Sabah erkenden sahil yolundan Selanik'e gitmek üzere yola çıkıyoruz.Yola çıkarken pansiyoncu amca bizi görünce ''bekleyin'' diyor ve bize küçük bir şişe Uzo hediye ediyor.
Alexandroupoli'den Selaniğe gitmek için ayrıca güzel bir otoban'da bulunuyor.Fakat sahil yolu üzerinde çok sayıda plaj ve küçük kasabalar olduğundan vaktiniz varsa bu yol daha güzel.Kavala'ya vardığımızda şehir trafiğine girmemek için şehrin bitimindeki yoldan giriş yapıp
bir kaç yüz metre ileride ki plaja gidiyoruz.Bu arada Kavala'nın karşısındaki Thassos adasına gitmek isterseniz Keramoti veya Kavala'dan kalkan feribotla ulaşabilir, Thassos Adası tatilimizi buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.Şehrin çıkışındaki çok büyük halk plajının bir de halk kafesi bulunuyor.Önce denize giriyor sonrasında kafeden kahve alıp denize karşı oturuyoruz.
Bölgede bir kaç cafe daha bulunuyor.Kavala'dan ayrılıp bir başka plaja geliyoruz.
Fakat orada durmuyor , bir sonrakine geçiyoruz.Burada artık beach'ler başlıyor.Yunanistan'ın pek çok yeri gibi bu bölgede de beach'lerde şezlong - şemsiye için ücret talep edilmiyor.Sizden beklenen ise ya bir kahve içmeniz veya başka şeyler yemeniz.Siparişinizin yüksek rakamlı bir hesaba dönüşmesi gerekmiyor.
Deniz sonrası bir şeyler yiyip buradan da ayrılıyoruz. Yol üzerinde çok sayıda plaj olduğundan bazılarında durup bazılarını pas geçiyoruz.
Bu yol üzerindeki en büyük yerleşim yeri Stavros, burada plaj yanısıra çok sayıda otel,pansiyon cafe bar ,restoran bulunuyor.
Burada durup dondurma yiyor ve devam ediyoruz. Selanik'e gitmek için otobana çıkmadan önceki son plajda da durup denize giriyor,
bir şeyler içip yola devam ediyoruz.Artık otobana çıkmak dışı alternatifimiz kalmadığından otoban üzerinden gidiyoruz.Yine isterseniz buradan Halkidiki 'ye de gidebilirsiniz.Şehir girişindeki otelimize yerleşip
akşam yemeği için dışarı çıkıyor esnafa sorup önerdikleri bir tavernayı tercih ediyoruz.Hava sıcak olduğundan fazla bir şey sipariş etmeyi düşünmüyor,
hafif bir şeyler atıştırdıktan sonra otelimize gidip uyuyoruz.
Roma Antakya Rio MALI Tokyo Gökçeada Budva AVRUPA Kho Samui KEŞFEDİLMEMİŞ YERLER Santiago G.AMERİKA Amsterdam Londra NEPAL Hopa Moskova AVUSTRAlYA Pekin K.AMERIKA Kars NewYork Rodos Bali KEŞFEDİLMEMİŞ TATİLLER Melbourne AFRIKA Katmandu Santiago HINDISTAN Maca Pichu Sao Paulo Izmir Utrecht St.Petersburg Antalya Shangai Baku Askabat Caracas Lima Split Montreal Artvin Budapeste Bruksel Nairobi KUBA San Diego Sidney
Kavala etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kavala etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Haftasonu Yunanistan 'ın Thassos Adasına Tatiline Gidiyoruz
Bu hafta arkadaşlarımızdan adını son dönemde çok duyduğumuz Yunanistan 'ın Thassos adasına gitmeye karar verince 155 TL ' ye gidiş dönüş otobüs biletlerimizi alıp Esenler Otogarına doğru yola çıktık. Bu otogar 'a uzun süredir gelmemiştim , ilk dikkatimi çeken ayaküstü yenen yemeklerin fiyatlarının boğazda yemek yemekten pek farklı olmadığı oldu.
Akşam trafiği yüzünden İstanbul 'dan çıkışımız biraz uzasa da bir mola dahil yaklaşık 4 saat sonra İpsala sınır kapısına ulaşıyoruz. Burada otobüsün x ray cihazına gireceği söyleniyor ve valizlerimiz otobüsten indiriliyor,
arkasından elektrikler kesiliyor.. Karanlıkta göz gözü görmüyor .Yaz günü olmasına rağmen hava oldukça serin , kıyafetlerimiz yazlık olduğundan üşüyoruz. Jeneratörü bulunmayan gümrük kapısında bekleyişimiz uzayınca cep telefonu ışıklarından faydalanarak kapalı üstü kapalı bir yer bulup soğuktan korunmaya çalışıyoruz. 1,5 saatlik bekleyişten sonra elektrik geliyor ,otobüsümüz geliyor ve Kavala 'ya doğru yolumuza devam ediyoruz. Sabah saat 6 civarında Kavala ' ya ulaşıyoruz.
Sahile göz attıktan sonra ara sokakların birinde gördüğümüz fırından 4,5 Euro 'ya pohaça ve sandviçler alıyoruz.
Kurabiyesi ile ünlü olan Kavala 'nın bence börek ve pohaçaları daha güzel. O kadar ki bu güne kadar yediğim en lezzetli hamur ürünleri arasına girebileceğini söyleyebilirim ve hepsi oldukça ucuz .
Alışveriş paketimizin üzerinde bizim almadığımız bir börek görünce biz bunu istememiştik diyince , gift ,gift diyorlar ve hediyeleri olduğunu öğrenince teşekkür edip kahvaltı edebileceğimiz bir cafe arıyoruz. Otobüste birlikte geldiğimiz , gece gümtrükte elektrikler kesilince aynı kaderi paylaşırken tanıştığımız turist gurubunu görünce '' Bunlar buraları bilir '' diye düşünerek oturdukları cafe 'ye giriyoruz.Cafe 'de bizim içtiğimiz siyah çay bulunuyor fakat fiyatı 2 Euro .Çay eşliğinde kahvaltımızı yapıp saat 09:00 feribotuna bilet almak için limana doğru ilerliyoruz.
Bizdeki arabalı vapurlara benzeyen feribot 'da
en çok dikkatimizi çeken şey ise engellilere verilen önem oluyor. Onların gemide üst kata çıkabilmesi için özel bir asansör var.
1 saat 20 dakikalık yolculuktan sonra Thassos 'da Prinou limanına ulaşıyoruz.
Gemideyken bizim otobüs grubunun rehberine nerede kalabileceğimizi sorduğumuzda bir kaç yer tarifi yapmıştı , fakat onlar dolu görünüyor. Bir kaç yere baktıktan sonra denize sıfır ,balkonundan deniz manzaralı , klimalı , sahibi oldukça iyi derecede İngilizce kunuşabilen gecelik 35 Euro oda fiyatı veren Prinos otele yerleşiyoruz.
Eşyalarımızı bırakıp rent a car 'cıları araştırıyoruz. Çünkü ada' da 92 km 'lik araç yolu ve 65 plaj bulunuyor. Bir rent a car firması günlük 35 Euro araç fiyatı verse de uyanık 1,5 gün için 2 günlük fiyat istiyor. Diğer biri ile günlük full kaskolu günlük 43 Euro 'ya 2 gün için Hyundai Atos için anlaşıyor ve aracımızı alıp adayı keşfetmeye başlıyoruz.İlk olarak 1 km. uzaklıkta bir tesis görünce kapısına doğru ilerliyor , kimse durdurmayınca içeriye giriyoruz. Burası orman içinde bir camping. Çam kokuları arasında çadırların arasından geçiyor , sahilini beğenince denize giriyoruz.
Ada 'da tüm sahiller kumsal ve kumu neredeyse Kleopatra adası kumu kaliteisnde. Camping tertemiz ve çok iyi düzenlenmiş . Cafe 'si çamaşırhanesi , duşları ,mutfağı , çamaşırhanesi ,giyinme kabinleri gibi olanaklarla entegre bir yer görünümünde.Oradan ayrılıp bugün adanın sol tarafına gitmeye karar veriyoruz. 5 - 6 km. sonra geldiğimiz plajı beğenince yemeği sahildeki Gorgona Aile restoranında yemeye karar veriyoruz.
Burada güzel bir plaj bulunuyor.
Biz Türkçe konuşunca garson yanımıza geliyor , ben İngilizce bir şeyler söyleyince Türkçe olarak ''Ben İngilizce bilmiyorum, Türkçe söyle diyor , Ben de yurtdışında kimi görse İngilizce konuşan birisi olarak yurt dışında herkesin İngilizce bilmediğinin veya bilmek zorunda olmadığının farkına varıyorum.Bu işletme 'de garsonlar saygılı faka sıcakkanlı patronu ise nedense bize çok güven verici geldi.Yemek olarak Şarap sosunda pişmiş Izgara Ahtapot ,
Domates sosunda pişirilmiş karides ,
sarmısaklı patates siparişi verdik ,
bize tulumba tatlısı ikram ettiler .
Bu ziyafet için 2 kadeh sofra şarabı ve bahşiş dahil 23,5 Euro ödedik.Yüzdükten sonra tekrar yola çıkıp bir kaç km. ilerideki başka bir plajda da yüzüyoruz.
Küçücük Ada da 65 tane birbirinden güzel plaj olunca sürekli bir plaj da durup yüzmek istiyorsunuz.
Daha sonra bizdeki beach 'ler görünümlü bir yere biraz da çekinerek giriyoruz .
Çünkü biz çok yeri gezmek istediğimizden bir yerde şezlong 'a yatıp gün boyu orada kalmayı düşünmüyoruz.Adada ki tüm şezlog 'lu yerler veya beach 'ler gibi burada da girişin ücretsiz olduğunu farkediyoruz. Yalnızca İçtiğiniz , yediğiniz şeyin parasını ödüyorsunuz. 1,5 Euro 'ya expresso 'da içseniz yüksek hesap ödeseniz de beach 'den aynı şartlar da yararlanabiliyorsunuz
Oradan ayrılıp feribotların yanaştığı bir diğer liman olan Thassos kasabasına geliyoruz.
Thasssos 'da şöyle bir gezelim , bir yerde kahve içelim derken aniden sert bir rüzgar çıkınca arabaya binip geriye doğru Tarsanas Beach 'e gelip kahveyi burada içelim diyoruz.
Önce ortamı anlamak için beach 'in şık cafe 'sinde oturuyoruz , sonra greek coffee siparişi verip şezlonglara geçiyoruz. Greek Coffee olarak adlandırılan Yunan kahvesini önce Yunan baklavası gibi sıradan bir şey sanıyoruz. Fakat kızgın basınçlı suyla yarım dakikada hazırlanan bu kahve bizimkinden hafif , fena da sayılmazdı .
Bu güzel plajda denize girdikten sonra otele dönüyoruz. Otel sahibi kibar bayan 'a akşam nerede yemek yiyelim deyince babamın bir arkadaşının 5 km kadar uzakta bir sahil restoranı var ve oldukça güzel , isterseniz tepedeki Kazaviti köyünde et 'de yiyebilirsiniz deyince sahildeki balık restoranına gitmeye karar veriyoruz. Otelci bayan konuşması ağırlığı ve ses tonuyla bize güven veriyor. Kaldığımız süre boyunca bize ne önerdiyse memnun kaldık ve kendisine ''Sen söylüyorsan kesin oraya gideriz '' dedik.. Öğleyin geç ve çok yemek yediğimizden Rahoni 'de güzel bir koyda bulunan Glifoneri restaurant 'da olabildiğince hafif mezeler yemeye karar veriyoruz.
Burası tipik bir Yunan Tavernasıydı.
Masaya önce Yerel Yunan birası Mythos eşliğinde kekikli sarmısaklı ekmek geliyor ,
değişik bir salata
ve mezelerden sonra sardalya ızgara siparişi veriyoruz.
Burası anayoldan dikkat çeken bir noktada olmasa da bilenlerin geldiğini farkettik. Rum müziği eşliğinde yemek yediğimiz bu tavernada gelen hesap ise bahşiş dahil 19,5 Euro idi..
Dönüşte Prinos 'daki otelimizin yanındaki pastanede oturup Marmaris Selimiye deki pastanede benzeri, bence daha güzeli yapılan Rodos tatlısı gibi bir tatlıyı kahve eşliğinde yiyor ,
otele gidip uyuyoruz.
Akşam trafiği yüzünden İstanbul 'dan çıkışımız biraz uzasa da bir mola dahil yaklaşık 4 saat sonra İpsala sınır kapısına ulaşıyoruz. Burada otobüsün x ray cihazına gireceği söyleniyor ve valizlerimiz otobüsten indiriliyor,
arkasından elektrikler kesiliyor.. Karanlıkta göz gözü görmüyor .Yaz günü olmasına rağmen hava oldukça serin , kıyafetlerimiz yazlık olduğundan üşüyoruz. Jeneratörü bulunmayan gümrük kapısında bekleyişimiz uzayınca cep telefonu ışıklarından faydalanarak kapalı üstü kapalı bir yer bulup soğuktan korunmaya çalışıyoruz. 1,5 saatlik bekleyişten sonra elektrik geliyor ,otobüsümüz geliyor ve Kavala 'ya doğru yolumuza devam ediyoruz. Sabah saat 6 civarında Kavala ' ya ulaşıyoruz.
Sahile göz attıktan sonra ara sokakların birinde gördüğümüz fırından 4,5 Euro 'ya pohaça ve sandviçler alıyoruz.
Kurabiyesi ile ünlü olan Kavala 'nın bence börek ve pohaçaları daha güzel. O kadar ki bu güne kadar yediğim en lezzetli hamur ürünleri arasına girebileceğini söyleyebilirim ve hepsi oldukça ucuz .
Alışveriş paketimizin üzerinde bizim almadığımız bir börek görünce biz bunu istememiştik diyince , gift ,gift diyorlar ve hediyeleri olduğunu öğrenince teşekkür edip kahvaltı edebileceğimiz bir cafe arıyoruz. Otobüste birlikte geldiğimiz , gece gümtrükte elektrikler kesilince aynı kaderi paylaşırken tanıştığımız turist gurubunu görünce '' Bunlar buraları bilir '' diye düşünerek oturdukları cafe 'ye giriyoruz.Cafe 'de bizim içtiğimiz siyah çay bulunuyor fakat fiyatı 2 Euro .Çay eşliğinde kahvaltımızı yapıp saat 09:00 feribotuna bilet almak için limana doğru ilerliyoruz.
Bizdeki arabalı vapurlara benzeyen feribot 'da
en çok dikkatimizi çeken şey ise engellilere verilen önem oluyor. Onların gemide üst kata çıkabilmesi için özel bir asansör var.
1 saat 20 dakikalık yolculuktan sonra Thassos 'da Prinou limanına ulaşıyoruz.
Gemideyken bizim otobüs grubunun rehberine nerede kalabileceğimizi sorduğumuzda bir kaç yer tarifi yapmıştı , fakat onlar dolu görünüyor. Bir kaç yere baktıktan sonra denize sıfır ,balkonundan deniz manzaralı , klimalı , sahibi oldukça iyi derecede İngilizce kunuşabilen gecelik 35 Euro oda fiyatı veren Prinos otele yerleşiyoruz.
Eşyalarımızı bırakıp rent a car 'cıları araştırıyoruz. Çünkü ada' da 92 km 'lik araç yolu ve 65 plaj bulunuyor. Bir rent a car firması günlük 35 Euro araç fiyatı verse de uyanık 1,5 gün için 2 günlük fiyat istiyor. Diğer biri ile günlük full kaskolu günlük 43 Euro 'ya 2 gün için Hyundai Atos için anlaşıyor ve aracımızı alıp adayı keşfetmeye başlıyoruz.İlk olarak 1 km. uzaklıkta bir tesis görünce kapısına doğru ilerliyor , kimse durdurmayınca içeriye giriyoruz. Burası orman içinde bir camping. Çam kokuları arasında çadırların arasından geçiyor , sahilini beğenince denize giriyoruz.
Ada 'da tüm sahiller kumsal ve kumu neredeyse Kleopatra adası kumu kaliteisnde. Camping tertemiz ve çok iyi düzenlenmiş . Cafe 'si çamaşırhanesi , duşları ,mutfağı , çamaşırhanesi ,giyinme kabinleri gibi olanaklarla entegre bir yer görünümünde.Oradan ayrılıp bugün adanın sol tarafına gitmeye karar veriyoruz. 5 - 6 km. sonra geldiğimiz plajı beğenince yemeği sahildeki Gorgona Aile restoranında yemeye karar veriyoruz.
Burada güzel bir plaj bulunuyor.
Biz Türkçe konuşunca garson yanımıza geliyor , ben İngilizce bir şeyler söyleyince Türkçe olarak ''Ben İngilizce bilmiyorum, Türkçe söyle diyor , Ben de yurtdışında kimi görse İngilizce konuşan birisi olarak yurt dışında herkesin İngilizce bilmediğinin veya bilmek zorunda olmadığının farkına varıyorum.Bu işletme 'de garsonlar saygılı faka sıcakkanlı patronu ise nedense bize çok güven verici geldi.Yemek olarak Şarap sosunda pişmiş Izgara Ahtapot ,
Domates sosunda pişirilmiş karides ,
sarmısaklı patates siparişi verdik ,
bize tulumba tatlısı ikram ettiler .
Bu ziyafet için 2 kadeh sofra şarabı ve bahşiş dahil 23,5 Euro ödedik.Yüzdükten sonra tekrar yola çıkıp bir kaç km. ilerideki başka bir plajda da yüzüyoruz.
Küçücük Ada da 65 tane birbirinden güzel plaj olunca sürekli bir plaj da durup yüzmek istiyorsunuz.
Daha sonra bizdeki beach 'ler görünümlü bir yere biraz da çekinerek giriyoruz .
Çünkü biz çok yeri gezmek istediğimizden bir yerde şezlong 'a yatıp gün boyu orada kalmayı düşünmüyoruz.Adada ki tüm şezlog 'lu yerler veya beach 'ler gibi burada da girişin ücretsiz olduğunu farkediyoruz. Yalnızca İçtiğiniz , yediğiniz şeyin parasını ödüyorsunuz. 1,5 Euro 'ya expresso 'da içseniz yüksek hesap ödeseniz de beach 'den aynı şartlar da yararlanabiliyorsunuz
Oradan ayrılıp feribotların yanaştığı bir diğer liman olan Thassos kasabasına geliyoruz.
Thasssos 'da şöyle bir gezelim , bir yerde kahve içelim derken aniden sert bir rüzgar çıkınca arabaya binip geriye doğru Tarsanas Beach 'e gelip kahveyi burada içelim diyoruz.
Önce ortamı anlamak için beach 'in şık cafe 'sinde oturuyoruz , sonra greek coffee siparişi verip şezlonglara geçiyoruz. Greek Coffee olarak adlandırılan Yunan kahvesini önce Yunan baklavası gibi sıradan bir şey sanıyoruz. Fakat kızgın basınçlı suyla yarım dakikada hazırlanan bu kahve bizimkinden hafif , fena da sayılmazdı .
Bu güzel plajda denize girdikten sonra otele dönüyoruz. Otel sahibi kibar bayan 'a akşam nerede yemek yiyelim deyince babamın bir arkadaşının 5 km kadar uzakta bir sahil restoranı var ve oldukça güzel , isterseniz tepedeki Kazaviti köyünde et 'de yiyebilirsiniz deyince sahildeki balık restoranına gitmeye karar veriyoruz. Otelci bayan konuşması ağırlığı ve ses tonuyla bize güven veriyor. Kaldığımız süre boyunca bize ne önerdiyse memnun kaldık ve kendisine ''Sen söylüyorsan kesin oraya gideriz '' dedik.. Öğleyin geç ve çok yemek yediğimizden Rahoni 'de güzel bir koyda bulunan Glifoneri restaurant 'da olabildiğince hafif mezeler yemeye karar veriyoruz.
Burası tipik bir Yunan Tavernasıydı.
Masaya önce Yerel Yunan birası Mythos eşliğinde kekikli sarmısaklı ekmek geliyor ,
değişik bir salata
ve mezelerden sonra sardalya ızgara siparişi veriyoruz.
Burası anayoldan dikkat çeken bir noktada olmasa da bilenlerin geldiğini farkettik. Rum müziği eşliğinde yemek yediğimiz bu tavernada gelen hesap ise bahşiş dahil 19,5 Euro idi..
Dönüşte Prinos 'daki otelimizin yanındaki pastanede oturup Marmaris Selimiye deki pastanede benzeri, bence daha güzeli yapılan Rodos tatlısı gibi bir tatlıyı kahve eşliğinde yiyor ,
otele gidip uyuyoruz.
Bugün Thassos Adasında Denize Girip Akşamüstü Ayrılacağız
Sabah erken kalkıp sahilde dolaşıyor,
denize giriyoruz.
Daha sonra otelimizin işletmecisi bayanın önerdiği Kazaviti 'ye gidiyoruz. Et yemekleriyle tanınan Kazaviti 'ye sabah geldiğimizde in cin top oynuyor .
Kahvaltıyı burada yapmayı düşünsek de kahvaltı veren bir yer görünmüyor. Karşılaştığımız ilginç bir şey ise meydan 'da yerleri süpüren siyah t - shirt lü gencin üzerinde Beşiktaş Çarşı grubu 'nun logosu olmasıydı . Çocuğun resmini çekerken döndüğü için logosu fotoğrafta çıkmadı.
Çocuğa Çarşı t_shirt 'ünü nereden aldığını sormasam da selamlaştık ve Kazaviti 'den ayrılarak ilk geldiğimiz gün öğle yemeği yediğimiz Prinou 'ya bir kaç km. uzaklıktaki sahildeki Gorgona Aile Lokantasına gidiyoruz.
Restoran 'a geldiğimiz de sıcak kanlı işletmeciye kahvaltı etmek istediğimizi söyledik. Aslında buralarda Türk kahvaltısı olsa iyi olacak fakat maalesef bulunmuyor. İşletmeci bize sempatik bir şekilde şimdi size çay ,
feta cheese (beyaz peynir ) ,salatalık, domates,
yumurta getireyim diyor .
Biz zeytinde isteriz deyince tabi ki .diyerek güzel sunumlu servise başlıyor. Kahvaltı için 12 Euro ödüyoruz. Daha sonra dün akşam yemek yediğimiz plaja gidiyor fakat denizi çok dalgalı görünce
oradan ayrılıp başka bir plaja geçiyoruz. Plaj 'da kahve içip yüzüyor ,
sonra ayrılıp Prinou 'ya dönüyoruz.Ne yapalım derken yürüyerek ilk gün çok beğendiğimiz Camping of Prinos 'un plajına geçiyoruz. Burası ince kumdan oluşan kumsalıyla tropik adaları andırıyor. Sahildeki cafe de oturup bir şeyler yiyor ,
sonrasında denize girip yüzüyoruz. Kavala 'ya dönüş saatimiz yaklaştığından Prinos 'a dönünce bir pastane 'de oturup bizde de yapılan Şambaba tatlısından yiyor
ve feribota 'a gidiyoruz.
1 saat 20 dakikalık yolculuktan sı-onra Kavala 'ya ulaşıyor ,
eski şehre bakıyor,
sahilde dolaşıyor ,
Kavala kurabiyesi almak için bir pastane 'ye giriyoruz. Pastanelerde Türkçe yazılar dikkat çekiyor. Kavala 'da çoğu yerde kredi kartı geçmiyor , biz de de fazla nakit olmadığından biraz Kavala kurabiyesi alıp ,
temiz ve ucuz bir fast food 'cuya gidip yemek yiyor, sonra sahilde ki cafelerden birinde oturuyor ,
kahve ve buzlu kahve içiyor ,
çikolatalı waffle yiyoruz.
Daha sonra otobüsümüze binerek İstanbul 'a dönüyoruz.
Thassos adasıyla ilgili aklınıza gelen soruları buradan sorabilirsiniz.
denize giriyoruz.
Daha sonra otelimizin işletmecisi bayanın önerdiği Kazaviti 'ye gidiyoruz. Et yemekleriyle tanınan Kazaviti 'ye sabah geldiğimizde in cin top oynuyor .
Kahvaltıyı burada yapmayı düşünsek de kahvaltı veren bir yer görünmüyor. Karşılaştığımız ilginç bir şey ise meydan 'da yerleri süpüren siyah t - shirt lü gencin üzerinde Beşiktaş Çarşı grubu 'nun logosu olmasıydı . Çocuğun resmini çekerken döndüğü için logosu fotoğrafta çıkmadı.
Çocuğa Çarşı t_shirt 'ünü nereden aldığını sormasam da selamlaştık ve Kazaviti 'den ayrılarak ilk geldiğimiz gün öğle yemeği yediğimiz Prinou 'ya bir kaç km. uzaklıktaki sahildeki Gorgona Aile Lokantasına gidiyoruz.
Restoran 'a geldiğimiz de sıcak kanlı işletmeciye kahvaltı etmek istediğimizi söyledik. Aslında buralarda Türk kahvaltısı olsa iyi olacak fakat maalesef bulunmuyor. İşletmeci bize sempatik bir şekilde şimdi size çay ,
feta cheese (beyaz peynir ) ,salatalık, domates,
yumurta getireyim diyor .
Biz zeytinde isteriz deyince tabi ki .diyerek güzel sunumlu servise başlıyor. Kahvaltı için 12 Euro ödüyoruz. Daha sonra dün akşam yemek yediğimiz plaja gidiyor fakat denizi çok dalgalı görünce
oradan ayrılıp başka bir plaja geçiyoruz. Plaj 'da kahve içip yüzüyor ,
sonra ayrılıp Prinou 'ya dönüyoruz.Ne yapalım derken yürüyerek ilk gün çok beğendiğimiz Camping of Prinos 'un plajına geçiyoruz. Burası ince kumdan oluşan kumsalıyla tropik adaları andırıyor. Sahildeki cafe de oturup bir şeyler yiyor ,
sonrasında denize girip yüzüyoruz. Kavala 'ya dönüş saatimiz yaklaştığından Prinos 'a dönünce bir pastane 'de oturup bizde de yapılan Şambaba tatlısından yiyor
ve feribota 'a gidiyoruz.
1 saat 20 dakikalık yolculuktan sı-onra Kavala 'ya ulaşıyor ,
eski şehre bakıyor,
sahilde dolaşıyor ,
Kavala kurabiyesi almak için bir pastane 'ye giriyoruz. Pastanelerde Türkçe yazılar dikkat çekiyor. Kavala 'da çoğu yerde kredi kartı geçmiyor , biz de de fazla nakit olmadığından biraz Kavala kurabiyesi alıp ,
temiz ve ucuz bir fast food 'cuya gidip yemek yiyor, sonra sahilde ki cafelerden birinde oturuyor ,
kahve ve buzlu kahve içiyor ,
çikolatalı waffle yiyoruz.
Daha sonra otobüsümüze binerek İstanbul 'a dönüyoruz.
Thassos adasıyla ilgili aklınıza gelen soruları buradan sorabilirsiniz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)