Ünye , Fatsa , Bolaman Üzerinden Ordu Ve Giresun'a Gidiyoruz.

Aracımıza binince kendimizi tanıdık bir yerdeymiş gibi hissederek yola çıktık. Yol üzerinde çok sayıda Trabzon ekmeği fırınları ,Bafra pidecileri , Mangalda et yapan restoranlar bulunuyordu.
Bizim karnımız oldukça acıkmış olsa da kahvaltı edebilmek için Ünyeye kadar gitmemiz gerekti . Plansız tatiller bu yönüyle de güzel . Biz kahvaltı için Ünyede bir yer keşfediyoruz, siz gitseniz belki yol üzerinde Terme ' de kendinizin beğeneceği bir yeri keşfedeceksiniz.
Böyle tatillerde keşfetmek bir açık büfe gibi önünüze sunuluyor , seçmesi size kalmış.

Biz kahvaltı için sahilde bir yer beğensekte 15 TL 'ye sınırsız çayla verilen kahvaltıyı yöresel bulmayınca Ünye girişinden geçerken gördüğümüz bir cafeye doğru geri dönüyor ve bir kaç yüz metre geride buluyoruz.
Bu cafe Antalya sahilindeki cafeleri çağrıştıran şık ve modern bir yer .Çok fazla yöresel ürün olmasada 17 TL 'ye sınırsız çayla beraber sunulan çok zengin bir açık büfesi var.Görüldüğü gibi burada fiyatlar hiçte düşük olmasa da 20 'den fazla çeşit peynir büfesi olması bize ilginç geliyor ve güzel havalı bir yaz başlangıcında açıkhavada kahvaltımızı ediyoruz. Garson arkadaşa orada nereye gidebileceğimizi sorduğumuzda Ünyeyi tepeden görebileceğiniz Asarkayaya gidin diyor.
Asarkayaya Ünye çıkışına yakın bir yerden saparak dağ yolundan tırmanıyoruz. Yeşil ve ağaçlık bir yer , fakat bu saatte bile kalabalık, çok sayıda piknikçi var.
Aslında Ünye ve sahili güzeldi fakat buradan bakınca çimento fabrikasının arkasındaki şehir görüntüsü aşağıdaki güzelliği gölgeliyordu. Etrafa bakıp , Fatsaya doğru yola çıktık.
Yarım saat geçmeden Fatsaya geldik , sahilde bir yorgunluk kahvesi sonrası yola devam ettik.

Bir süre sonra geldiğimiz Bolaman 'da cennet gibi bir plaj keşfettik .
Kumsal'a konmuş masalarda insanlar kahvaltı ediyordu. Yakında güzel bir tarihi konak restoran ve otel haline getirilmişti.
Sahilde ayaklarımızı suya soktuk , su oldukça sıcak ve yüzenlerde vardı. Bolamandan sonra ıssız bir kavşaktan bir kaç aracın saptığını görünce bizde merak ettik ve bir kaç yüz metre sonra deniz kenarındaki tarihi Yason Kilisesine geldik.
Yakındaki salaş restoranda Pavurya çorbası yazısını görsekte henüz acıkmamıştık. Kiliseyi gezdik ve oradan ayrıldık. Orduya yaklaştıkça plaj sayısı artmaya başlamıştı. Yol üzerinde yine güzel bir plaja girdik ,
bir şeyler içtik , Bolamanda Pidecileri görünce canımız pide istemişti ,fakat plajın restoranında çok güzel mangalda yapılan et ürünleri olsada pide yoktu. Restoran sahibi pide için ''Ordu'da Aktaşlara gidebilirsiniz '' dedi.

Yeniden yola çıktık.
Öğle yemeğinde pide yemeyi hayal ederken bir süre sonra güzel bir balık restoranıyla karşılaşınca pideyi bir başka bahara bırakarak içeriye girdik.
Bu 40 yıllık restoranda müşterilerinin sürekli müşteri olduğu anlaşılıyordu , çünkü sıcak kanlı garsonlar müşterilere mesafeli olsalarda espriler yapıyorlardı .Eşim pirzola , ben İskorpit tava söyledim . Yemek öncesi yörenin ünlü turşusundan ve mısır ekmeği ikram ettiler ki turşuyu yiyince ünlü olmakta haklı olduğunu anlıyorsunuz.Mısır ekmeğide değişikti. 2 kişi bira içtik ve 50 TL hesap ödedik.Burada öyle bir manzara vardı ki kendinizi sanki Robinson Cruose 'nin ıssız adasında hissediyorsunuz . Bir gün önce İstanbulun karmaşası içindeyken bir gün sonra böyle sakin bir cennete gelmek inanılır gibi değil. Aslında Ordu 'nun inanılması zor güzelliklerini yaklaştıkça daha çok anladık ve doğrusu bu kadar düzenli bir şehir , bu kadar güzel plajlar , turizmi bilen insanlar görünce çok şaşırdık.

Yemek sonrası yola devam ederken Orduda kalma düşüncesi kafamızda netleşmeye başlamıştı . Sahilde baktığımız bir otel 2 kişi oda kahvaltı 90 TL fiyat verdi fakat yer olması kesin değildi . Buraya kadar gelmişken 60 km. uzaklıktaki Giresun ' a da gidip dönüşte kalacak otel bakmaya karar verdik.

Giresun 'a geldiğimizde  yıllar öncesine göre şehrin güzelliğinin değişmemiş olduğunu , doğanın düzensiz  yapılaşmaya kurban edilmediğini farkettim . Benim eskiden güzelliğinden etkilenmiş olduğum ve hayalimde kalan Giresun da , muhteşem bir tablo gibiydi.
Yalnız karadeniz sahil yolunun şehrin sahilinden geçmesi sahile ulaşmayı çok zorlaştırıyor , öyle ki biz sahile ulaşabilmek için şehir dışından dönmek zorunda kaldık. Burada da şehri yukarıdan görmek için tepeye çıktık , biraz etrafı izledikten sonra aşağıya indik ve karmaşık yollardan dolayı sahile çıkamayacağız diye umutsuzluğa kapıldığımız bir anda şehir dışından dönüp sahile ulaştık ,
güzel görünen 2 cafeden birisine oturup dondurma yedik. Bu cafeleri beğendik. Şehrin tepesindeki kale ve tarihi sokaklar tarihi , sahil ise modern bir  görüntü veriyordu.

Saat akşam 6 'ya geliyordu ve geri dönüp Orduda kalacak bir yer bulmalıydık.
Orduya gelince şehir merkezinde belediyenin arkasında bir otel gördük. Arabamızı parkedip bakmaya gittik. Odaları güzel ve temizdi . 2 kişi gecelik 90 TL 'ye oda+kahvaltı kalmaya karar verdik.Ordu turistik bir şehir ve çok sayıda otel bulunuyor. Kalacak yer bulmakta zorlanırsanız Şehrin tam merkezinde İşbankasının yanında bulunan oteller 3 yıldız seviyesinde ve hizmet kalitesi oldukça iyi.
Resepsiyona nerede güzel bir yemek yiyebileceğimizi sorduğumda sahilde denizin üzerindeki balık restoranını önerdiler.

Sahil otele 100 metreden yakındı. Önce biraz yürüdük .
Bir balıkçı serpme ağla balık yakalıyordu. Burası Sanki küçük İzmir 'di . Şehir merkezi Alsancağı , Güzelyalı sahilini , birazda Karşıyakayı andırıyordu.
Denizin üstündeki balık restoranına bir bakmak istedik.
Denizin üstündeki şık restoran'ın fiyatlarını bilemediğimizden menülerini istedik. Fiyatlar oldukça uygundu.

Hava kararmak üzereydi ,
kendimize muhteşem Ordu manzarasına karşı deniz kenarı güzel bir masa bulup oturduk. Önce balık çorbası söyledik .
İkram olarak turşu kavurması ve mısır ekmeği getirdiler.

Daha sonra İskorpit Güveç ve Levrek Buğulama yedik .
Balık çorbası ve balık yemekleri mükemmeldi .

İçtiğimiz şarap ise vasattı. 2 kadeh şarap ve kahveyle birlikte bu balık ziyafetine 2 kişi için 60 TL ödedik .Bütün gün çok dolaştığımızdan bu romantik yemek sonrası uykumuz gelmeye başlamıştı . 200 metre mesafedeki otelimize döndük ve uykuya daldık.

Bize buradan okuyabileceğiniz İzmir tatilimizi hatırlatan Ordu 'da yarın teleferikle Boztepeye çıkacağız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder