Portekizde Lizbon'dan Porto Şehrine Gidiyoruz.

Sabah Avrupa'da oturma izni programı Golden Visa kapsamında Porto'ya trenle gitmek için Sao Sebastiao 'dan metroyla Santa Apolonia tren istasyonuna geliyoruz. Erken rezervasyonla tren biletine kişi başı 25 € ödedik. Burası son durak olduğundan peronlar arasında treni kaçırdık mı endişesi yaşamıyoruz.
Bu tren çok istasyonda dursa da
 3,5 saat civarında bir sürede Porto Campanha tren istasyonuna ulaşıyoruz.Trenden inip banliyö treni gibi bir trenle bir duraklık aktarma yapıp Porto şehrinin merkezine geliyoruz.
Merkezi konumdaki otelimize yerleştikten sonra şehri dolaşmaya çıkıyoruz.
Hava oldukça soğuk olsa da açık.Otele oldukça yakın olan pazar yerini dolaşıp fıçılardan yapılmış masaları olan bir cafe de Porto şarabını deniyoruz.Porto şarabı fena değil fakat benim sevdiğim bir şarap türü değil.
Cafe 'nin sahibine akşam nerede yemek yiyebiliriz sorusunu sormamız bize akşam yerel bir restoran'da güzel bir akşam yemeği yemek şansı verecek.Ortamı ve çevreyi izledikten sonra sahile gidiyoruz.
Porto şehri çok yokuşlu bir şehir ve tramvay burada da çok kullanılan bir ulaşım aracı , biz çevreyi tanımak için sahile inerken yokuş aşağı yürüyoruz.
Porto'nun old town 'ı  tarihi binaları restore olmakta olan bir şehir.Sahili cafeleri , köprüleri güzel. Sahilde dolaşıyor ve cafe'den referans aldığımız yerel restorana doğru yola çıkıyoruz.
Şimdi yokuş çıkmamız gerekecek.Hava karardı. Portekizliler gerçekten iyi insanlar.Karanlıkta yoldan geçen birisine restoranın yerini soruyoruz. Tam olarak bilmese de bize yakınına kadar eşlik ediyor. Yolda pek insan olmasa da Türkçe konuşan 2 genç hızla yanımızdan geçerek bir yere gidiyor.Sanırım öğrenciler.
Restoran olarak belirtilen adrese geldiğimizde bir tost ,sandviç büfesi gibi bir yerle karşılaşınca çevre de başka yerler arasak da bir süre sonra başka yer bulamadığımızdan büfe benzeri yere dönüyor ve içeri girince arka tarafta 7 - 8 masalık restoran bölümünü fark ediyor ve bir masaya oturuyoruz.
Mutfakta bir kaç kadın yemek hazırlıyor .Restoran sahibi yanımıza gelip daha açılmadıklarını söylüyor, fakat dışarısı soğuk olduğundan oturmamıza izin veriyor.Sıkılmamamız için televizyonu açıyor. Yarım saat sonra kapı açılıyor ve tüm masalar doluyor.
Yemek öncesi karaf şarapla birlikte atıştırmalıklar geliyor.
Ana yemeklerde tercihimzi yerel yemeklerden yana kullanıyoruz.
Zaten menü günlük değiştiğinden o gün yazılı yemeklerden seçmemiz gerekiyor.
Tatlı olarak bir nevi sütlaç ve mus yiyoruz.
Dönüşte yokuş yukarı yürüyerek hem yediklerimizi yakıyor hem de farklı sokakları keşfediyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder