6.Gün Paristen Brüksel 'e Gidiyoruz

Erkenden uyandık , arkadaşımız işe gitmeden önce bizi alıp otobüs terminaline bırakıyor . Paristen Brüksel 'e giden otobüsümüs 6 yolcusuyla hareket ediyor . Bu otobüste kahve servisi de var . Ücretli ama ucuz . Bu arada marketlerden su almaya dikkat ediyoruz. Çünkü bir çok yerde 1/2 litrelik suları 2-3 Euro 'ya satıyorlar .

Sağdaki resimdeki Lille şehrinde yolcu indirdikten sonra , yaklaşık 3,5 saat sonra otobüsümüzle Brüksel'e geliyoruz . Güzel ve büyük bir şehir . Euroline 'ın şehir merkezindeki otogarına gelirken oldukça uzun bir şehir turu yapıyoruz . Akşam için kişi başı 17,5 Euro olan Brüksel - Amsterdam otobüs biletlerimizi alıp , büyük tren garına geçip bir büfeden harita alıyoruz . Büfeciye Brüksel'de 4 saatimiz var nereye gidelim deyince hemen arkasını işaret ediyor ve buradan ileri 1-2 km. yürüyün diyor .

Elimizdeki valizi 3 Euro bozuk para ile çalışan otomatik bir makine olan emanete bırakıp , gardan çıkıyor ve büfecinin gösterdiği tarafa gidiyoruz .

Brükselin merkezindeki binalar çok yüksek olmasa da bizde görülmedik kadar geniş , hollanda daki iş merkezleri de benzer .

Geniş bir cadde , caddeyi takip ederek 13. yüzyılda yapılan etkileyici tarihi yapılar içeren Grand Place (Büyük Meydan)' a ulaşıyorsunuz .

Sağda solda Sultans of Kebap 'ın fast food 'ları , restoranları yer alıyor . Biz , Sultans of Kabap ' ın Brüksel 'in merkezinde 6 mağazasını görebildik .

Yol üstünde bir köşede sağ tarafa bakınca uzaktan gördüğümüz bir kiliseye doğru yürümeye başlasakta bir süre sonra yanlış yöne gittiğimizi düşündük . Yol üstündeki Gaziantep Sofrası'nı işleten aileye yolu sorarak tekrar bir tarif aldık . Onlarda 4 saatlik Brüksel gezisi için aynı yeri önerdi .

Grand Place ' e geldiğimizde kendimizi farklı bir yüzyılda hissettik . Yeni yapılmış gibi görünen 13.yy 'a ait binaların bulunduğu dikdörtgen meydan size o dönemde yaşıyorsunuz duygusu veriyordu .

Meydan da resim çektik , dolaştık , tarihe meydan okuyan yapıları seyrettik ve karnımız acıktı .

Brüksel 'in merkezinde Sultans of Kebap zincirinden başka bilinen fast foodlar dışında , Çin , Vietnam , Hint restoranları da bulunuyor . Soğuk havada yemek kararı için yarım saat dolaştıktan sonra girdiğimiz açık büfesi olan çin restoranı yemeklerinin bittiğini söyleyince daha önce gördüğümüz patates ile yerel yiyecekler yapan yeri tercih ettik .

Bu patates restoranında tezgah 'ın arkasındaki gencin hazırladığı yiyecekten sipariş verdim . Hangi sosu istersiniz ? sorusuna ben hepsinden cevabını verince durdu , bende böylece patatesin üstüne her sostan konulmayacağını anlamış oldum ve sen en çok hangisini beğeniyorsan ondan hazırla dedim . Fiyatı 5,5 Euro olan soslu patates bu kadar mı güzel olabilir , lezzeti inanılmazdı . Eşimse 8 Euro karşılığı kızarmış but , balık ve patates aldı . Porsiyon öyle büyüktüki bir bölümünü paket yaptırdık .Yemek sonrası Büyük Meydanda tarihi bir cafede tanesi 3 Euro 'dan kahve içtik . Yanan şömine eski kapı kolları ve pencereler . Dışarıya bakınca ise tarih sizi alıp başka yerlere götürüyordu .

Çok ilginç bir çikolata ve bira mağazası gördük . Meyveli biralardan aldık , fakat tadını pek beğenmedik . Belki kokteyl içeceği olabilirdi .

Biraz da mağazaları gezdikten sonra otobüsümüze gitme vaktinin geldiğini düşündük . Önce elimizdeki barkod 'u okutup otomatik emanetçi makinesinden valizimizi aldık , otobüste trafikten 1 saat rötar olacağı söylendi . Bu gecikme gece hollanda 'ya vardığımızda ulaşım sorunu yaratacak mı ? oraya gidince göreceğiz .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder