Bu Kış Antalya Tatilindeyiz

Pegasus havayollarından aldığımız indirimli biletle İstanbuldan rötarsız çıktığımız Antalya tatili için uçuş süresini kaptanımız 55 dakika olarak verdi .
Antalyaya geldiğimizde arkadaşımız bizi karşıladı ve evine gidip eşyalarımızı bıraktık ve sahile yürüyüşe gittik .
Antalya 'ya değil sanki Artvine gelmiştik , uzak dağlarda bayağı kar vardı . Sahilde çok sayıda insan yürüyüş yapıyordu , çoğunun yanında köpekleri de vardı .
Bu kadar çok köpek gezdiren insanı doğrusu birarada görmemiştim . Yürüyüş sonrası kahvaltımızı evde ettikten sonra kendimizi dışarı attık .

Otobüse binerek Tevfik Işıklar caddesine geldik .
Antalyada bir çok belediye otobüsünün içindeki koltuklardan bir sırayı kaldırmışlar ve ortaya geniş bir alan çıkmış . Böylece daha az araçla daha fazla yolcu taşınırken trafikteki taşıt sayısıda azalıyor .
Işıklar caddesinin sağlı sollu dükkanları , yolun ortasından geçen tramvay yolu ,cafeleri ile çok samimi bir havası vardı darbukacı heykelin yanında oturup biraz dinlendik .

Hava 10 - 12 derece ve açıktı . Biraz daha yürüdükten sonra müzisyen kurbağaların yanından geçerek sahile doğru ilerledik .
Müzisyen kurbağalar da heykeldi . Antalya da şehrin bir çok yerinde bulunan heykeller şehre anlam katmış ve onunla bütünleşmişti .
Meydanda dolaştık ve manzarayı seyrettik ,
yol üstündeki cafede oturduk ve fincanı 3 TL 'den kahve içtik . Bu sakin ortamda dinlendiğimizi hissettik .
İnsanların nefes alabileceği çok sayıda meydana sahip Antalyada yine sahilden yürüyerek Nazım Hikmetin anıtının olduğu kalenin yakınındaki başka bir meydana geldik .
Buradada manzara eşsizdi .Kaleiçinde dolaşırken karnımızın acıktığını hissettik .
Eşim gurme Vedat Milor buralarda bir yerde yemek yemişti dedi .
Tahmin ettiği yere girdik , ben ızgara çipura , eşim flaminyon siparişi verdi . Izgara çipura çiftlik olmasına rağmen çok güzel pişirilmiş ve suluydu , eşimde flaminyonu beğendi .
Eşsiz Antalya manzarası eşliğindeki eşsiz bir yemeğe bir bira ve bir ayran dahil olmak üzere 47 TL ödedik .

Antalya kaleiçini anlatmak gerekirse ben başka bir yere benzetemedim ve çok beğendim .
Kaleiçinde bir pansiyona fiyat sordum ve geceliği 2 kişi 50 TL idi . Vaktiniz varsa buralarda kışın en azından bir haftasonu geçirmenizi öneririm . Emin olun kendinizi yeniden doğmuş gibi hissedeceksiniz .

Sırada tekne turu vardı.
Antalyaya gelince kaleiçinden kalkan teknelere binip gezmek şehrin olmazsa olmazlarından biri . 10 TL karşılığında yaklaşık 50 dakika gezdiriyorlar .
Bir tekneye bindik ve dolana kadar güvertede 15 -20 dakika kış günü açıkhavada pufun üzerinde uykuya dalmışız .Tekne kalkarken uyandık ve olağanüstü güzellikteki şehri izlemeye başladık , şelalelerin yanından geçtik .
Gezerken keşke bu şehirde yaşıyor olsaydık diye düşündüm .Antalyada yaşayan 30.000 'den fazla Rus vatandaşı varmış .Onlar bu güzel şehrin bizden önce farkına varmış .Hafif rüzgarda fincanı 3 TL 'den içtiğimiz nescafe içimizi ısıttı .
Kale içine döndüğümüzde tablolara konu olabilecek güzellikteki Antalya manzarası bizi karşıladı .
Sahildeki sarı beyaz teknede bir şeyler yapan amcayı önce yemek yapıyor sandık , yaklaştığımızda gördük ki teknesini tamir ediyormuş .

Tekneden indikten sonra Kaleiçinde dolaşmaya devam ettik .
Önce turistik eşyalar satılan tarihi bir binayı keşfettik . Burada hibisküs , zencefil , tarçın , karanfil karışımı bir içecek içtik ve beğenip satın aldık . Sonra meydana çıktık dolaştık . Atatürk Heykeli , Saat kulesi ve Tarihi minareyi aynı fotoğraf karesi içinde görüntülemeyi başardık .
Biz bu görüntüyü almak için uğraşırken japon turistler önce ne yaptığımızı anlamaya çalıştı anladıklarında onlarda aynı fotoğraf karesini yakaladı . Kışın şehirde ortalıkta biraz turist görünsede yıl genelinde çevredeki her şey dahil tesisler , turistlerin otelden çıkmamasına yol açarak şehirde alışveriş yapılmadığından esnafa bir yarar sağlamıyormuş .Oysa bu harika şehirde yapılacak çok şey , gezilecek çok yer bulunuyor .
Daha sonra tepeden kuş bakışı Antalya manzarasına sahip bir cafede oturup bardağı 1,5 TL 'den çay içerek şehri izledik . Antalyanın uçsuz bucaksız hissi veren şehir sahilinde 20 - 25 km. boyunca herhangi bir yerdeki cafede birşeyler içip ister manzarayı izler , isterseniz yürüyüş yapabilirsiniz .
Çayımızı içtikten sonra Muharip Gaziler Müzesini ziyaret ettik . Burada açıkhavada Kurtuluş savaşına katılan Türk askerlerinin kıyafetleri ilgimizi çekti . Akşamüstü olmuş hava serinlemeye , bizde yorulmaya başlamıştık . Daha önce bir türkü barda canlı müzik yapıldığını görmüştük , oraya gittik .
Şansımıza güzel bir masaya oturduk ve canlı müzik eşliğinde güneşin batışını seyrettik.
Burada bir kadeh şarap ve bir biranın yanında taze ve kaliteli çerez tabağına 15 TL. ödedik.
Türkü bardan çıktığımızda cıvıl cıvıl bir şehir görüntüsüyle karşılaştık , hava kararmıştı .
Meydanda müzik yapanları izledik . Eşsiz güzelliğinin yanısıra sanatsal aktiviteleriyle Antalya çok sayıda hikayesi olan bir şehre dönüşmüş .
Şehirde oldukça uzun bir tramvay hattı var fakat bu gelişimizde binemedik . Antalyaya gelirken bergamut reçeli siparişi almıştık .
Bu yüzden tarihi Yenigün reçelcisine uğradık ,kendimizede Karadut marmeladı aldık .
Dönüşte tramvay yolunun yanındaki temizlik görevlisi heykelin hala çalıştığını farkettik . Şaka bir yana şehir gerçekten çok temizdi .
Gördüğümüz bir tiyatro bileti satış standından az daha tiyatro bileti alacaktık fakat vazgeçtik , çünkü yorgunduk .
Işıl ışıl görüntüleri izleyerek otobüse bindik ve eve döndük

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder