buradan geçen M'dina - Rabat otobüsüne biniyoruz. Yan yana bulunan M'dina ve Rabat tarihi şehirlerine geldiğimizde önce M'dina 'yı gezmeye karar veriyor ve ana kapıdan içeriye giriyoruz. İlk andan itibaren sessiz bir ortamda şehrin zengin görüntüsü , estetiği , mimarisi ,temizliği gibi şeylerden etkilenip etkilenmiş bir şekilde etrafı izliyoruz .
Aynı etkiyle Valetta 'dan Birgu 'yu izlerken de karşılaşmıştık . Sokaklarda gezerken bu yapıların nasıl yapıldığını merak ediyor , ihtişamlarını anlamaya çalışıyoruz.
Daha sonra tepedeki bir cafe 'ye gidip kahvemizi içerken
klasik otomobil yarışını izliyoruz .
Kaleden çıkınca otomobil yarışıyla ilgili aktivitelerin olduğu bölüme ve tarih öncesi yapıların bulunduğu bölgeye bakıyor , hayran kaldığımız M'dina şehrine bir kez daha bakıp
200 metre ilerideki Rabat şehrine doğru ilerliyoruz . Bölgede çok ilgi gören eski model otobüsler turist otobüsü olarak kullanılıyor .
Rabat 'ın tarihi yapıları da bizi etkilemeye devam ediyor . Burada günlük hayat devam ediyor. Bir zerzevatçı sebze meyve satıyor .
Bir cafede insanlar sohbet ediyor . Rabat 'ın hayatın devam ettiği evleri çok güzel görünüyor .
Hava çok sıcak .Bu yüzden en kısa sürede deniz olan bir yere gitmeliyiz diye düşünüp Golden Bay tarafına gitmek istesek te saatte bir olan otobüsü beklemeyip Otelimize yakın St. Julian bölgesindeki bir plaja gitmeye karar verip gelen ilk otobüse biniyoruz .
Plajın üstündeki cafe 'nin önünde otobüsten inip
karnımız acıktığından 5 Euro 'ya oldukça lezzetli yapılmış barbekü soslu ,bol bulgurlu ,tavuklu Wrap yiyor ,
sonra plaja geçiyoruz . Burada plajın görüntüsü kayalık gibi olsa da arada küçük kumsallar bulunuyor , şehir manzarasına karşı deniz ise mükemmel .
Kendinizi İstanbul boğazında yüzer gibi hissediyorsunuz .
Akşamüstü denizden çıkınca karnımız acıkınca bir şeyler atıştırmak için biraz ilerideki cafe 'ye gidiyoruz. St. Julien ile Sliema arasında sahilde deniz manzaralı bir çok cafe - restoran bulunuyor . Yerel La Torre marka Malta şarabının yanısıra , ahtapot ve soğan halkası siparişi veriyor ,
eşsiz manzarayı izliyor , hava kararmaya başlayınca otele dönüyoruz. Sonra tekrar yürüyerek St. Julien 'de Lov olarak adlandırdığımız sahilde kayık çekeklerinin civarında dolaşıyoruz.
Tatilde olunca insanın karnı çabuk acıkıyor . Camın arkasından Cuba adlı restoranda pizza yapımını izliyor ,
pizza yemeğe karar veriyor , yine çok güzel bir deniz manzaralı restoranda oturuyoruz.
Vejeteryan pizza
ve tavuklu salata
siparişi veriyoruz. Bu bölgedeki cafe restoranlar köşede Cuba ile başlıyor ve yan yana diğerleriyle devam ediyor . Malta 'nın ünlü Tavşan yemekleriyle ünlü Gululu restoran 'da bu sırada bulunuyor . Gululu 'ya önümüzdeki günlerde gideceğiz. Yemek sonrası biraz dolaşıp yürüyerek otelimize gidip uyuyoruz.
Ertesi gün Türk yapımı 27 metrelik gulet tipi bir tekneyle tropikal denizleri andıran Blue Lagoon 'a gideceğiz. Tekne turunun broşürlerdeki reklamının '' Türk yapımı tekne ile '' şeklinde yapılması bizi gururlandırdı. 50 Euro 'ya satılan bu turu başka bir yerden daha ucuza bulabilir miyiz diye biraz araştırsak ta , 15 Euro 'luk Valetta turunu promosyon olarak verdiği için katılmayı tercih ettik . Tur servisi bizi otelimizden alıp teknelerin kalkacağı Sliema 'ya getirdi. Etkileyici tarihi şehir manzarasına karşı hareket ettik .
Yol üzerinde bir kaç yüz metre de bir dışarıdan adaya yaklaşan tekneleri gözleyen tarihi gözlem kulübeleri bulunuyor .
Büyük balık çiftliklerinin de yakınından geçtiğimiz yaklaşık 1 saatlik bir yolculuk yaparak ilk mola yerimize geldik.
Burada bir süre yüzdükten sonra açık büfe yemek başladı . Yemekte dana eti veya mezgit tipi kızarmış bir balık tercihi yapabiliyorsunuz. Yanı sıra bir kaç çeşit salatamsı alternatif bulunuyor . İçecek olarak su, meyva suyu veya şarap ücretsiz sunuluyor .
Yemek sonrası ise elma, armuttan oluşan meyve ikramı var. Yemek dışı içecekler ise ücretli. Bir süre sonra bu tura katılma nedenimiz olan Blue Lagoon 'a geliyoruz.Burada rengarenk eşsiz bir deniz ve manzara var. Mağaralara 6 Euro 'ya extra olarak tekne turu yapıyorlar. Biz eşyalarımızı alıp plajı bulmaya çalışıyoruz. Çünkü önce kayalık bir yerden yukarı çıkıyorsunuz .
Sağ tarafta kalabalığın olduğu yere ilerliyor , yukarıdan bir kaç resim çektikten sonra , dar ve kalabalık plajda eşyalarımızı koyacak bir yer bulup denize giriyoruz .
Bu sıcak havada denize girebilmek için bayağı uğraşsak ta değer diye düşünüyoruz , deniz çok güzel ve bayağı kalıyoruz.
Yüzdükten sonra yukarıda büfelerin birisinden rengarenk İtalyan dondurması alıp manzarayı izliyoruz.
Daha sonra tekneye dönüyoruz. Tekne herkes gelmiş mi diye bakmadan tam zamanında hareket ediyor. Birileri ''bir dakika arkadaşlarımız geliyor '' gibi bir şeyler söylerken koşa koşa insanlar geliyor . Birileri uyarmasa bir kaç kişi orada kalmıştı. Yalnız kaptan buraya geldiğimizde '' Geç kalan sorun değil ,yarın yine buradayız '' demişti. Biz şaka sanmıştık , gerçekmiş . Tekne turundan dönerken '' 50 Euro 'ya değer miydi ? '' diye kendime sorduğumda net bir cevap veremedim . Çünkü Blue Lagoon gerçekten güzeldi , diğer koy 'un ise Türkiye de çok benzeri vardı , yemekler güzeldi ve promosyon eşsiz Valetta turu vardı. Yine de Blue Lagoon dışında bizde 25 - 45 TL arası fiyatlarla yapılan ve 4 kez yüzme molası veren günlük turları tercih ederim. Dönüşte daha önce gördüğümüz taksi durağına gidip Catania (Sicilya) feribotu için 15 Euro karşılığı taksi yazdırıyoruz. (Otel 23,5 Euro demişti.) Akşam St. Julien 'in geceleri hareketli olan St. George Bay 'in arkasındaki caddeye gelip
daha önce gördüğümüz Adana kebabından dönere , Urfa kebabından Kuzu şişe kadar Türk yemekleri yapan fakat çalışanının yabancı olduğu restoran 'da yoğurt soslu döner Wrap deniyor, çok beğeniyoruz.
Yapılışını aşağıdaki videoda görüldüğü gibi izliyoruz.
Bir kaç günlüğüne buradan okuyabileceğiniz Sicilya tatili sonrasında Malta tatilimize devam edeceğiz.
Catania (Sicilya) 'da bugün sabah Malta'ya döneceğimiz için sabah 05.00 gibi uyanıp Virtu Ferry 'nin 06.30 'da kalkacak Pozallo otobüsüne yetişiyor ,
Ayrıca Malta 'ya özgü atıştırmalık tabağı sipariş veriyor ,bu yemeğin yanında Cabarnet kırmızı şarabı tercih ediyoruz. Nedense biz bir çok balıkla kırmızı şarabı daha çok yakıştırıyoruz . Yemekten sonra ılık havada biraz yürüyüş yapıyor , bir cafede pastaları görünce giriyor , 3,5 Euro 'ya yine denize karşı franbuazlı pasta ve çay menüsünden alıyoruz. Sonrasında otele gidip uyuyoruz. Yarın tekneyle Valetta turu yapacağız.
Sabah kahvaltı sonrası St. Julien 'den Sliema 'daki tekne kalkış yerine geliyor ve Gozo tekne turunda verilen promosyon bileti gösterip 16 Euro'luk Valetta şehrini gezdiren tekne turuna katılıyoruz . Valetta 'nın tamamen tarihi binaları denizden de etkileyici görünüyor . Yalnız bir süre sonra tekne olduğu yerde dönmeye başlıyor , bu gün yelken yarışları var. Bir süre yarışları izleyip geri dönüyoruz. Biz Valetta'nın denizden her yerini görmek istiyorduk , ama olmadı . İskeleden free biletlerimizi geri alıyor ,sahilde bir şeyler atıştırmak isterken bir ara sokakta Türkçe konuşmalar duyunca restorana girip nereden börek bulabileceğimizi soruyoruz. Arkadaş bizi alıp börekçi 'ye götürüyor .Ara sokaktaki börekçide çok çeşit var ve oldukça kalabalık. Değişik böreklerden alıp yüyüyerek yiyor , o an verdiğimiz bir kararla otobüsle Bigubba 'ya gidiyoruz. Daha önce önünden geçtiğimiz Bigubba , Gozo adası yolunda bir turistik yer , oldukça büyük ve kalabalık .bölgede çok sayıda otelde bulunuyor . Bir cafe de oturup kahve içiyor , hediyelik eşya satan dükkanları geziyor , bu konuda adadaki en ucuz yer olduğunu fark ediyoruz. Buradan da Gozo adasına tekne turları bulunuyor .Hava biraz rüzgarlı olduğundan denize girmiyor , şehir merkezinde dolaşıyor ve otelimizin bulunduğu St. Julien 'e dönüyoruz. Bir markette Güzelpınar marka suyu görünce , fotoğrafını çekiyorum. Büfeci de ''Bu adam ne yapıyor '' diye bana bakarken konuşmaya başlıyoruz. Suyun güzel olduğunu söylüyor , Bende ona Maltaca 'nın İtalyanca 'ya benzer olup olmadığını soruyor , Arapçaya daha yakın olduğu cevabını alıyorum. Bu akşam marketten yaptığımız alışverişle deniz manzaralı balkonumuzda çilingir sofrası kuracağız. Yarın Marsaxlokk 'taki ünlü büyük pazarlarına gideceğiz.
Sabah 08.00 gibi odadan çıkıp önce belediye otobüsüyle Valetta 'ya gelip oradan balıkçı köyü Marsaxloxx ' a doğru yola çıkıyor , kahvaltıyı orada yapmayı planlıyoruz. Bu gün yine bizim için çok değerli olan 2,65 Euro'luk günlük otbüs biletini kullanacağız. Kasabaya geldiğimizde pazarın kurulduğunu görüyoruz.
Saat henüz erken olmasına rağmen görünen kalabalık ,turistler de gelince iyice artacağa benziyor .
Sahilde kurulan pazar oldukça büyük ,açıkçası bu kadar büyük bir pazar beklemiyorduk . Arkadaki caddeden yürüyerek kahvaltı için bir yer bakıyoruz , ,bir kaç cafeye bakıyoruz , biz bu gün full english breakfast yapmak istiyoruz , Bayağı dolaştıktan sonra pazarın bitiminde sahilde bir yer 'de 5,5 Euro 'ya buluyor ve gölgedeki son masaya oturuyoruz. English breakfast 'ın içinde kahvaltıda pek alışık olmadığımız bir tür tatlı kuru fasulyede bulunuyor. Kahvaltı sonrası pazarı gezmeye başlıyoruz.
kurabiyeciler , kuruyemişçiler , arabalı dondurmacılar , yerel ürünler satanlar bulunuyor . Balıkçılık merkezi olan bu yerde restoranlarda mevsim balığı Lampuka yanı sıra çok çeşit sunuluyor. Yeni kahvaltı ettiğimiz için öğle yemeğine kalmadan ayrılıp St. Julien 'e gidip denize giriyor , sonrasında otele dönüyoruz. Akşam tavşan eti yiyeceğimiz Gululu restorana gidiyoruz. Gululu 'yu rehberimiz önermişti ,sahilde olduğundan manzaralı şık bir restoran olması tercih nedenimiz olmuştu. En ön masaların dolu olması nedeniyle 2.sıradaki masalara oturduk. Önce atıştırmalık Malta Mezeleri , Izgara sebze , sonrasında Fırında Tavşan söyledik , mezeler şarapla güzeldi , tavşan eti ise ağızda dağılıyor ve lezzetliydi.
Yarın sabah bir yurt dışı tatili için çok beğendiğimiz Malta 'dan ayrılarak Türkiye 'ye dönüyoruz.
Bir sonraki Roma tatilimizi okumak için tıklayınız .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder