Ortakentte kaldığımız motelde kumsaldaki masalarda kahvaltımızı edip
Akyarlar üzerinden Turgutreis 'e kadar sahil turumuza başlıyoruz .
Sahil yolu çok sayıda güzel koya ev sahipliği yapıyor .
Bu bölgede Bodrum 'un daha sosyetik yerlerine göre daha uygun fiyatlı , hatta ücretsiz plajlar 'a rastlıyoruz .
Biz Yunanistan , Hırvatistan , Karadağ ve Güney Avrupa 'nın çoğu yerinde olduğu gibi ''Denize Ulaşmanın Bir İnsanlık Hakkı Olduğunu '' düşünsekte ne yazık ki Hatay 'ın Samandağı ilçesinin sahilindeki Deniz Kasabasından başlayıp sahil yolunu takip ederek geldiğimiz Bodrum 'a kadar olan yolculuğumuzda Antalya sonrası sahile ulaşma konusunda bir çok yerde zorlukla karşılaştık . Güzel bir haber ise eşsiz güzellikteki Anamur sahilinde şezlonglar dahi ücretsizdi . Bitez' den Turgutreise kadar olan bölge nisbeten daha küçük otel ve pansiyonlar yanı sıra çok sayıda yazlığa 'da ev sahipliği yapıyor .
Yıllar önce Bodrum da turist rehberliği yaparken günlük tekne turunda turistleri öğle yemeği için Karaincir Koyunda yer alan Bal Mahmut 'a götürürdük . O zamanlar bu plaj oldukça tenha hatta yemek yiyebilecek az yer vardı . Tanıyacağını düşünmesem de oraya bir uğramak istedim . Bal Mahmut 'u görünce hemen tanıdım , ona yıllar önce oraya grup getirdiğimi söylediğimde '' Öyle mi '' deyip arkasını dönüp işine devam etti . Plaj çok kalabalıktı .
Sahilden bol şezlonglu plajları izleyerek Akyarlar 'a geldiğimizde
bir arkadaşımıza uğrayıp kahve içerken Bodrum hikayelerimizi paylaştık. Onlar yalnızca yazları Bodrum 'a geliyor ve çok mutlulardı . Turgut Reis'e doğru ücretli şezlong şemsiye olmayan bir halk plajı görüyoruz .
Aslında her yerde şezlonglu şemsiyeli plajların çoğuna eğer giriş kapısına ulaşırsanız girebiliyorsunuz . Sanırım halka karşı kumsala girişe engel koymak yasal değil , pratikte ise böyle girdiğiniz plajlarda yanınıza gelenler '' şemsiyenizi oraya koymayın '' , '' şu tarafa geçin gibi '' tatilde keyfinizi kaçırabilecek şeyler söyleyebiliyor . Oysa kumsal insanlık hakkıdır ve girişler engellenememeli .
Turgut Reis üzerinden Bodrum yönüne yola devam ediyor , Bitez 'e doğru gidiyoruz .
Bitez 'e gelince ücretsiz otoparka aracımızı bırakıp sahile doğru ilerliyoruz . Burada hava çok sıcak ve plaj çok kalabalık .
Denizdeki voleybol sahasında maç yapanlar ilginç bir görüntü veriyor ,
Ayaklarımızı suya soksak da Ortakente dönüp daha tenha bir denize girmek cazip geldiği için motele dönüyor ,
kendimizi serin sulara bırakıyoruz .
Akşam hazırlanıp Bodrum 'a iniyoruz . '' Yazın Bodrum 'da trafiğe girmeden araba nerede park edilir '' sorusuna cevap arıyorsanız biz arkadaşlarımızın tavsiyesini uyguladık ve hiç trafik yaşamadık .
Turgut Reis tarafından gelirken Gümbet 'e girip arka yoldan Bodrum 'a girince marinadaki bir otoparka rahatça ulaştık . Burada bir kaç büyük otopark bulunuyor . Otogar tarafından gitmeye çalışanların bazen 1 , 1,5 saatte Bodrum 'a ulaştığını moteldeki komşularımızla sohbet sırasında öğrenmiştik . Gümbet de yeldeğirmenlerinin yanından geçerek
rahatça ulaştığımız Bodrum marina tarafından sahile çıkıp bir şeyler atıştırıyor ,
çok şık barların yanından geçerek
barlar sokağına geliyoruz .
Restoranlar albenili balık tezgahlarını hazırlamış müşterilerini bekliyor .
Bodrum barlar sokağı bölgede gidecek yer alternatifi artmasına rağmen yine kalabalık . Etrafı izlerken hediyelik eşya standlarına bakıyor ,
sahil restoranlarını izliyoruz .
Kalabalıkta ara sokaktaki tenha bir bar çok romantik görünüyor .
Sahilde günübirlik tekne turu yapanlar ilginç standlarında tur satışı yapıyorlardı .
Yarın sabah dönüş yoluna çıkacağımızdan marinaya dönüp buranın olmazsa olmazı Bitez Dondurmacısına uğruyor ,
kuyrukta biraz bekledikten sonra enfes bir dondurma yiyor ,
dönüşte arkadaşlarımıza uğrayıp sipariş verdiğimiz meşhur bodrum mandalinalarımızı alıp otelimize dönüyoruz .
Bodrum Tatilimizin Tamamını Buradan Okuyabilirsiniz.
Yarın Çine 'nin içindeki bir kasaptan Çine köftesi alıp ,Akhisar 'da Akhisar köftesi yiyecek ve sonrasında İstanbul 'a döneceğiz .
Roma Antakya Rio MALI Tokyo Gökçeada Budva AVRUPA Kho Samui KEŞFEDİLMEMİŞ YERLER Santiago G.AMERİKA Amsterdam Londra NEPAL Hopa Moskova AVUSTRAlYA Pekin K.AMERIKA Kars NewYork Rodos Bali KEŞFEDİLMEMİŞ TATİLLER Melbourne AFRIKA Katmandu Santiago HINDISTAN Maca Pichu Sao Paulo Izmir Utrecht St.Petersburg Antalya Shangai Baku Askabat Caracas Lima Split Montreal Artvin Budapeste Bruksel Nairobi KUBA San Diego Sidney
Trilye Mudanya Kumyaka Tatili - 1.Bölüm
Bölge hakkında fazla bir fikir sahibi olmadan gazetelerdeki yeni seçilen belediye başkanının makam aracını halka tahsis ettiği haberiyle ilginç gelen , deniz kenarı ve İstanbul 'a yakınlığı gibi nedenlerin
ilgimizi arttırmasıyla çıktığımız 2 gece 3 günlük Trilye Mudanya Kumyaka tatilimizde beklentimizin çok üzerinde bir doğa ,kültür ,tarih ve mutfak zenginliği ile karşılaştık ,
Hafta sonları , İstanbul civarında gidecek yer arayıp hep aynı yerlere gitmek zorunda kalırken deniz otobüsüyle 1 saat 20 dakika ,feribotla 1 saat 45 dakika ,araçla Trilye 'ye kadar 140 km. mesafede olan , burnumuzun dibindeki böyle muhteşem bir bölgeyi daha önce nasıl keşfedemediğimize oldukça şaşırdık .
Mudanya Tirilye ve Kumyaka 'ya gitmek için İstanbul' dan Eskihisar Topçular feribotuyla karşıya geçiyor ,
Yalova üzerinden giderek Gemliği bir kaç km. geçtikten sonra Kurşunlu tabelasından sapınca kendimizi sanki Fethiye civarında geziyor hissettik .
Buradan sahil yolu ile muhteşem manzaraları izleyerek Mudanya yaklaşık 25 km. sürüyor . Bursa üzerinden gitmek isterseniz yolu 70 km. kadar uzatmanız gerekiyor . Kurşunlu 'ya geldiğimizde güzel bir sahil manzarasıyla karşılaşınca arabadan inip manzarayı izliyor ,
yola devam ediyoruz .Burada güzel manzaralı ,şık bir balık restoranı da göze çarpıyor .
Bir süre sonra Güzelyalı 'ya geldiğimizde kendimizi Mudanya 'ya gelmiş sanıp kalacağımız oteli sorduğumuzda insanlar '' bilmiyoruz '' deyince anlamakta güçlük çeksekte Mudanya 'nın bir kaç km. uzakta olduğunu öğrendiğimizde kendimize geliyoruz . Meğer biz daha önceki tatil dönüşlerinin birinde Mudanya - İstanbul feribotuna Güzelyalı'dan bindiğimizden burasını Mudanya'nın merkezi sanmışız .
Güzelyalı 'da eski bir şehir hatları gemisinin yenilenerek ilginç bir otel 'e dönüştüğünü görüyoruz .Geçmişi M.Ö. 1400 yıllarına dayanan Mudanya 'ya gelince yol tarifini kolayca alıp marina ve balıkçı barınaklarını geçince otelimize ulaşıyor,
odamıza yerleşiyor
ve aracımızı ücretsiz park yerine bırakıp kendimizi Mudanya sokaklarına atıyoruz .
Önce oldukça büyük olan Girit Mahallesine gidiyoruz . Burada yer alan sokaklarda bir çoğu bakımlı ,
bazıları butik otel yapılmış çok sayıda tarihi bina yer alıyor .
Çoğu bina o kadar estetik ve ilginç ki dakikalarca inceliyoruz .
Neredeyse tüm evlerin birbirinden farklı ve özenle işlenmiş balkonları , cumbalı pencereleri ,sokak kapıları var.
Bölgede tarihi evlerin altında şık cafeler bulunuyor .
İlginç olan şeylerden biri ise bu tarihi ortamda halkın doğal hayatını devam ettirmesi . Evlerin önüne konulmuş bazıları piknik masası şeklinde olan masalarda oturan insanlar komşularıyla sohbet ediyor ve akşam yemeklerini de buralarda yiyor .
Akşam insanları sokakta yemek yerken gördüğümüzde çok hoşumuza gitti ve keşke onlarla aynı masada oturup bu ortamı daha fazla yaşayabilseydik diye düşündük .Şehir ortamı olarak İtalyan mühendis Piçiretu tarafından planlanmış , her yerinden deniz görülen Mudanya daki Girit Mahallesi Ayvalıktaki Cunda adasını , Mudanya ise Ayvalığı andırıyor .
Bir sokakta resim çektiren gelinle damadı izliyoruz .
Sonrasında deniz kenarında muhteşem bir yapı olan Mütareke Evini gezmek istesekte uzun süredir bitmeyen bir tadilatta olduğunu öğreniyor,
karşısındaki parka baktıktan sonra
sahilde yürümeye gidiyoruz .
Karnımız acıktığından aperitif olarak ayaküstü midye dolma yedikten sonra
Kabataş 'tan 1 saat 20 dakikada Mudanya 'ya ulaşan deniz otobüsü iskelesinin de bulunduğu meydana geliyor , faytoncuları görünce biraz bilgi alıyor , 3 - 4 km ilerideki Güzelyalı civarına kadar gidip 20 - 25 dakikalık bu gezinti için 20 TL ücret aldıklarını öğreniyoruz .
Meydanda kermes gibi bir yerde ev yapımı börek çörekler olsa da akşam balık restoranına gideceğimiz için bu güzel yiyecekleri görmezden geliyor ,
biraz ileride eski tren garından dönüştürülmüş Montaina Otele geliyoruz . Deniz kıyısındaki bu şık otelin bahçesinin İstanbul Çırağan otele benzerliği dikkat çekiyor . Resepsiyonist arkadaşla konuştuğumuzda bunu bir çok kişiden duyduğunu söylüyor . Bize göre bu otelin bahçesinde yemek yemek veya bir şeyler içmek Mudanya 'nın olmazsa olmazlarından biri gibi geliyor .
Daha sonra sahildeki balık restoranlarına dönüp meze çeşitleri ve fiyatları öğreniyor güzel manzaralı bir masaya oturup
ılık bir bahar akşamı , açık havada sahili izliyoruz .
Önce masamıza ikram olarak meşhur Mudanya zeytini geliyor ,
biz ise balıklı meze ,
turp otu ve deniz bölürcesi salatası ,
çok taze bir mevsim salatası ,
halka kalamar siparişi veriyoruz .
Yemekte yörenin sıradan olmayan meşhur ekşi ekmeğini de gözardı etmemek gerekiyor .
Her ne kadar balıkla beyaz şarapta iyi gitse de bu yemekte kırmızı şarap içmeyi tercih ediyoruz . Ana yemek olarak ne yiyelim derken bir aile işletmesi olan restoranın üniversitede okuyan oğlu '' arkadaşlarım bu gün güzel İstavrit tuttular '' deyince İstavrit tavayı tercih ediyoruz .
Hava kararmaya başlayınca çalgıcılar müzikleriyle bu güzel ortama eşlik etmeye başlıyor .
Bu muhteşem yemek için bir şişe şarap dahil 105 TL ödüyoruz. Hava karardıkça ortam kalabalıklaşmaya başlıyor,
yemek sonrası çayımızı çok sevdiğimiz Girit Mahallesindeki bir cafede içmeye giderken çevredeki restoranların hala dolu olduğunu görüyoruz .
Işıklandırılmış tarihi binaların görüntüsü çok güzel .
Geldiğimiz cafede çoğunluğu öğrenci , her yaştan insan dikkat çekiyor . Açıkçası bu tatile çıkarken beklentimiz fazla yüksek değildi . Fakat buraya gelince bölgenin İstanbul 'a yakın en cazip alternatiflerden biri olduğunu düşünmeye başladık .Deniz kenarında 2 fincan çay ve 1 adet pasta için 14 TL ödüyor ve otelimize dönüyoruz .
Yarın taş sıkması zeytinyağı üretimi ,doğası ve eşsiz tarihe sahip Kumyaka
ve Trilyeyi gezip ,
Trilye 'de ,Türkiye 'de bu kadar lezzetlisi oldukça nadir bulunan enfes bir Ahtapot Izgara yiyeceğiz .
Trilye Mudanya Kumyaka Tatilimizin Tamamını Buradan Okuyabilirsiniz .
ilgimizi arttırmasıyla çıktığımız 2 gece 3 günlük Trilye Mudanya Kumyaka tatilimizde beklentimizin çok üzerinde bir doğa ,kültür ,tarih ve mutfak zenginliği ile karşılaştık ,
Hafta sonları , İstanbul civarında gidecek yer arayıp hep aynı yerlere gitmek zorunda kalırken deniz otobüsüyle 1 saat 20 dakika ,feribotla 1 saat 45 dakika ,araçla Trilye 'ye kadar 140 km. mesafede olan , burnumuzun dibindeki böyle muhteşem bir bölgeyi daha önce nasıl keşfedemediğimize oldukça şaşırdık .
Mudanya Tirilye ve Kumyaka 'ya gitmek için İstanbul' dan Eskihisar Topçular feribotuyla karşıya geçiyor ,
Yalova üzerinden giderek Gemliği bir kaç km. geçtikten sonra Kurşunlu tabelasından sapınca kendimizi sanki Fethiye civarında geziyor hissettik .
Buradan sahil yolu ile muhteşem manzaraları izleyerek Mudanya yaklaşık 25 km. sürüyor . Bursa üzerinden gitmek isterseniz yolu 70 km. kadar uzatmanız gerekiyor . Kurşunlu 'ya geldiğimizde güzel bir sahil manzarasıyla karşılaşınca arabadan inip manzarayı izliyor ,
yola devam ediyoruz .Burada güzel manzaralı ,şık bir balık restoranı da göze çarpıyor .
Bir süre sonra Güzelyalı 'ya geldiğimizde kendimizi Mudanya 'ya gelmiş sanıp kalacağımız oteli sorduğumuzda insanlar '' bilmiyoruz '' deyince anlamakta güçlük çeksekte Mudanya 'nın bir kaç km. uzakta olduğunu öğrendiğimizde kendimize geliyoruz . Meğer biz daha önceki tatil dönüşlerinin birinde Mudanya - İstanbul feribotuna Güzelyalı'dan bindiğimizden burasını Mudanya'nın merkezi sanmışız .
Güzelyalı 'da eski bir şehir hatları gemisinin yenilenerek ilginç bir otel 'e dönüştüğünü görüyoruz .Geçmişi M.Ö. 1400 yıllarına dayanan Mudanya 'ya gelince yol tarifini kolayca alıp marina ve balıkçı barınaklarını geçince otelimize ulaşıyor,
odamıza yerleşiyor
ve aracımızı ücretsiz park yerine bırakıp kendimizi Mudanya sokaklarına atıyoruz .
Önce oldukça büyük olan Girit Mahallesine gidiyoruz . Burada yer alan sokaklarda bir çoğu bakımlı ,
bazıları butik otel yapılmış çok sayıda tarihi bina yer alıyor .
Çoğu bina o kadar estetik ve ilginç ki dakikalarca inceliyoruz .
Neredeyse tüm evlerin birbirinden farklı ve özenle işlenmiş balkonları , cumbalı pencereleri ,sokak kapıları var.
Bölgede tarihi evlerin altında şık cafeler bulunuyor .
İlginç olan şeylerden biri ise bu tarihi ortamda halkın doğal hayatını devam ettirmesi . Evlerin önüne konulmuş bazıları piknik masası şeklinde olan masalarda oturan insanlar komşularıyla sohbet ediyor ve akşam yemeklerini de buralarda yiyor .
Akşam insanları sokakta yemek yerken gördüğümüzde çok hoşumuza gitti ve keşke onlarla aynı masada oturup bu ortamı daha fazla yaşayabilseydik diye düşündük .Şehir ortamı olarak İtalyan mühendis Piçiretu tarafından planlanmış , her yerinden deniz görülen Mudanya daki Girit Mahallesi Ayvalıktaki Cunda adasını , Mudanya ise Ayvalığı andırıyor .
Bir sokakta resim çektiren gelinle damadı izliyoruz .
Sonrasında deniz kenarında muhteşem bir yapı olan Mütareke Evini gezmek istesekte uzun süredir bitmeyen bir tadilatta olduğunu öğreniyor,
karşısındaki parka baktıktan sonra
sahilde yürümeye gidiyoruz .
Karnımız acıktığından aperitif olarak ayaküstü midye dolma yedikten sonra
Kabataş 'tan 1 saat 20 dakikada Mudanya 'ya ulaşan deniz otobüsü iskelesinin de bulunduğu meydana geliyor , faytoncuları görünce biraz bilgi alıyor , 3 - 4 km ilerideki Güzelyalı civarına kadar gidip 20 - 25 dakikalık bu gezinti için 20 TL ücret aldıklarını öğreniyoruz .
Meydanda kermes gibi bir yerde ev yapımı börek çörekler olsa da akşam balık restoranına gideceğimiz için bu güzel yiyecekleri görmezden geliyor ,
biraz ileride eski tren garından dönüştürülmüş Montaina Otele geliyoruz . Deniz kıyısındaki bu şık otelin bahçesinin İstanbul Çırağan otele benzerliği dikkat çekiyor . Resepsiyonist arkadaşla konuştuğumuzda bunu bir çok kişiden duyduğunu söylüyor . Bize göre bu otelin bahçesinde yemek yemek veya bir şeyler içmek Mudanya 'nın olmazsa olmazlarından biri gibi geliyor .
Daha sonra sahildeki balık restoranlarına dönüp meze çeşitleri ve fiyatları öğreniyor güzel manzaralı bir masaya oturup
ılık bir bahar akşamı , açık havada sahili izliyoruz .
Önce masamıza ikram olarak meşhur Mudanya zeytini geliyor ,
biz ise balıklı meze ,
turp otu ve deniz bölürcesi salatası ,
çok taze bir mevsim salatası ,
halka kalamar siparişi veriyoruz .
Yemekte yörenin sıradan olmayan meşhur ekşi ekmeğini de gözardı etmemek gerekiyor .
Her ne kadar balıkla beyaz şarapta iyi gitse de bu yemekte kırmızı şarap içmeyi tercih ediyoruz . Ana yemek olarak ne yiyelim derken bir aile işletmesi olan restoranın üniversitede okuyan oğlu '' arkadaşlarım bu gün güzel İstavrit tuttular '' deyince İstavrit tavayı tercih ediyoruz .
Hava kararmaya başlayınca çalgıcılar müzikleriyle bu güzel ortama eşlik etmeye başlıyor .
Bu muhteşem yemek için bir şişe şarap dahil 105 TL ödüyoruz. Hava karardıkça ortam kalabalıklaşmaya başlıyor,
yemek sonrası çayımızı çok sevdiğimiz Girit Mahallesindeki bir cafede içmeye giderken çevredeki restoranların hala dolu olduğunu görüyoruz .
Işıklandırılmış tarihi binaların görüntüsü çok güzel .
Geldiğimiz cafede çoğunluğu öğrenci , her yaştan insan dikkat çekiyor . Açıkçası bu tatile çıkarken beklentimiz fazla yüksek değildi . Fakat buraya gelince bölgenin İstanbul 'a yakın en cazip alternatiflerden biri olduğunu düşünmeye başladık .Deniz kenarında 2 fincan çay ve 1 adet pasta için 14 TL ödüyor ve otelimize dönüyoruz .
Yarın taş sıkması zeytinyağı üretimi ,doğası ve eşsiz tarihe sahip Kumyaka
ve Trilyeyi gezip ,
Trilye 'de ,Türkiye 'de bu kadar lezzetlisi oldukça nadir bulunan enfes bir Ahtapot Izgara yiyeceğiz .
Trilye Mudanya Kumyaka Tatilimizin Tamamını Buradan Okuyabilirsiniz .
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)