Sahildeki tarihi sokaklarda dolaşırken gördüğüm hostelin 2 kişi için gecelik fiyatı 65 TL idi .
Hostel Girne Limanına çok yakındı .
Girnenin tarihi sokakları diğer medeni ülkelerdeki gibi iyi bir şekilde korunmuş , evler yıkılıp görüntü kirliliği yaratacak şekilde yüksek binalar yapılmamış , şehrin orijinal dokusu değişmemişti .
Şehrin bu hali turistik olarak etkileyiciydi .
Ara sokaklardan tekrar sahile inip limanda ilerledim , şehir henüz uyanmamış yollar tenhaydı . Biraz ilerideki kaleye doğru yürüdüm .
Girne kalesi M.S: 7. yy. 'da Bizanslılarca yapılmış , 1571 yılında Kıbrıs 'ın Türklerce fethi sırasında kale savaş olmadan teslim olmuş . Kalenin yeni yapılmış gibi tüm heybetiyle görüntüsü çok etkileyiciydi .
Bu kısa Kıbrıs tatilimizde ne yazıkki içini gezemeyeceğiz . Surların arkasından sahil tarafına dönünce sahilde balık tutanlarla karşılaştım .Henüz yeni gelmişlerdi , Kıbrısta hangi balıkların bulunduğunu sorduğumda söyledikleri balıkların ismini hiç duymadığımı farkettim .
Yarın Kıbrıslı bir arkadaşımızla balık yemeye gideceğiz . Ona daha detaylı sorarım . Kaleden sonra karşısındaki mendireğe doğru yöneldim .
Girne limanını azgın açık deniz dalgalarından koruyan bu mendirek şehir için çok önemliydi . Limanın içindeki ve dışındaki denizin görüntüleri çok farklıydı .
Kahvaltı için otele dönerken Sokak Hayvanlarını Besleme Noktası ile karşılaştım . Sıcak bir iklime sahip olan Kıbrısta Girne belediyesinin sokak hayvanları için yaptığı bu iyilik önemliydi .
Kahvaltı sonrası şehir merkezine gidip otobüsle Magosaya gideceğiz .Girnede deniz oldukça dalgalı ,
bakalım Magosada yüzebilme şansımız olacak mı ?
Girne şehir merkezindeki Magosa minibüslerinin çalıştığı caddeye çıkıyor , 60 km. uzaklıktaki Magosaya gitmek için 12 TL 'ye gidiş dönüş bilet alıyoruz. Bu yolculuğu daha küçük minibüsle yapmak isterseniz 14 TL ödemeniz gerekiyor .Girne başkent Lefkoşeye ise 20 km. uzaklıkta bulunuyor . Kıbrısta trafik ingiliz sistemi olduğu için araçlar Türkiyeye göre ters yönde ilerliyor .
Yaklaşık bir saatlik yolculuktan sonra Beşparmak dağlarını aşarak
Magosaya ulaşıyoruz .
Minibüsten inince kaleye doğru ilerleyip kalekapısından içeriye giriyor ,
çarşının içinden geçerek
tarihi bölgeye ulaşıyor ,
Ünlü Türk şairi ve yazarı Namık Kemal 'in ''Vatan Yahut Silistre '' isimli oyunu oynadıktan 4 gün sonra 9 Nisan 1873 'te sürüldüğü Kıbrıstaki zindanının bulunduğu bölgeyi geziyor ,
1312 yılında St. Nicholas katedrali olarak inşa edilen ,1571 yılında camiye çevrilen muhteşem yapıyı izliyor , sonrasında surların üzerinden Magosa Limanını ve şehre bakıyoruz.
Yukarıdaki resimdeki caddenin köşesindeki ünlü Petek pastanesine uğruyor ve dinleniyoruz .
Menüde yer alan Sumada dikkatimizi çekiyor , ne olduğunu soruyoruz. Garson Sumada 'nı acıbadem konsantresi olduğunu , yazın soğuk kışın ise sıcak olarak suya karıştırılıp içildiğini söylüyor . Biz sıcak Sumada içiyor ve çok beğeniyoruz , Türkiyeye götürmek üzere bir marketten satın alıyoruz .
Petek pastanesinden ayrılıp yürüyerek Palm Beach otelinin bulunduğu yere doğru ilerliyoruz .Yol üstünde dalgalı bir deniz eşliğinde güzel manzaralar seyrediyor , balık tutanları izliyoruz .
Mesafe 2 - 3 km. uzaklıkta olduğundan biraz dinleniyoruz . Hiç kalmamış olsamda Palm Beach oteli bana hep sıcak gelmiş ve Kıbrıstaki oteller içinde favorilerim arasında yer almıştır .
Otelin önündeki kumsaldaki kumun kalitesi ise eşsiz olup , Mısırdan getirildiğinden bahsedilmektedir .
Magosanın hemen yanında yer alan Maraş bölgesi 1974 Kıbrıs Barış Harekatında alınmış çok sayıda otelin bulunduğu bir yer olup otellerin yabancılara ait olması nedeniyle yerleşime kapalı bulunmaktadır .
Magosadan Girneye dönmek için tekrar taksiyle meydana gelip ,
minibüse biniyoruz.
Girneye dönünce otelimizde akşam yemeği sonrası dışarı çıkıyor , ılık bir kış akşamında sahilde dolaşıyoruz , deniz hala oldukça dalgalı görünsede rüzgar esmiyor , böylece üşümüyoruz .
Sahildeki cafelerden birisinde oturup Kıbrısın etkileyici güzelliklerini konuşuyoruz .
Sabah arkadaşlarımızla buluşup Beşparmak dağlarına doğru yola çıkıyoruz .
Dağ çok dik yamaçlı olsa da arkadaşlarımız yeni açılan yolla tırmanmanın oldukça kolaylaştığını söylüyor . Kuzey Kıbrısla ilgili çok yeşillik olmadığı şeklinde bir düşünce olsa da dağa tırmandıkça sık ağaçlı ormanların içinde kaybolmaya başlıyor ,
bir cafede durarak enfes manzaraya karşı kahvelerimizi yudumluyoruz .
Yol üzerinde avcılarla ,
jeep safariye çıkmış turistlerle karşılaşıyoruz .
Daha sonra dağda bir tankla karşılaşıyor ve bu tankın Kıbrıs Barış Harekatı sırasında buraya tırmandığını öğreniyor , o dönemde burada doğru dürüst bir yol olmadığından tankın nasıl geldiğini öğrenince hayranlığımızı gizleyemiyoruz .
Bir süre sonra tepeden aşağıya bakınca uçsuz bucaksızmış gibi görünen Beşparmak dağlarıyla Lefkoşa arasındaki ovayı kuşbakışı izliyoruz . Bu ovaya Kıbrıs Barış harekatında 20 Temmuz 1974 tarihinden itibaren Türk askerlerinin paraşütle inişi gerçekleşmiş . Burası Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin en verimli ovası .
Beşparmak dağlarında eşsiz manzaraları izleyerek bir süre daha gittikten sonra MS. 10. yüzyılda yapılan St. Hilarion Kalesine ulaşıyor ,
bu dağa heybetli bir kalenin nasıl yapıldığını anlamaya çalışıyoruz .
Daha sonra eşsiz manzaralar eşliğinde girneye doğru aşağıya iniyoruz .
Girneye gelince arkadaşlarımıza teşekkür ederek ayrılıyor ve birlikte yemeğe gideceğimiz arkadaşlarımızla buluşuyoruz .
Yemeğe gittiğimiz balık restoranı Girneye yakın hafif bir tepede yer alıyor . Yeri merkezi olmadığından buraya kim gelir diye düşünsekte Kıbrıslıların bildiği bir yer , oldukça kalabalık , deniz ürünlerini güzel yapıyorlar .
Sofraya önce meze çeşitleri geliyor . Mezeler arasında değişik bir peynir , humus , zeytinyağlı yoğurt , limonlu yağlı phaşlanmış patates , salatalık turşusu , mevsim salatası bulunuyor .
Daha sonra ahtapot salatası ,
yağda kızarmış soslu karides ,
ana yemek olarak barbun ve lagos balığı yiyoruz .
Meyva tabağı ile yemeğimizi tamamlıyoruz . Meyve tabağında bulunan pembemsi bir meyva dikkatimizi çekiyor . Domates görünümlü bu meyva hafif tatlı ve güzeldi .
Uçağımızın hareketine fazla süre kalmadığından havaalanına doğru yola çıkıyor , trafik olmadığından Ercan havaalanına erken ulaşıp , freeshop 'u geziyoruz . Haftasonumuzu geçirdiğimiz Kıbrıs tatili bize sanki daha uzun geldi , çok yere uğradık . Tekrar gelmek hayaliyle Güzel Kıbrıstan ayrılıyoruz .
Bir sonraki Datça 'nın Koylarını Gezeceğimiz Tatilimizi Buradan Okuyabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder