Kurtuluş Caddesini geziyoruz . Önce televizyonda bir çok yemek programınca keşfedilmiş Sveyka restoran karşımıza çıkıyor .
Burası tarihi bir binada mezeleriyle de ünlü bir yer. '' Bir şey yiyip içmeyeceğiz , yalnızca fotoğraf çekeceğiz '' diyoruz , büyük bir kibarlıkla '' Buyrun '' diyorlar . Antakyanın bu medeni hali çok hoşuma gidiyor . Bu şehir sanki bir film seti ve filmin konusu insanların size karşı misafirperverliği , yardım etmesi , gülümsemesi üzerine kurulmuş ,
kimi görseniz ve konuşsanız size ilgi gösteriyor fakat işyeri sahipleri alışverişe zorlamıyor . Neşeli insanlarla dolu rahat bir ortam . Sveyka restorandan ayrılıp Kurtuluş caddesinde dolaşıyoruz . Karnımız acıkınca çarşıya inip tepsi kebabı yiyoruz . Kebabın yanında litrelik sürahilerle çok güzel bir ayran getiriyorlar , biterse yine getiriyorlar ve ücretsiz.
Sonra Kurtuluş caddesine geri dönüyoruz. Biraz ilerde Haytalı adı verilen serinletici tatlısıyla meşhur Affan Kahvesi dikkatimizi çekiyor ve hemen içeri giriyoruz .
Daha önce geldiğimizde adını duymuş fakat gelememiştik . Burası tarihi bir binada , tertemiz , sıradan görünümlü ama çok özel bir yer .Bana göre özel olmasının çok güzel Haytalı yapması dışındaki en önemli nedeni mahallenin kahvesi gibi doğal bir ortamı olması .
Gençler genelde arka taraftaki bahçeyi tercih ediyor .
''Haytalı'' isimli tatlı muhallebi , gül suyu ve dondurma ile yapılıyor . Bicibici ve Haytalı benzer görünen fakat farklı tatlılar . Orijinal bir kap ve kaşıkla servis yapıyorlar .
Henüz başka bir yerde Haytalı yemedim. Fakat bu tatlıyı tek kelime ile anlatmam gerekirse ''Mükemmel'' diyebilirim .Öyleki ertesi gün bu tatlıyı yemek için bir vakit ayırıp tekrar Affan kahvesine gittik . Akşam şehir merkezine 6 km. uzaklıktaki Harbiyeye yemeğe gidiyoruz. Burası şelalelerin aktığı ,şehre göre daha serin ,şehre yüksekten bakan bir tepe üzerinde kurulu . Bir çok restoran bulunuyor ,bazı restoranlarda isterseniz sıcak havalarda su içindeki masalarda ayaklarınızı suya sokup yemek yiyebilirsiniz . Restoranda oturuyor ve yemek şölenini izlemeye başlıyoruz . Önce , Kekik Salatası , Tereyağlı Humus ve Ali Nazik Kebabı ,
sonrasında Çiğ Köfte , Saç oruğu yiyoruz. Bir arkadaşımız Ali Nazik kebabını öyle beğeniyorki kendisine bir porsiyon daha söylüyor .Çiğ köfteyi burada üzerine kıyma dökerek servis yapıyorlar ,
Saç Oruğu için ise ben bir şey söylemiyorum aşağıdaki resim herşeyi anlatıyor sanırım .
Ertesi gün yine Kurtuluş Caddesinde isle resim yapılan bir atölyeye uğruyoruz .
Antakya çinili bir resme bakıp neden yarım olduğunu merak ediyor , şehirdeki ünlü Antakya Çini müzesindeki şu anki orijinaline uygun olarak yapıldığını öğreniyoruz ,
nasıl yapıldığını izliyoruz . Sabah geç kahvaltı ettiğimizden pek acıkmıyor , Çarşı içine inip Künefe yiyoruz. Biz künefenin kömür ateşinde pişmişini tercih ediyoruz .Şehirde dolaştıktan sonra canımız dondurma isteyince bir dondurmacıya gidiyoruz .Burası Antakyanın Bağdat Caddesi gibi bir yer . Daha sonra Büyük Antakya Parkında bir cafede oturup dinlenirken çevreyi izliyoruz .

Akşam yemek için Kuzeytepeye gidiyoruz . Burada da yüksek sayıda insana hizmet verebilecek büyük restoranlar bulunuyor .
Antakya halkı dışarıda yemek kültürüne sahip olduğundan restoranların hepsi kalabalık görünüyor . Antakyadaki son gecemizde ben finali Kağıt kebabı ile yapıyorum .
Antakyada bulunduğumuz süre içinde yemek fiyatlarının ucuzluğu karşısında hep şaşırıyoruz . Bu kadar güzel yemekler İstanbul ile karşılaştırıldığında neredeyse bedava denilecek bir fiyatla sunuluyor ,servis kalitesinin yüksekliği de dikkat çekiyor . Yarın Gaziantepteyiz .

Antakya 'da Bir Hafta Sonunda Neler Yapılabilir Sorusunun Cevabını Öğrenmek İçin Buraya Tıklayınız

Gaziantepte Küşleme , Yaprak Ciğer Ve Baklava Yedik

Gaziantepe geldiğimizde kömür kuyruğu dikkatimizi çekti .
Yaz sıcağında bu kuyruğa anlam veremedik . Şehirde dolaştık ,
kaleye yakın bir restorana gittik.Burası temiz ,salaş ve büyük bir yerdi . İçerisi çok kalabalıktı biraz sıra bekledikten sonra yerimize oturduk .
İlk önce kaşık salatasına benzer orijinal bir salata ,
sonra küşleme geldi .
Ayrıca üzerine marine edilmiş kuşbaşından yapılmış bir şey söyledik.
Burada yediğimiz herşey çok güzel , servis hızlıydı , fiyatlarsa ortama göre oldukça yüksekti . Yemek sonrası baklavacıya gittik .
Gaziantepte yapılan Gaziantep baklavası için benim söyleyebileceğim tek şey olağanüstü bir lezzete sahip olduğuydu . Sokakta bir kaç kişiyle en iyi baklavayı kim yapar diye sorduğumuzda hepsi farklı cevap verdi . Benim anladığım ise Gaziantep içindeki bir çok yerin diğer yerlere göre daha güzel baklava yaptığıydı .Çünkü baklavanın vatanında kötüsünün alıcısı olmaz.
Şehirde biraz daha gezdik , akşam merkezde bulunan Bayazhan adındaki büyük avlulu eski bir hana yemeğe gittik.
Burada büyük bir avlu içinde restoran,cafe, barlar yer alıyordu , atmosferi yemekleri gibi çok güzeldi . Kebap ve yaprak ciğerin sunumu ve lezzeti enfesti
Gerek yerli halk gerek turistler için şehirlerle bütünleşmiş akılda kalıcı böyle yerler heryerde olmalı diye düşündük.
Ertesi gün Adanaya gideceğiz.