Şu ana kadar rahatlıkla 10 km. yürüdüğümüzü düşünerek , Eyfel Kulesine metro ile gitmeye karar veriyoruz . Böylece günlük metro biletinden ettiğimiz zararı da biraz düşüreceğiz .
Bana göre Eyfel Kulesi uzaktan güzel , bu görüşüm değişmedi .
Kulenin yanındaki köprüden karşı kıyıya geçerken latin müziği yapan grubu biraz dinledik , sağdan seine nehri kenarından , dökülen yapraklar arasında yaptığımız yürüyüş paris ' in romantizmi işte bu dedirtiyordu .
Champ Elysee ' ye paralel metroya bineceğimiz yerin karşısındaki cadde üstü cafede oturup bir şeyler içerek eyfel kulesinde saat başları yapılan ışıklı gösteriyi izlerken , arkadaşımız telefon ederek akşam yemeğine davet etti .
Metro istasyonuna indik , tren hareket etmek üzereyken ben bindim ve kapılar kapandı , eşim dışarıda kalmıştı . İşin kötüsü elinde haritayla nerede inip bineceğimizi eşim takip ettiğinden ben o an ne yapacağımı bilemedim , eşim tren hareket ederken bağırarak Pereire 'de in dedi .
Bu hareketli anlar sonrası ben trendeki metro haritasından Pereire 'nin kaçıncı istasyon olduğuna bakarken arkamdaki bey , biz şurdayız ve Pereire şurada diye gösterdi . Bu benim daha önceki gelişlerimde şahit olduğum ilgisizlikten farklı olarak bir Fransız yardımseverliğiydi .
Pereire istasyonunda inince eşimi beklemeye başladım , 4. trenden çıkınca niye daha öncekilere binmediğini sordum . Ona yardımcı olan birisi bu tren Pereire 'den geçmez deyince , yukarı çıkıp metro haritasına tekrar bakması gerekmiş . Oradan diğer bir trenle otele geldik , Yaşadığımız vakit kaybına rağmen normalde yarım saat civarında gideceğimiz yaklaşık 30 - 35 km. 'lik mesafeyi 50 dakikada geçerek otele gittik .
Arkadaşımız gelip bizi aldı . Ertesi gün Disneyland ve Versay sarayına gitmeyi düşünüyoruz .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder