Sabah Karaburundan İzmir 'e doğru yola çıkıyoruz .
Yol üzerinde önce bir yerde durup taş sızması zeytinyağı ve topan kefal alıyoruz . Karaburun kefali kefal türü balıklar içinde ayrı bir yere sahip . Bana göre ise en lezzetli balıklardan birisi.
Daha sonra bir kaç gün önce kendimize balık ziyafeti çektiğimiz deniz kenarındaki restorana uğruyor ve İzmire geçiyoruz .
İzmirde arkadaşlarımıza giderken Karabağlar civarında otobanda kayaya oyulmuş Atatürk heykeliyle karşılaşıyoruz .
Heykel bir sanat eseri ve çok etkileyici . Arkadaşımızda kefalleri ızgarada pişirip yemek sonrası İzmirden ayrılıp Menemen üzerinden Aliağa 'ya yöneliyoruz .
Aliağa 'yı hem bir sanayi bölgesi hemde turistik buluyoruz .Sahilde dolaşıyor ve sonrasında Çandarlıya doğru yola devam ediyoruz .
İlk defa geldiğimiz Çandarlı bizi samimi havası , ince kumlu kumsalları ve doğal güzellikleriyle oldukça şaşırtıyor . Hava çok sıcak .
Sahilde bir cafede oturup bir şeyler yiyip yüzüyoruz . Bu gece burada kalmayı düşünsekte İzmirden bu yana henüz çok km. gelmedik , bu yüzden yola devam etmeye karar veriyoruz . Çandarlıdan çıktıktan bir kaç km. sonra ise önümüze karşısında bir ada olan uzun bir kumsal çıkıyor .
Oraya inelim derken kaybolsakta sahile ulaşıyoruz . Burası olağanüstü güzellikte bir yer . Bir sosyal tesis olduğundan bizi alırlar mı diye düşünerek birazda çekiniyoruz.
Fakat bu denizde mutlaka yüzmeliyiz diyor ve kendimizi önce kumsala sonra denize atıyoruz . Bu gün yorulmuş olduğumuzdan dolayı burada kalmayı deneyeceğiz . Yer olup olmadığını bahçıvana soruyor ve olduğunu öğreniyoruz. Sonra müdür beyi buluyoruz . Müdür bey bizi biraz tanımak için bir kaç soru soruyor ve sonra orada bir oda vermeyi kabul ediyor . Çok mutlu oluyor ve eşyalarımızı odaya bırakıp sahile dönüyor yüzüyor ve yüzüyoruz .
Akşam olmaya başlayınca sahildeki gözlemeciden gözleme yiyoruz .
Akşam ise yine sahile gelip palmiye ağaçları altında geç saatlere kadar oturup denizin sesini dinleyip mehtabı izliyoruz.
Roma Antakya Rio MALI Tokyo Gökçeada Budva AVRUPA Kho Samui KEŞFEDİLMEMİŞ YERLER Santiago G.AMERİKA Amsterdam Londra NEPAL Hopa Moskova AVUSTRAlYA Pekin K.AMERIKA Kars NewYork Rodos Bali KEŞFEDİLMEMİŞ TATİLLER Melbourne AFRIKA Katmandu Santiago HINDISTAN Maca Pichu Sao Paulo Izmir Utrecht St.Petersburg Antalya Shangai Baku Askabat Caracas Lima Split Montreal Artvin Budapeste Bruksel Nairobi KUBA San Diego Sidney
Candarlı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Candarlı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çandarlı Yakınlarındaki Koydan Ayrılıp Denizköy , Hayıtlı , Bademli ,Kalem Adası Üzerinden Dikiliye Gidiyoruz
Gece hava çok sıcaktı ve klima olmadığından sabah saat 5 gibi plaja gelip güneşin doğuşunu seyrettik .
Uykusuzluğa rağmen burada bulunmaktan inanılmaz bir doğal güzellik içinde olduğumuzdan hiç pişman değiliz ,Çandarlıya bir kaç km. uzaklıktaki Dikili yolunda kaldığımız yerden bu gün ayrılıyoruz .
Aslında buraya ilk görüşte aşık olup gelmiştik , fakat hava çok sıcaktı ve klima olmadığından uyumakta zorlandık . Yarın odaların tavanlarına pervane takılacak olsa da bu durumda 1 gün daha pervanesiz kalmamız gerekir ki hava yine çok sıcak ve bu gece yine uyuyamayız.
Bu nedenle ayrılsakta bu cennet koya kesinlikle tekrar geleceğiz. Sabah kişi başı 7,5 TL 'ye sınırsız çaylı sabah kahvaltımızı yapıyor ve son bir kez daha bu eşsiz denizde yüzüp aklımız burada kalarak ayrılıyoruz . Bir kaç km. sonra geldiğimiz Denizköyün doğal güzelliği karşısında ne yapacağımızı şaşırıyoruz .
Çünkü aşık olduğumuz bir koydan yeni ayrılmışken Denizköyde yine olağanüstü bir güzellikle karşı karşıyayız . Burasının bize güzel gelmesinin nedeni sanırım sakinliği , oysa plaj hiçte tenha sayılmaz .Önce yüzüyor , sonra pansiyon fiyatlarını soruyoruz .
Burada oda kahvaltı kişibaşı gecelik fiyatlar 30 - 40 TL seviyesinde . Yola çıktığımızdan beri yalnızca birkaç km. değil 50 - 60 km gelmiş olsak kesin burada kalırdık .
Öğlen yemeğinde balık ekmek ve midye tava yiyip Denizköyden ayrılıyoruz . Biraz yol aldıktan sonra Hayıtlıya gelince bu kadarıda olmaz diyoruz .
2 gündür doğal güzelliklerden sarhoş olmuş durumdayız . Burada fazla kalmayacağımızdan Disco da bir arkadaşa bakıp çıkacaz der gibi parkçıya plaja bir bakıp çıkacaz diyoruz .
Aslında plaj olağanüstü güzellikte ve millet mangal falan yapıyor ,bizse cimriliğimize gelip 10 -15 dakika kalıp denize girmek için park parası ödemek istemiyoruz ve plaja bakıp ayrılıyoruz . Bir süre sonra geldiğimiz Bademli - Kalem Adasında bu kadar doğal güzellik fazla geliyor ve birilerinin bizimle dalga geçtiğini düşünmeye başlıyoruz .
Bu duyguyu daha önce Hırvatistanda Plitvice , Sibenikte ve Karadağ - Montenegro genelinde yaşamıştık . Doğal güzellikler çok fazla olunca insan nereye bakacağını , ne yapacağını şaşırıyor .Kalem adasındaki otele günlük geçiş yapılabiliyor fakat bizim çok süremiz yok .
Bu oteli balayına çıkmak isteyenlere tavsiye ederim . Dar bir yoldan malikanelerin arasından geçip adanın karşısındaki plaja çıkıyor ve hemen eşyalarımızı sahile bırakıp denize koşuyoruz .
Burada şu an biz , bir aile ve bir çiftten başkası görünmüyor . Ayrılırken kendimizi çok sayıda yumruk yemiş doğal güzelliklerden dolayı her an nakavt olabilecek bir boksör gibi hissediyoruz . Bir süre sonra Dikiliye geliyoruz .
Dikili bize güzel plajları olan büyük bir yer izlenimi veriyor . Tatil açısından yazlıklar ağırlıkta, baştan sona geziyor ve yalnızca bir kaç tane pansiyon görüyor ,
bayağı dolaştıktan sonra sahilde otel görünümlü bir pansiyonda oda kahvaltı kişi başı 50 TL 'ye kalıyoruz . Gecelik 70 - 80 TL 'ye çıkarsanız ilçede oldukça güzel otellerde bulunmakta . Bir süredir çok sakin ortamlarda bulunduğumuzdan burası bize bir şehir gibi geliyor . Aslında keşke benim yaşadığım şehirde böyle olsa . Çünkü Dikili hem tatil beldesine hemde şehire benziyor. Karnımız acıktı , yemek yiyip piyasa caddesine yöneliyoruz .
Burada güneşin batışı çok güzel görünüyor . Hava karardıkça ortam yavaş yavaş kalabalıklaşıyor , yemek yiyen insanlar yürüyüş yapıyor , cafelerde oturuyor , tezgah ve vitrinlere bakıyorlar .
Bu gün Çandarlıdan bu yana doğal güzellikler bizi şaşkına çevirdi , oldukça da yorulduk , güzel bir dondurma yiyor sonrasında pansiyonumuza gidip uykuya dalıyoruz .
Uykusuzluğa rağmen burada bulunmaktan inanılmaz bir doğal güzellik içinde olduğumuzdan hiç pişman değiliz ,Çandarlıya bir kaç km. uzaklıktaki Dikili yolunda kaldığımız yerden bu gün ayrılıyoruz .
Aslında buraya ilk görüşte aşık olup gelmiştik , fakat hava çok sıcaktı ve klima olmadığından uyumakta zorlandık . Yarın odaların tavanlarına pervane takılacak olsa da bu durumda 1 gün daha pervanesiz kalmamız gerekir ki hava yine çok sıcak ve bu gece yine uyuyamayız.
Bu nedenle ayrılsakta bu cennet koya kesinlikle tekrar geleceğiz. Sabah kişi başı 7,5 TL 'ye sınırsız çaylı sabah kahvaltımızı yapıyor ve son bir kez daha bu eşsiz denizde yüzüp aklımız burada kalarak ayrılıyoruz . Bir kaç km. sonra geldiğimiz Denizköyün doğal güzelliği karşısında ne yapacağımızı şaşırıyoruz .
Çünkü aşık olduğumuz bir koydan yeni ayrılmışken Denizköyde yine olağanüstü bir güzellikle karşı karşıyayız . Burasının bize güzel gelmesinin nedeni sanırım sakinliği , oysa plaj hiçte tenha sayılmaz .Önce yüzüyor , sonra pansiyon fiyatlarını soruyoruz .
Burada oda kahvaltı kişibaşı gecelik fiyatlar 30 - 40 TL seviyesinde . Yola çıktığımızdan beri yalnızca birkaç km. değil 50 - 60 km gelmiş olsak kesin burada kalırdık .
Öğlen yemeğinde balık ekmek ve midye tava yiyip Denizköyden ayrılıyoruz . Biraz yol aldıktan sonra Hayıtlıya gelince bu kadarıda olmaz diyoruz .
2 gündür doğal güzelliklerden sarhoş olmuş durumdayız . Burada fazla kalmayacağımızdan Disco da bir arkadaşa bakıp çıkacaz der gibi parkçıya plaja bir bakıp çıkacaz diyoruz .
Aslında plaj olağanüstü güzellikte ve millet mangal falan yapıyor ,bizse cimriliğimize gelip 10 -15 dakika kalıp denize girmek için park parası ödemek istemiyoruz ve plaja bakıp ayrılıyoruz . Bir süre sonra geldiğimiz Bademli - Kalem Adasında bu kadar doğal güzellik fazla geliyor ve birilerinin bizimle dalga geçtiğini düşünmeye başlıyoruz .
Bu duyguyu daha önce Hırvatistanda Plitvice , Sibenikte ve Karadağ - Montenegro genelinde yaşamıştık . Doğal güzellikler çok fazla olunca insan nereye bakacağını , ne yapacağını şaşırıyor .Kalem adasındaki otele günlük geçiş yapılabiliyor fakat bizim çok süremiz yok .
Bu oteli balayına çıkmak isteyenlere tavsiye ederim . Dar bir yoldan malikanelerin arasından geçip adanın karşısındaki plaja çıkıyor ve hemen eşyalarımızı sahile bırakıp denize koşuyoruz .
Burada şu an biz , bir aile ve bir çiftten başkası görünmüyor . Ayrılırken kendimizi çok sayıda yumruk yemiş doğal güzelliklerden dolayı her an nakavt olabilecek bir boksör gibi hissediyoruz . Bir süre sonra Dikiliye geliyoruz .
Dikili bize güzel plajları olan büyük bir yer izlenimi veriyor . Tatil açısından yazlıklar ağırlıkta, baştan sona geziyor ve yalnızca bir kaç tane pansiyon görüyor ,
bayağı dolaştıktan sonra sahilde otel görünümlü bir pansiyonda oda kahvaltı kişi başı 50 TL 'ye kalıyoruz . Gecelik 70 - 80 TL 'ye çıkarsanız ilçede oldukça güzel otellerde bulunmakta . Bir süredir çok sakin ortamlarda bulunduğumuzdan burası bize bir şehir gibi geliyor . Aslında keşke benim yaşadığım şehirde böyle olsa . Çünkü Dikili hem tatil beldesine hemde şehire benziyor. Karnımız acıktı , yemek yiyip piyasa caddesine yöneliyoruz .
Burada güneşin batışı çok güzel görünüyor . Hava karardıkça ortam yavaş yavaş kalabalıklaşıyor , yemek yiyen insanlar yürüyüş yapıyor , cafelerde oturuyor , tezgah ve vitrinlere bakıyorlar .
Bu gün Çandarlıdan bu yana doğal güzellikler bizi şaşkına çevirdi , oldukça da yorulduk , güzel bir dondurma yiyor sonrasında pansiyonumuza gidip uykuya dalıyoruz .
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)